"bir sorun mu var? bu kadın kim?"
"ben karısıyım. asıl siz kimsiniz?"
duyduğumu idrak edemedim önce. boş boş serhan'ın yüzüne baktım. az önce ilk öpücüğümü verdiğim, ilk kez aşık olduğum adama...
ne diyebilirdim ki? ağzımı açıp konuşmaya yüzüm yoktu. kapıya doğru hareket edip çıkarken beni durduran kimse yoktu.
sitenin çıkışına doğru yürürken yanaklarım ıslanınca ağladığımı ancak anlamıştım. ben az önce evli bir adamın evinde, onunla öpüşmüştüm. ve işin kötüsü, vazgeçmek için çok geçti. çünkü ben ona çoktan aşık olmuştum.
onun beyaz atlı prensim olmadığını, garip bir durum içinde olduğumuzu, bir şeyler gizlediğini hep biliyordum. ama bu kadarını ben de beklemiyordum. bu gece farklıydı. bu gece bana kibar, nazik, ideal adam gibi davranmıştı. aşık gibi davranmıştı. gecenin sonunda ise karısıyla karşılaşmıştım. düşündüğümden daha adi bir yalancıydı.
"irem! irem!"
giderek yaklaşan sesini ve kolumdaki eli hissettiğimde, gözyaşlarımı görmesini istemiyordum.
"bırak."
"nilüfer gitti. gel konuşalım."
"nilüfer mi? çok güzel bir ismi varmış. serhan ve nilüfer çifti... kulağa çok güzel geliyor."
"hiçbir şey düşündüğün gibi değil irem. boşuna sinirleniyorsun."
"yaa, öyle mi? ne aptalım ben ya! evine gelip karın olduğunu söyleyen biri var diye sana sinirleniyorum!"
tekrar dönüp gidecekken kolumdan tuttu ve sakin ama baskın ses tonuyla konuştu.
"sen bu gece bana ilk öpücüğünü verdin irem. hiç değilse bunu hatrına beni dinleyip öğren işin doğrusunu. şimdi gidersen ömür boyu pişman olacaksın."
ondan nefret ediyordum... bakışlarından, dokunuşundan, ses tonundan etkilenmekten nefret ediyordum. karşı çıkamamaktan nefret ediyordum.
rol yapmaya gerek yoktu. bana ne açıklama yapacağını deli gibi merak ediyordum. bu yüzden beni kolumdan tutup eve doğru geri götürmesine itiraz etmedim. zaten kararlı ve güçlü biri olsam bana numarasını bırakan 47 yaşındaki tanımadığım bir adamla yemeğe çıkmazdım.
salona girdiğimizde koltuklara oturduk.
"nilüfer... benim boşanma aşamasında olduğum eşim. bir yıldır ayrı yaşıyoruz."
"ama kağıt üstünde evlisin değil mi?"
"evet."
gülerek gözlerimi devirdim. gözünü bile kırpmadan söylüyordu.
"aramızdaki aşk, sevgi, saygı, her şey bitti. onu istemiyorum. o ise takıntılı bir şekilde peşimden geliyor. burada benim bir suçum yok."
parmağına baktım. hiçbir zaman alyans takmıyordu. evde hiçbir kadın eşyası görmemiştim. burada yaşamadığı belliydi.
"ama bana yalan söyledin."
"yalan söylemedim. hayatımda kimse yok. 1 yıldır kağıt üzerindeki bağı kesmeye çalışıyorum. onu görmüyorum, konuşmuyorum. hayatıma normal bir adam gibi devam etmek istiyorum artık."
ilk şoku atlatmıştım. yavaş yavaş normal ruh halime dönüyordum. derin bir nefes aldım.
"çocuğun falan da olmasın bari."
"var. 17 yaşında bir kızım var."
"ne?"
"bir daha sana yalan söylemeyeceğim irem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güvenli tehlike (dddy issues)
ChickLit"iyi misiniz, küçük hanım?" önce görüş alanıma giren peçeteye, sonra da elin sahibine baktım. 40'lı yaşlarında, saçlarının önü ve sakalları hafif kırlaşmış, yakışıklı bir adam duruyordu karşımda. normalde olsa peçeteyi almaz, onunla da konuşmazdım...