|BÖLÜM 4|

4 0 0
                                    

Herkese merhabaaa 🫶🏻

Canlarım nasılsınızz??

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olurr

İçimi bir bıçak gibi acıtan bir şey var, o bıçağı yerinden sökersem kan durmayacak diye korkuyorum.

Karşımda silik bir siluet gördüm. Yanında da her yerinde kan olan bir kız. O kanlara rağmen duygu dolu gözlerle yanındaki siluete bakıyordu. Gözlerinde birçok duygu vardı. Siluet bir anda canlı bir hal aldı ve o an fark ettim ki elinde bir silah tutuyordu. Siluet ona, yanındaki kız ise bana benziyordu.

Siluet elindeki silahı kıza doğru tuttu. Hiç acımadan yanındaki kızı vurdu. O kız vurulunca benim canım acıdı. Gözünden bir damla yaş düştü ama gülümsemeye devam etti. Sanki acısını gülümseyerek gizlemeye çalışıyordu. Aynı benim gibi... Ufak bir çığlık sesi duydum. Bu, o kızın acısıydı. Aslında benim içimdeki sesti. Kızın silueti kaybolduktan birkaç saniye sonra da çocuğun silueti kayboldu.

Koluma değen elle sıçradım. Sağ tarafa bakınca Arda ile göz göze geldim. Eliyle kolumu sıvazlayıp "İyi misin?" Başımla onaylayıp tekrar karşımdaki Demir'e döndüm. Biraz durduktan sonra "Gene niye geldin?" diye sordum sakin bir ses tonuyla. Bana bakmadan Arda'ya bakarak "Seninle konuşmaya geldim ama yanında bir it var." Arda ayağa kalkıp "Benimle düzgün konuş!"dedi sesini yükselterek. Kesin kavga çıkacak.

Demir, Arda'ya doğru bir adım atıp "Konuşmazsam ne yapacaksın?" Normalde kavga çıksa kılımı kıpırdatmazdım ama şu an kavgayı kaldıracak halim yok. Ayağa kalkıp "Siz delirdiniz mi? Buraya kafa dinlemeye geldim ve siz buna engel oluyorsunuz." Arda bana dönüp "Haklısın, bunun seviyesine düşmemem gerekirdi." Hala laf sokmaya çalışıyor.

Arda'nın kolunu çekip "Arda, lütfen!" Bana bakıp başını salladı. Demir'e dönüp "Senin yüzünden iki gündür huzurum kaçıyor. Bir yıl önce en büyük kötülüğü yaptın, hayatı zindan ettin. Daha ne istiyorsun?" dedim sesimi yükselterek. Bu tepkim bile o kadar hafif kalıyordu ki anlatamam. Sakin kalmaya çalışıyorum ama bir yerden sonra sakin kalamayacağımı çok iyi biliyorum.

Demir, bana bir adım atıp "Senden hiçbir şey istemiyorum. Ben yaptıklarım yüzünden köpekler gibi pişmanım. Ama geriye dönüp yaptıklarımı değiştiremiyorum. Bir kere dinlesen olmaz mı?" Neyi dinleyeceğim ki? Her şey zaten açık değil mi? Başımı iki yana sallayıp "Seninle hiçbir şey konuşmak istemiyorum. Seni görmek, sesini duymak istemiyorum." Bu çocuk bir türlü anlamıyor.

Arda'ya bakmadan "Ben gidiyorum." dedim. Arkamı dönerken Arda'nın "Ben de geliyorum." dediğini duydum. Arkamı dönüp ona bakmayı o kadar çok istiyorum ki anlatamam. Ama bakamam. Eğer dönüp bakarsam... Eğer dönüp bakarsam her şey benim için daha kötü olacak. Duygularıma yenik düşeceğim ve ben bunu istemiyorum. Arkamdan baktığını hissediyorum ama dönüp de bakmadım.

Arda yanıma gelip "Selin kendini üzme. Bunun için değmez." Derin nefes alıp "Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." dedim. Arda başıyla onaylayıp hiçbir şey demeden yanımda yürümeye devam etti. Ne düşünmem gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok. Canım yanıyor ama hiçbir şey hissetmiyorum.

Bizimkilerin yanına varınca Arda Kolumu tutup "Selin, biliyorum konuşmak istemiyorsun ama istediğin zaman benimle konuşabilirsin. Ben elimden geldiği kadar yardım etmeye çalışırım." deyince gülümsedim. Arda, iyi biri ama güvenmiyorum. Ben bu hayatta kimseye güvenmemem gerektiğini öğrendim.

Hiçbir şey demeden bizimkilerin yanına gittim. Şu an için hiçbir şey dememek en iyisiydi. Emre beni görünce ayağa kalkıyordu ki onu durdurup "Şu an yere oturmak istiyorum." dedim Cansu'nun yanına otururken. Cansu, bana dönüp kulağıma eğilerek "Bu yanında dolaşan çocuk ne ayar?" dedi. Telefonu açıp "Ben de bilmiyorum. Her yerde karşıma çıkıyor ve yetmezmiş gibi gördüğü yerde yanımda bitiyor." dedim. Cansu'nun güldüğünü duyunca ona döndüm. Bu komik bir şey miydi? Evet, biraz komikti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TESADÜF 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin