-9-
Küçük bir sincap gibi elindeki kurabiyesini kemiren Lucrezia karşısında birbirlerine adeta öldürürcesine bakan iki adama baktı. Anlaşma metni yazılırken ortalık oldukça sessizdi. Her iki tarafta anlaşma koşullarını sunmuş ve taraflar anlaşmıştı. Artık her ne olursa olsun kule ve kraliyet ailesi arasında oluşan tartışma durumunda Dük Eldimir büyücülerden yana olmak zorunda kalacaktı. Aksi halde çok sevdiği eşi ve oğlunu kaybedebilirdi. Ama onunda sıraladığı birkaç şart elbette vardı. En önemli olanı ise Eldimir ailesine bir büyücü tahsis edilmesi olacaktı.
"Bu şartlar neticesinde iki tarafta anlaşmayı onaylıyor mu?"
Dük Eldimir ve Cronos anlaşmaya kanlı parmaklarını bastıklarında anlaşma sihirli bir şekilde parladı, sonra da kopyasını oluşturdu.
"Lucrezia!"
Ağzı dolu kız, Cronos'a doğru döndüğünde adamın yüzünde beliren gülümseme Dük'ü şaşırtmıştı. Büyü kulesinin acımasız efendisinin bu denli sevecen bakışlarını yakalayacağını hiç düşünmemişti.
"Mikael ile bir yürüyüşe çıkmaya ne dersin!"
Gözler esnemekte olan Mikael'e döndüğünde ortalıkta konuşulacak önemli bir mesele olacağını herkes fark etmişti. Ağzındakileri yutan Lucrezia, babasının yanağına bir öpücük bırakıp bayılarak yediği kurabiyeden birkaç tane eline alıp Mikael ile odadan çıkmışlardı. Mikael'e dokunup uzun geniş koridor boyunca koşmaya başladığında, oynadığı bu küçük oyun 'elim sende' Ekim'in çocukluğunun bir oyunuydu. Koridoru dönüp bir odadan içeriye girdiğinde kapıyı hafif aralık bırakarak Mikael'i izledi.
"Bir çocuk bu kadar hızlı olmamalı! Lucrezia! Nereye saklandın? Başına bir şey gelirse Cronos beni öldürür."
Mikael kapıyı geçip ilerlemeyi sürdürdüğünde Lucrezia gülerek arkasını döndü ve bulunduğu odada kendisine şaşkınlıkla bakan çocukla göz göze geldi.
Kitabını okuyan çocuğun kendisinden birkaç yaş büyük olduğunu boy farkından az çok anlamıştı.
"Sende kimsin?"
Esmer bir tene, dalgalı saçlara ve tatlı yüzüyle güzel bir çehreye sahip olan çocuğun kim olduğu bariz bir şekilde belliydi. Örgülü beyaz saçlarını omzunun üzerinden geriye atıp elindeki kurabiyeye baktı. Yanına hızlı adımlarla geldi ve kurabiyeyi yanındaki masaya bıraktı. Al bakalım, küçük dük! Sana tatlıyı yasaklayan babana inat.
"Lucrezia! Baban beni öldürecek. Çık ortaya!"
Magnus Eldimir'e el sallayıp odadan çıktığında, çocuk az önce gördüğü kızın bir hayal olup olmadığını düşünemeden edemiyordu. Bir peri gibi…
Kitabını kapatıp kapıya koşan çocuk, koridorda elini tuttuğu büyücüye ve yanındaki kıza baktı.
"Lucrezia da kim?"
…
Akşam yemeği vaktine yakın Düşes'in uyandığı haberi tüm Eldimir konağını harekete geçirmişti. Magnus uzun zamandır uyuyan annesinin uyandığı haberini duyunca sevinçle odadan çıkmış ve annesinin odasına doğru ilerlemişti. Hizmetçilerin çokluğu ve telaşı şaşırtıcı bir durum değildi ama muhafızların fazlalığı ilginç bir durumdu.
"Genç efendi!" Hizmetçi saygıyla eğildi.
"Annemi görmeye geldim!" Önünden çekilen hizmetçi kapıyı açtığında içerideki insanlara baktı. Kızıl saçlarını tepeden bağlamış bir büyücüyü, annesinin hemen yanı başında duran babasıyla aile doktoru bulunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Masumum Majesteleri
Teen FictionPrensesin Ezgisi adlı romana kötü yorum yaptıktan sonra öldüm ve kendimi bir anda prensin elinde ölecek olan büyü kulesinin efendisi olacak Lucrezia'nın çocuk bedeninde uyandım. Önceliğim prensle iyi arkadaş olup kendimi kurtarmaktı ama neden kitab...