evet o gun✍️
⚡
"Kanka gerçekten Felix çağırmasaydı gitmezdim."
"Lafı mı olur kardeşim sorun değil."
"Minho da burada olduğumu unutup yurdun önüne kadar gitmiş, ayıp olur çocuğa. Kırılmıyorsunuz umarım."
"Yok canım ne kırılması, keyfinize bakın siz."
"Ama çok iyi oldu toplandığımız değil mi?"
"Süper oldu Jisung, sık sık yapalım."
"Kıyamam ya ne kadar özlemişsin bizi."
"Hyunjin sen burada mı kalacaksın?"
"Yok ben birazdan yurda bırakırım onu, hadi asansörü kaçırmayın siz, görüşürüz."
Jeongin, sabrının son demlerini tüketişiyle beraber arkadaşları evin dışına adımlarını atar atmaz arkalarından kapatmıştı kapıyı. Bu aceleci tavrıyla da kıkırdatmıştı iki adım gerisinde bekleyen sevgilisini. Onun tatlı sesini işitir işitmez de dönmüş ve ince tişörtünün üstünden belini kavradığı gibi kendine çekip dış kapının tam yanındaki duvara yaslamıştı.
"Jeongin bekle, tamamen gitsinler." dedi Hyunjin kendisine uzanan erkek arkadaşını dudağına yasladığı işaret parmağıyla durdurarak. O bunu söyledikten yalnızca yirmi saniye kadar bir süre sonra asansörün aşağı inişini haber eden tıkırtıları duyunca dudağında bekleyen parmağı öptü Jeongin art arda, Hyunjin de hissettiği belli belirsiz huylantıyla parmağını geriye çekip kıkırdayarak ellerini Jeongin'in ensesine yasladı.
"Nerede kalmıştık?"
"Bilmiyorum," diye mırıldandı Hyunjin, nefesleri birbirine düğümlenecek mesafedelerdi ve bunun üzerine ısrarla oğlanın dudaklarına bakarak deminden beri içlerinde sıkışıp kalmış heyecanın özgür kalıp büyümesini sağlıyordu. "İstersen hatırlat bana."
Belini sıkı sıkıya kavradığı oğlanın beklenmedik cüretiyle sarf ettiği kelimeleri müthiş bir keyifle dinledi Jeongin. Yaklaştı biraz daha, Hyunjin'in dudağının bitişindeki o nokta kadar oyuntuya bastırdı kendi dudaklarını, "Boynumun borcu sevgilim." dedi sonra kısıkça bir sesle. Hemen ardından da uzunca bir öpüşmeye çekilmek üzere sarmaladı onun o dolgun, mercan pembesi dudaklarını.
Dizginlemeye uğraştıkları ve içlerinde kor kor olmuş açlıkları küçük bir duvar dibinde yeniden alevlenmeye başlamışken Hyunjin'in bacaklarından birini kendi kasıklarına sardı Jeongin, böylece üzerindeki şortu daha yukarılara, kalça bitişinin hemen üstüne dek çıkmıştı. Oğlanın ağzına gömülüp dilinin köşe bucak kaçıyormuşçasına hareketlerine engel olmaya çalışırken kaldırdığı bacağını okşadı yavaş yavaş, onun kollarının iyice boynuna dolandığını hissettiğinde de diğer bacağını havalandırıp bir çırpıda kucağına aldı. Sırtı duvara sürtünerek yükseldi Hyunjin'in bedeni, kafasını inceden eğip erkek arkadaşının kendisini duraksız yiyip bitirişine ayak uydurmaya devam etti. Onun küçük dudaklarının arasından sıyrılagelen hayta dilini ağzının içine buyur etti yeniden, arkadaşları gidene dek yalnızca ikisinin yediği jelibonların az biraz mayhoşluğu tadıyordu ikisi de.
Jeongin, kucağındaki ince biçimli vücudu bir güzel sarmalayıp birkaç adım ötelerindeki yatağına taşıdı sendelememek adına gösterdiği takdire şayan çabayla. Sonra Hyunjin'i, tek kişilik olmak için fazla büyük yatağının temiz nevresimlerinin üzerine yatırdı. Bunu yaparken öylesine nazikti ki Hyunjin uzanıp uzanmadığını anlayamadı bir süre, sanki hâlâ onun kucağının eşsiz güvenini duyumsuyordu. Ne zaman ki Jeongin dizini onun bacak arasından geçirip yeniden suratına uzandı, o vakit farkına vardı bu fikrine durgunluk veren vaziyetin devam ettiğini. Jeongin'in koyulaşmış dudaklarını elmacıklarında hissetti Hyunjin, titreye titreye solumaya çalışırken alnından çenesine dek her bir bucağını öpen sevgilisinin saçlarına karıştırdı parmaklarını. Dudaklarının işlevsizliği sinirine dokunmuş gibi boynuna doğru kayan oğlanı kendine doğru çevirip sevgi dolu bir telaşla öpmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aleyuh | hyunin
Fanfiction[tamamlandı] Jeongin o kadar da aptal bir adam değildi. -minsung, chanlix. -texting, friends to lovers.