7

114 9 31
                                    

3 Kasım 1976

  Dünkü olayları atlattıktan sonra bugün daha kolaydı. Sabah erken uyandım ve Hogsmeade'de diktirdiğim elbiseyi giydim. Odadan çıktım ve bir anda birisi belimden kavrayıp döndürmeye başladı.

"İYİKİ DOĞDUK POLLLYYY, İYİKİ DOĞDUK POLLYYYYY!!!!" diye bağırıyordu Sirius.

"SİRİUS! YERE İNDİR BENİ!" diye bağırdım gülerek ve hemen indirdi. BAŞIM FENA DÖNÜYORDU. "İyiki doğduk." dedim ve ona sarıldım.

Beraber merdivenlerden indik ve merdivenin sonunda bir ipe bağlı not vardı üzerinde "beni takip et" yazıyordu. Birbirimize baktık ve ipi takip etmeye başladık, uzunca bir koridor geçtikten sonra evin kütüphanesinin bahçeye açılan bölümünde bitti. Kapının önünde duruyorduk. Sirius kapıyı açtı ve önden gitmem için bana yol verdi, bahçeye girdiğimizde bir konfeti üstümüze patladı. Özenle yapılmış bir pasta ve pikapta çalan bir doğum günü şarkısı ile karşımızda Reg duruyordu.

"Haha! Pastayı Kreacher'ın yaptığına bahse girerim." dedi Sirius. Kreacher gerçekten de masanın arkasında duruyordu. Regulus çekinerek, "Hayır, yani yardım alarak ben yaptım." dedi. Kreacher somurtkan yüzü ile söylenerek yanımızdan geçti "Kreacher asil Black evine hizmet etmek için yaşıyor."

  "Reg, bunlar çok hoş teşekkür ederiz." dedim.
İkimize de uzunca sarıldı beraber oturup 1 saat kadar sohbet ettik. Kahvaltımızı da pastayla yapmış olduğumuz için midemizin bulantısını hissedebiliyorduk. Sonrasında salona gittik annem ve babam bizi bekliyordu, soğuk yüzlerinin üzerine hafif şefkat ve sinsi gülümsemeleri yerleşmişti. Kahvaltı yaparken aldığımız sorumluluklardan klasik geleneksel şeylerden bahsedildi.

Kahvaltıdan sonra aile ağacının olduğu odaya geçtik, tabiki de tüm aileden bir sürü paket vardı. Birkaç mücevher, bazı manevi eşyalar ve kesinlikle kullanmayacağımı bildiğim bir sürü diğer şey. En son annemin pakedini açtım, gerçekten güzel bir broş, *toujours pur* yazılı aile arması işlemeli bir resmi cüppe ve üzerinde kutup yıldızı olan beyaz kuvars işlenmiş bir kolye vardı.

"Bu broş ve cüppe bana büyük büyük annemden beri miras, belki daha da öncesinden. Artık bunlar senin. Kolye ise adından geliyor, obsidyen işletmek istemiştim ama bunun beyaz olması gerektiğini düşündüm. Asil bir Black olsan da içindeki saf ruhu temsil ediyor." dedi annem.

  "Teşekkür ederim, bu.... çok özel." dedim. Bana bile değişik geliyordu fakat ailemi seviyordum, safkan takıntıları ve kötü alışkanlıkları olmasa diye uzun uzun düşünürdüm bazen. Birbirimize böyle bağlı olmamız hoşuma gidiyordu. Ama bir o kadar da nefret ediyordum.

  Çünkü dışarıdan "mükemmel" görünsek de bu evin perdelerinin arkasında bitmeyen bir tiyatro vardı, ebeveynlerden çocuklara geçen. Bu zincir asla bitmeyecek gibiydi, sonunu görmemizde biraz zor. Eğer bu kadar kötü olmasak gerçekten mükemmel olabilirdik.

  Ne kadar kabullenmesekde Sirius, ben ve Regulus'da bu zincirin parçalarıydık. En önemli halkaları. Her yerde ailemizin izini taşıyor ve arkadaşlarımız gibi güvendiğimiz kişiler dışında bu tiyatroyu oynamak zorunda kalıyorduk. Tıpkı ailemizin geri kalanı gibi.

  Blacklerin içinden varisleri alabilirsiniz ama varislerin içinden Blackleri değil...

  Pakedin en sonunda mühürlenmiş bir kutu vardı. Annem bunu yalnız kaldığımda açmamı söyledi. Şimdiden merak etmeye başladım. Akşama doğru Cygnus amcam ve Druella yengem, orada olmasından kimse pek hoşnut olmasada Alphard amcam. Lestrange, Malfoy, Bellatrix ve Narcissa gelmişlerdi.

  Beraber masaya oturduk, babam ayağa kalktı ve kadeh kaldırdı, "Asil varislerim en önemlisi de kızım ve oğlum için." dedi. Hepimiz onunla beraber kadehlerimizi yudumladıktan sonra yemeğe başladık.

The Noble and Most AncientHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin