47

42 3 44
                                    

4 Haziran 1978

İşte, o gün. Hogwarts'dan mezun olduk, yıllarca gelmesini asla istemediğim bir şeydi. Katılmak istemediğim törenlere bir yenisi daha ve en kötüsü. Tüm bu koridorlarda anılarımız bulunuyor, kahkahalarımız ve her şey. Profesör McGonagall mezun olduğumuz için çok rahatlamış gibi görünse de içten içe bizi gelecek sene de beklediğini biliyorduk. Artık gideceğimiz 2. bir evimiz ve tatillerde özleyeceğimiz bir yatakhanemiz yoktu. O trene artık binmeyecektik, öğrenci olmayacaktık. Gryffindor - Slytherin quidditch maçlarında olmayacaktık. James'in snitchi yakaladığında verilen anons duyulmayacaktı, sayı attığımda tribünlerde oluşan çığlığı duymayacaktım. Başımızı belaya sokmayacaktık.

Bu son sabahtı, gece eşyalarımızı toplamıştık, ve yatakhanedeki herkes erken uyanmıştı. Ortak salona indik, saat erkendi ve Profesör McGonagall oradaydı. "Hazırız." dedi Remus ve Sirius devam etti, "Buraya kadardı sanırım."
McGonagall hepimize sarıldı ve şimdi topluca sarılıyorduk, ağladığını görebiliyorduk. "Seni özleyeceğiz Minnie." dedi Marlene
"Nasıl bu kadar çabuk büyüdünüz?" dedi Minnie
Gryffindor masasında tanışmıştık ve masanın biz gittikten sonra yenilenmesi gerekecekti, şimdi ise o masaya son kez oturmuştuk.

Tren istasyonundaydık, Hogwarts'a bakıyordum, her sene baktığım gibi. Ama asla aynı değil. "Şimdi ne yapacağız?" dedim yanımdaki Sirius'a.
"Sanırım onların yerini aldık ha?" dedi annem ve babamdan bahsettiğini anlamıştım.
"Hiç dönmek istememiştik, bu şatodan." diye devam etti, ve sessiz kaldım.

***

Eve geldiğimizde Regulus'da bizimle aynı duyguları paylaşıyordu, yalnız kalmıştı. Onun için endişeleniyordum. Aile ağacının olduğu odaya çıktım. "Döndüm, sonsuza kadar." dedim portredeki anneme. Gözü karnımdaydı, fakat bir şey söylemedi. "Müsteşar olabildim, istediğimiz gibi. Sirius ve Abelia bu yaz evlenecek. Muhtemelen Remus ve ben de, hepimiz mutluyuz. Bu ev bir kez daha kalabalık olacak, sen istemesen de."

Sessiz kaldım ve çıkacakken konuşmaya başladı, "Sirius ve senin her zaman ben ve babandan daha iyi olacağınızı biliyordum."
Merakla onu dinlemeye başladım, "Bazen Hogwarts'tan sonra bir noelde ikinizin de eşlerinizle geleceğini ve tekrardan beraber olacağımızı düşünürdüm."
"Nasıl bu kadar iyi biliyordun?" diye sordum ona.

"Daha önce de karşılaştık Polaris, 1965. O gün farketmiştim, sende bir şeyler değişikti." dedi ve anlamıştım. "Öyle." devam ettim. "Burayı bize bıraktığın için teşekkürler."
Bir şey demedi ve odadan çıktım.

3 Ağustos 1978

Regulus'un davranışları Hogwarts'dan ayrıldığımızdan beri ilginçti, anahtarı alıp kütüphanede çok fazla zaman geçiriyordu, kara büyüler hakkında bir şeyler okuyordu ve onu etkileyecek şeyler olmamasını umuyorduk. Gece yarısıydı, Remus ve Abelia'da bizimle kalıyordu. Bu evin 5 kişilik olmasını çok sevmiştim.
Rastgele uyandım ve yanımdaki Remus'a baktım, uyuyordu. Kalktım ve evin içinde yürümeye başladım, tahmin ettiğim gibi kütüphanenin loş ışığı açıktı.

"Reg?" Kapıdan girdim ve onu yerde okurken buldum, "Bu saatte mi?" Başıyla onayladı ve yardımıyla yanına yere oturdum, "Ağır bir ablan var." güldü.
"Ne okuyorsun?"
"Bilmiyorum, Hogwarts yasaklı bölümde ilginç bir şey görmüştüm, ve kafama takıldı."
"Bir bakayım."
"Ruhunu bölme, herhangi bir büyülü cisme sıkıştırıyorsun, bu sayede ölümsüz oluyorsun. Fakat burada bile bilgiler kısıtlı."
"Şimdi de ölümsüz mü olmak istiyorsun Reg? Her zaman ilginç hayallerin vardı aslında." dedim ve gülümsedim.
"Tabiki hayır, bu sadece bir araştırma."
"Araştırmana yarın sabah devam et o zaman. Hadi kalk." dedim ve kitapları topladıktan sonra ışığı kapatıp beraber çıktık.

The Noble and Most AncientHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin