55

27 3 28
                                    

1 Eylül 1989 / Rigel'dan

Akşama doğru tren istasyona yanaşmıştı, ve işte Hogwarts. Şatoyu ilk görüşümdü ve ebeveynlerimin anlattığı gibi büyüleyiciydi. İri ve yarı dev olduğunu düşündüğüm bir adam bizi karşıladı "1. Sınıflar buradan!" dedi. Bu Hagrid olmalıydı, Cedric ile beraber onı takip ettik, bizi kayıklarla şatoya götürdüler ve merdivenlerden çıktık. Portreler fısıldaşıyordu, zümrüt yeşili cüppeli ve gözlüklü orta yaşlı bir kadın bizi bekliyordu. Binalar hakkında biraz bilgi verdi ve içeri geçince yapılacakları söyledi, o konuşurken anlamlandıramadığım bir şekilde gözü hep üstümdeydi, sanki beni çok önceden tanıyormuş gibi bir hali vardı. Orada olmam onu mutlu etmişe benziyordu.

  Büyük salon boyunca ilerledik, seçmen şapkanın önünde herkes sıralandı ve yeşil cüppeli kadın eline bir liste alarak tek tek okumaya başladı. "Sıra bana geliyor olmalı." dedi Ced ve bir dakika sonra adı okundu. "Cedric Diggory."
Cedric kararlı bir şekilde yürüdü, şapkayı başına yerleştirdiler ve.. "Hufflepuff!"
4. masadan alkışlar yükselmeye başladı ve Ced mutlu bir şekilde yerine geçerken bana el salladı, ona gülümsedim.

  İsimler söyleniyor ve herkes binalarına yerleşiyordu, içimi ilginç bir stres kapladı, ailem hep Gryffindor'da kendilerini ait hissettiklerini söylerler. Ama annemin anlattığına göre Regulus'da kendini Slytherin'de daha ait hissediyormuş, ayrıca farklı seçenekler de olabilir değil mi? Sonradan bina değiştirebiliyor muyuz? Ya hiç alışamazsam ve ait hissedemezsem...
Düşüncelere dalmışken korktuğum kısım geldi ve profesör ismimi okudu.
"Rigel Lupin-Black"
Profesör bana gülümsüyordu, onu çok iyi analiz edebiliyordum, sanki sürekli bu anı beklemiş gibiydi, bunu bir kitapta okumuştum değil mi?
Neyse Riggy, şuan beynini çalıştırmanın sırası değil! Birkaç saniye düşünmeyi bırakmalısın.

  Yürürken büyük salondaki fısıldaşmaları duyabiliyordum, ve yerime geçtiğimde profesör şapkayı başıma yerleştirdi.
"İlginç... daha önce karşılaşmadığım bir durum. İçindeki duygu ve düşünce karmaşıklığı beni yanıtlıyor... Peki seni nereye koysak... hmm buldum." Şapka kendi kendine konuşuyordu, biraz düşündü ve hiçte korkmadığım bir sonuç ile bağırdı.
"Ravenclaw!"
Masadan alkışlar yükselmeye başladı, profesör ise şaşkın fakat bir o kadar da mutlu görünüyordu, yerime geçtim ve karşı masadaki Ced ile göz göze geldik. Bana gülümsedi.

2 Eylül 1989

  Ced ile koridorlarda geziyor şatoyu inceliyorduk, bazı ortak salonları yakından görebilmiştik. Meşhur Gryffindor kulesini de yakından görmüştüm tabii, sıcak ve hoş bir yerdi fakat tamda benlik olduğu söylenemezdi. Kendi binamdan memnundum, Cedric'de öyleydi. Farklı binalardan olsak da bir şey farketmiyordu, derslerimiz aynıydı.
Bir koridor boyunca yürüdük ve tam köşeyi dönecekken az kalsın kucağımdaki kitaplarımı düşürmeme sebep olacak iki kızıl kafa ile karşılaştık, birbirlerinin tıpatıp aynılarıydılar.

  "Ah, kusura bakma dostum, biraz hızlı koşuyorduk da." dedi sağdaki
"Sorun değil." diye yanıtladım ve gülümsedim.
Soldaki hemen konuşmaya başladı.
"Biçim değiştirme'ye yetişmeye çalışıyoruz.
"Ve yanlış yöne gidiyorsunuz, biçim değiştirmeye bu taraftan gidiliyor." dedi Ced
"Sana söylemiştim!" dedi sağdaki ve diğeri onun omzuna vurdu.
"Bizde o derse gidiyoruz, isterseniz beraber gidebiliriz." dedim ve ikiside başlarını salladılar.
"Bu arada ben George Weasley." dedi kızıl saçlı ikizlerden biri ve el sıkıştık.
"Bende Fred." dedi yanındaki
Sonrasında ikiside güldüler.
"Şaka yapıyorum, Fred olan benim!" dedi George, yani az önce kendini George olarak tanıtan.
"Yanş şimdi sen, George'sun ve o Fred." dedi Cedric karıştırmamak için parmaklarıyla göstererek. "Doğru, şakalar yapmayı çok severiz." dedi George

The Noble and Most AncientHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin