"Ben çabalayan insanı çok seviyorum . Hatasını gören, kabul eden, gönül alan, Kırgın uyutmayan insandan razıyım. Bana seni seviyorum demese de olur."
•••
Efe aniden gözlerini açtı, kalbinin hızla attığını, soğuk terler içinde olduğunu hissetti.Bir an nerede olduğu, saatin kaç olduğu ya da hangi gün olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.
Sonra her şey yerine oturmaya başladı, hem aklı, hem de anılar. Akşam neredeyse tamamı yüksek ve güzel pencerelerle çevrili olan koskoca odanın ortasındaki kanepede uyuyakalmıştı ve şimdi ise sabah güneşinin ışığı şefkatli bir anne eli gibi yüzünü okşuyordu ama o sıcaklığı hissetmiyordu.
Yüzünü veya saçını okşayacak bir annesi olmamıştı bunun nasıl bir his, nasıl bir duygu olduğunu bilmiyordu.Günlerdir aynı kabus uykularını ele geçiriyor en büyük korkusuyla adeta işkence ediyordu. Hikaye bazen farklı başlasa da sonunda hep hayatının ışığı sönüp gidiyor onu kendi karalanlığına mahkum ediyordu.
Eskiden böyle kaygıları yoktu ta ki ona denk gelene kadar. Kıza çarpılmışçasına aşık olmuş onu hayatının merkezine koymuştu.
daha once bir kere terk edilmiş ve hayatının en büyük darbesini almıştı adam - kimsesizlik, ve yine başına gelecek korkusu asla düşüncelerini rahat bırakmıyordu.Bu korkunun başka bir sebebi de kendini hiç bir güzelliğe, sevgiye laik görmemesiydi ve bunun için bazı geçerli sebepleri vardı, sakladığı şeyler gibi.
•••
Kırmızı kâğıt parçasını uzun biçimli parmakları arasında gezdirirken beynin içinde kopan fırtınaları durduramıyordu, endişe ve stres içinde ezici bir üstünlük sağlayarak tüm duygularını esir alıyordu, yaklaştığını hissettiği şeyin sırası değildi ama çok ihtiyacı vardı ancak böyle bir nebze olsun zihni rahatlayabilirdi. Kendini çaresiz, aptal yerine konmuş, aldatılmış, değersiz bir sümük bezi gibi kullanılıp yan tarafa atılmış hissediyordu.
Tüm direncine yenik düştü ve kayık şeklindeki kırmızı kağıt parçasının bulunduğu eli cebiyle buluştuğu an o ezici çalma dürtüsü tatmin olmuş ve sinir sisteminin vücuda pompaladığı dopaminden olucaktı ki biraz önceki kötü ve negatif hisler yerini zevk ve memnuniyete bırakmıştı.
Anlık bir rahatlama geldi, kapı sesini duymasıyla bir önceki duyguların yerini ise hızla suçluluk, utanç ve korku aldı.
Kontrolünü kaybettiği için kendine kızdı adam zayıftı ama bunu daha sonra düşünecekti, burada yüzleşmek için bulunuyordu ve o kişi odaya girmişti.
Karşısındaki kadının dediklerini duymuyor umursamıyordu bu sefer onun söyleyecekleri vardı ve tek tek sıraladı içini kemiren o cümleleri
"Beni kullandın... senin yüzünden bir suçlunun kaçmasına yardım ettim ceylin. Her türlü elimi kirlettin ve bunu bana fikrimi sormadan yaptın. Bak sen belki buraya kolay geldin ama ben çok çalıştım çok emek verdim ve ben bunu kimsem olmadan yaptım. Ben mesleğimi kaybedersem benim elimde hiçbir şeyim kalmaz. Bir daha sakın beni böyle bir şeye alet etme." - karşısında oturan kadına cevap verme fırsatı bile vermeden arkasını dönüp çarptı kapıyı çıktı.
••••
Eve girer girmez evrak çantasını kapının yanına bıraktı ve boğazını sıkan kravatı genişletti. Hızla mutfağa yöneldi ve buzlukta tuttuğu şişeyi alıp titreyen ellerle kalın camlı bardağa döktü. Bir yüdüm aldı, yüzü kırıştı ve boğazına aşağı inen kehribar rengindeki sıvı içini yaktı. Kapının kapanmasıyla yerinden kıpırdandı bu ses de neydi ki, normal değildi, adam yalnız yaşıyordu.