Balayı-1 🔥

608 14 6
                                    

—Biraz daha şarap ister misiniz?
- teşekkürler yeterli. Sen Tuğçe'm?
- Hayır, teşekkürler. - Görkemli koltuğuma yaslandım.

Birinci Sınıfta İspanya'ya Almeria'ya uçuyordum, daha önce tek uçtuğum yerler hep yurt içiydi, normalde zaten araba yolculuğunu tercih ederdim ama tatil için az gün olunca trafik ve yolda harcamak istemiyordum.

Havalimanına iniş yaptıktan sonra araba kiralayıp Efenın ev kiraladığı küçük sahil kasabası Mojacar  doğru yola devam edecektik. Dalış, mağaracılık, yürüyüş, güzel plajlar ve dağlar, hepsi tek bir antik köyde unutulmaz bir balayı yaşamamız için bizi bekliyordu.
Efe koltuğunda kıpırdandı ve omzunun üzerinden baktı.

-Ne? Sorun nedir? - diye sordum, geriye dönüp baktığımda rahatsız edici bir şey göremiyordum.

-Bu çocuk sürekli koltuğuma vuruyor - diye mırıldandı dişlerinin arasından.
Yirmi dakika boyunca buna güldüm, benim gülmem yüzünden Efe daha da çok somurttu.

Ameria'ya indikten sonra gümrükten, kiralık araba garajından geçtik ve sonunda şehir merkezinden çıktığımızda kaybolduk.

Efe arabayı kullanıyordu, ben de yol tarif ediyordum. Hedefimize eski yöntemlerle ulaşmaya kararlı olduğundan gps çalıştırmayı da reddediyordu.

tamam romantik bir balayı planlamıştı ama her şeyde o izlediğimiz romantik aşk filmlerinde gibi olmak zorunda değildi insanoğlu gpsi böyle durumlar için icat etmişti neyimize bizim harita daha yönleri doğru düzgün ayırt edemiyorduk.

Sonuçta ikimizde çok yorgunduk ve daha fazla uzatmadan gps açıp aradığımız adresi kolayca bulduk.

Efe yavaşça eve yanaştı, arabanın lastikleri yuvarlak çakıl taşlarının üzerinde gıcırdıyordu. Motoru kapattığında otuz metre ötedeki kayalık kıyıya çarpan dalgaların sesini duyabiliyor buram buram iyot kokusunu çiğerlerimde hissediyordum. Arabadan inmeden önce bir süre öylece durduk ve birbirimize gülümsedik.

Efe'nin  sahile yakın bir yerde değil, sahile 0 bir ev kiralaması beni öyle bir keyifle doldurdu ki, şaşkınlık ve mutluluktan diyecek söz bulamıyordum.

Saatler süren yorucu yolculuğun sonunda kendimizi eve atınca kollarımı Efe'nin boynuna dolayıp bir öpücükle şarj ettmem gerekiyordu kendimi.

Hiç bir zaman Efeyi öpmekten usanıp bıkmayacaktım. Zaten böyle bir şey mümkün müydü ki?

Her fırsatta Efe beni ilgiye boğuyordu ve bu çok hoşuma gittiği için onu cesaretlendiriyordum. Bu ilgisi başımı döndürüyor ve her şeyi unutturuyordu sanki dünyada sadece o ve ben vardık hissine kapılıp gidiyordum.

Bu hayatta kazandığım en değerli şeylerden biri de kesinlikle onun hayranlıkla bana bakan yeşil gözleriydi, bana hep öyle bakmalarına ihtiyacım vardı artık bağımlısı olmuştum.

Ellerim saçlarının arasından kaydı ve gezinmeye başladı, tutup çektim tüm vücudunu benimkine doğru. Hafif bir inilti koptu dudaklarından, dilini dilime doladığında tüylerim diken diken oluyordu.

Yavaşça iç çektim ve yüzümü geren geniş gülümsemem yüzünden onu öpmek giderek zorlaşıyordu.
Hafifçe uzaklaştı ve gülümsedi.

- Çok mutlu görünüyorsun - dedi parlayan gözleriyle beni seyrederken
- Lütfen beni öpmeyi böyle bırakamazsın ama - diye yalvardım yüzünü yüzüme yaklaştırarak.

Her şeyin rüyalardaki gibi olduğu o anları biliyor musunuz? Kendinizin ve tüm evrenin tam bir uyum içinde olduğunuzu ve anın tadının eşsiz olduğunun farkında olduğunuz o anlar.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 22 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EfTuğ - Bir aşk çıkmazı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin