Heyecan...
Tatlı olduğu zaman güzel şeydi, insana yaşadığını hissettiriyordu.
Ardıç'ın normal odaya geçmesinin üzerinden bir gün geçmişti. Ve gece refakatçı olarak Alp kaldığı için Gökçe gündüz ancak gelebilmişti Ardıç'ın yanına. Alp'in işe gitmesini fırsat bilmişti. Gece de projesinin üzerinde çalıştığı için bir sorun yoktu burada olmasında.
Ardıç uyuduğu için yatağın kenarına başını yaslayarak onu izliyordu. "Sürekli uyuyorsun ama."
Aldığı ilaçlar yüzündendi aslında bu.
Elinin Ardıç'ın saçlarına uzattığında tam temas edeceği an, Ardıç'ın gözlerini açmasıyla geri çekti. Farkederse utanırdı. "Günaydın."
"Su verebilir misin?"
Ardıç'ın isteğini onaylayarak sürahiden bir bardak su doldurup Ardıç'a uzattı. Birkaç yudum aldıktan sonra gerisini içmemişti. "Yeterli."
Gökçe'yi burada görmeyi beklemediği için şaşkındı. "Ne zaman geldin sen?"
"Bir saat falan oldu."
Uyuyordu o esnâ da. Başını onaylarca sallayarak "Hemşireyi çağırır mısın?" diye sordu bu sefer de. Başının ağrısı dayanılmaz bir derecedeydi.
"Neden?"
"Başım ağırıyor."
"Tamam, çağırayım."
Ağrı kesici yaparlardı.
Hemşireye durumu söyledikten sonra odaya, Ardıç'ın yanına geri dönmüştü. "Birazdan gelir. Benim yapabileceğim bir şey var mı?"
"Var tabii ama sen yapmak ister misin emin değilim." İçinde oluşan Gökçe'ye yürüme isteğine karşı koyamıyordu.
"Nedir?"
"Öpebilirsin, yani yaramdan. Öpünce geçermiş galiba. Duymuştum öyle bir şeyler."
Gülümsemesine mâni olamayarak "Acır." dedi Gökçe. Yaranın üzerine baskı uygulamak sıkıntı olabilirdi.
"Acımayacağının teminatını verebilirim."
"Tamam, o zaman deneyebiliriz. Ama bunu ağrı kesici gibi düşün."
"Hayır. Ben, beni öptüğünü düşüneceğim."
"Ardıç!"
"Efendim?"
Gerçekten iflah olmazdı.
Dudaklarını sargı bezinin üzerinden Ardıç'ın başına bastıracakken kapının açılması ile öylece kalakaldı. Neyse ki gelen Almila'ydı.
"Ben yanlış bir zamanda mı geldim?"
"Hayır. Biz yani aslında ben, şey yapıyordum... Ateşine bakıyordum. Evet, öyleydi."
Gökçe'nin bolca duraklayarak kurduğu cümleye katılmadığını belirtircesine "Acısını almak için yaramı öpüyordu." diye konuştu Ardıç. Ayıp bir şey yoktu ortada.
"Sen... gerçekten iflah olmazsın."
Bu sahneye gülmemek için kendini tuttu Almila. "Size tatlı aldım. Hadi tatlı yiyip tatlı konuşalım."
Tartışmalarına sebep olmak istemezdi.
Kapıyı kapatarak tatlıları Gökçe'ye uzatmış ve kabanını çıkarmıştı.
"Bugün nasılsın Ardıç? Çok ağrın var mı?"
Kendisine bakmayan Gökçe'nin bakmasını sağlamak için "Yani biraz hafifledi ama tam anlamı ile bir tedavi uygulayamadığımız için ağırıyor biraz." diye konuştu Ardıç. Ve isteği gerçekleşmiş, Gökçe, kendisine bakmıştı.
YOU ARE READING
YILLARIN ACISI
Aktuelle LiteraturSavaşmak... Hayatta kalmak için. Kendine ve sevdiklerine güzel bir yaşam vadedebilmek için. Ve İntikam... Sevdiklerinin kanı yerde kalmasın diye. Ilgın Gökçe Akel & Ardıç Kılıç Oğuz Alp Akel & Almila Atay