Huzur...
Önemli bir kavramdı. Hayatımızda olsun isterdik çünkü güzel şeydi.
Almila yatakta bir kez daha sola döndü ama uyuyamıyordu. Aklı Alp'de idi çünkü. Sakince doğruldu yataktan. Bu gece Alp'in yanında kimse yoktu. Gidebilirdi yani.
Merdivenlerden aşağıya inerek kapısı kapalı olan salonun önüne geldi. Kendi isteği üzerine salonda kalıyordu Alp.
Kapıyı yavaşça araladı, uyandırmak istemiyordu. İçeriye girdikten sonra ise arkasından kapatmıştı kapıyı.
Alp'in yanında Almila'nın uzanabileceği kadar yer vardı. Yanına uzansa canı acırmıydı ki?
Öbür türlü de uyuyamıyordu ama. Düşünmek yerine harekete geçti. Yanına uzandıktan sonra başını Alp'in kolunun üzerine koydu. Göğsüne koymamıştı çünkü canı yanabilirdi. Ağırlık etmek istememişti.
Gözlerini kapattığında alnına konan öpücük ile tekrar aralamıştı. Burnunu da saçlarına yaslayarak kokusunu soluyordu Alp. Bu durum karşısında gülümsedi Almila. "Uyandırmamak için o kadar uğraşmıştım oysa."
"Başın neden göğsüm de değil?"
"Ağırlık olur, canın acır diye."
"Sen hiçbir zaman benim göğsüme ağır gelmezsin Almila. Başını göğsüme yaslar mısın?"
Dudakları kıvrılırken "Emin misin?" diye sordu Almila.
"Hiçbir zaman emin olmadığım kadar eminim."
Bunun üzerine başını Alp'in kolundan kaldırarak göğsüne yasladı. Kalp atışlarını da duyabiliyordu. Rahatlıkla uyuyacaktı yani.
"Seninle ilgili her detayı o kadar özledim ki, Almila. Baştan sona hasretim sana."
Bu sözleri söylerken Almila'nın saçına da öpücükler konduruyordu Alp. Çok özlemişti.
Huzurla gözlerini kapattı. "Artık birlikteyiz Oğuz. Eskiyi unutamayız tabii ki ama telafi edebiliriz, etmeye çalışabiliriz. Güzel anılar ile hayat defterimizi doldurabiliriz."
Evet, Oğuz'u affetmişti. Ama aşmaları gereken çok yol vardı. İlk zaman ki kızgınlığı geçmişti Alp'i dinledikçe, sonra başka şeyler öğrendikçe ve onu anlamaya çalıştıkça kırgınlığı da geçmişti. Ve vurulması ile de yeni bir sayfa açılmıştı onlara. Alp'i kaybetmek ile yüz yüze gelmişti çünkü Almila. Ve bu olaydan sanra bazı şeylerin farkına vararak bir karar vermişti. Bir şans verecekti. Artık inanıyordu çünkü. Zaten yaşananlar ile Alp'in sözleri de doğrulanmıştı. Şuan bile bu derece esen rüzgar o zaman sakin olamazdı, bunu anlamıştı Almila. Ve madem onlardan bir on yıl alınmıştı, Almila'da biraz daha almayacaktı.
Bunu artık kendilerine yaptıkları bir haksızlık olarak da adlandırmıyorlardı. Çünkü sandıkları gibi korktuğundan, keyfinden gitmemişti Alp. Ve kendilerini bir acıya sürüklerken keyifte yapmamıştı.
Hâl böyleyken, herkes acı çekip, yanıp, kavrulmuşken, kavuşmanın ve hep birlikte hayat defterine güzel anılar yazmanın zamanıydı.
Bu kimseye yapılan bir haksızlık değildi. Bu, bu kadar acıdan sonra güzel şeyler yaşamaya niyet etmiş insanların bir adımıydı.
"Beni gerçekten affettin mi Almila?"
"Evet, Oğuz. Sen anlattın, yaşadıklarımızla da doğruladık. Bu kadar acı çekilmişken ben artık daha fazla beklemeyeceğim bir şeyler için. Hayat bize o süreyi vermeyebilir çünkü."
"Güveniyor musun bana?"
Bir daha gitmeyeceğine inanıyor muydu? İnanması gerekirdi aslında çünkü öyle bir durum olmuştu ve gitmemişti Alp. Gitmeyecekti artık çünkü. Bir daha öyle bir şey yapmayacaktı.
YOU ARE READING
YILLARIN ACISI
Narrativa generaleSavaşmak... Hayatta kalmak için. Kendine ve sevdiklerine güzel bir yaşam vadedebilmek için. Ve İntikam... Sevdiklerinin kanı yerde kalmasın diye. Ilgın Gökçe Akel & Ardıç Kılıç Oğuz Alp Akel & Almila Atay