18.

2.2K 165 109
                                    

Kulisinde son hazırlıkları tamamdı ve Berkay, 20 dakika sonra podyuma çıkacaktı.

Çocuk hiç olmadığı kadar heyecanlıydı. Göğüs kafesinden kalbi hop diye çıkacakmış gibi hissediyor, şeffaf ve parlak bir gloss sürülmüş dudakları neredeyse titriyordu.

Hayır hayır, saçma heyecanının nedeni podyumdan dolayı değildi. Bu zaten onun işiydi. Tüm karın ağrısının sebebi tamamen Yavuz'dan dolayıydı. Evente o da gelmişti.

Ona attığı, geldiğini belirten son mesajın üzerinden ortalama 3 dakika geçmişti. Sahneden kulise giden koridorun dört dakika süreceğini, Yavuz'un ise bir kısrak gibi olan uzun bacaklarını da hesaba katarsa birkaç saniye içerisinde burada olmalıydı.

Dişinde bir şey olup olmadığını altıncı kez kontrol etti çünkü provadan önce lahmacun yemişti. Dördüncü kez baktı arkaya taranıp spreyle sabitlenmiş kahve saçlarına. Gayet havalı görünüyordu.

Daha fazla yerinde duramayıp ayaklandı.
Aslında kendisi de bu kadar heyecanlı olmayı beklemiyordu. Nihayetinde en cüretkar sohbetleri sergilemiş olan da oydu.

Çalınan kapısı ile karnında bir sızı belirdi. Derin bir nefes verip bakışlarını kapıya çevirdi.

"Gelebilir miyim?" dedi Yavuz, kapıdan kafasını uzatarak.

"Gel tabii."

Adımları küçük kulise girdiğinde Berkay ellerini nereye koyacağını bilemeyip üzerindeki ceketin ceplerine soktu.

Tüm heybeti ve yakışıklılığıyla karşısındaydı Yavuz. Üzerine siyah bir kumaş pantolon ve oversize olmasına rağmen omuzlarına tam oturan saten, bordo bir gömlek giymişti.

"Hoş geldin." dedi onu süzmeyi bırakan Berkay, neşeli bir sesle.

"Hoş buldum." diyip kalçasını masaya yasladı ve alayla sırıttı. "Tahmin ettiğimden daha kısaymışsın."

Kaşları çatılan Berkay adımlarını ona yaklaştırıp burnunu kırıştırdı. "Sen de tahmin ettiğimden daha kısaymışsın." dedi ama tamamen yalan söylüyordu.

Heyecanını belli ediyor muydu acaba? Umuyordu ki hızlı hızlı atan kalbi Yavuz'un kulağına gitmesindi.

"Nasıl olmuşum?" dedi konuyu değiştirip süzülerek.

Bakışları rahatsız edici olmayan şekilde onun vücudunda dolaştı, akabinde Berkay da istemeden kıpırdandı. Yavuz'un gözleri deri ceketinin altındaki transparan siyah atlette ve nipple piercinginde biraz fazla oyalanmış gibiydi. Kahveleri daha sonra yüzünde, saçlarında gezinerek cıkladı ve dümdüz bir sesle konuştu.

"Kıyafetine nazaran fazla çocuksu duruyorsun."

Alakası yoktu, bu cümle tamamen söyleyecek bir şey bulamadığından dümendi. Genç olan şu an gayet olgun ve erkeksi görünüyordu. Gerçi hep öyleydi. Berkay oldukça çekici bir çocuktu.

"Sallama lan." dedi aynadan kendine bakarak. "Gayet taşaklı duruyorum işte."

" Evet, taşaklı duruyorsun." diye mırıldandı altındaki dar kotta gözlerini gezdirerek.
"Taytolon giydirmişler sana."

Yavuz yine abartıyordu. Deri pantolonu elbette biraz dardı ancak taytolon kesinlikle değildi.

"Senin gömleğin de Recep İvedik'in giydiği çin konseptli cekete benziyor. Hem çingene Aşko'nun da seninki gibi ceketi vardı. Röpdeşambır giymiş gibi falan olmuşsun. "

Berkay | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin