Aynada kendime bakıyordum. Dışarıdan bakan biri dalgalı saçlarımı, makyajlı yüzümü ve kırmızı elbise giymiş bir beden görürdü. Benim gördüğüm ise yalan ve ihanetle kirlenmiş bir vücut.
Derin bir nefes alıp karanlık koridorda yürümeye başladım, benimle beraber düşüncelerimde yürümeye başladı.
Hikayenin sonuna gelmiştik. Hikaye sandığımdan daha basitti. Her şey annem ve babam o kazada vefat edince başladı. Ve bende bir sofraya oturdum. Kurtlar sofrasına. İlk başta normal bir sofra zannetmiştim. İyi insanlarla dolu, güzel bir sofra... Yemekler servis edilmeye başlandığında gördüm ki bana servis edilen yalanla avutulmuş, ihanetle kavrulmuş bir ömürdü. O ömrü yaşadım ama rolümü kimin dağıttığını bulmak için yaşadım.
Koridor bitmiş, içerisinin loş olduğu kocaman bir salona gelmiştim. Salonun ortasında yuvarlak bir masa vardı. Derin bir nefes alıp masaya geçtim ve bana düşen sandalyeye oturdum. Ellerimi masanın üstünde birleştirdim ve masadakileri incelemeye başladım. Herkes, her zaman olduğu gibi, şık ve pahalı kıyafetlerini giymiş; maskelerini takmıştı. O kişilerin sadece adlarını değil, tüm hikayelerini biliyordum. Ya da bildiğimi sanıyordum. O kişiler benim rolümü dağıtan, kaderimi yazan kişilerdi. Ama rolün sonuna gelmiştik. Artık kuklanın ipleri benim elimdeydi ve herkes bunu biliyordu.
Bu masanın infazını ben verecek, kaderini ben yazacaktım. Yıllardır beklediğim bu anın böylesine nefret dolu olacağını bilemezdim.
Hayallerimi kendi ellerimle yaktım birkaç gerçek uğruna, bu saatten sonra kendimi kül etmekten gocunmazdım.
Yıldızı parlatmayı unutma!✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRABZANA TUTUNAN İP
ChickLitHayallerimi kendi ellerimle yaktım birkaç gerçek uğruna, bu saatten sonra kendimi kül etmekten gocunmazdım.