BÖLÜM 1 : ATEŞ

75 4 2
                                    

KURŞUNLU ZİNCİR

Kuralcıydım, milyon tane kuralım vardı eğer kuralların hakimiyeti olan bir dünya olsaydı şüphesiz ki oranın başına beni koyarlardı, ben koymamıştım bu kuralları içinde olduğum bu hayat, bir şekilde yürüyen daha doğrusu yürütülen bu düzen beni kuralcı olmak zorunda bırakmıştı, bu kuralların bir tanesi de şirkette kesinlikle şarap' dan başka bir alkol türü tüketmezdim çünkü alkol oranı az olduğu için etkisi hafifti, aklımı bulandıracak yada beni sarsacak olan hiç bir şeye izin vermezdim.

Eğer bir kez kontrolü kaybedersem toplayamazdım, tasmasını tuttuğum onca kişi çığırından çıkar ve ipini koparmış gibi saldırırlardı etrafa benim hayatımda, düzenimde buydu kuralları koymak ve uygulamak uymayanları ise ya seve seve yada zorla uydurmaktı!

Yaklaşık yarım saat önce aldığım haber yüzünden çağırdığım Evren den ses seda gelmezken benim sinirlendiğimi gayet iyi biliyordu ama hala kendileri odama teşvik etmemişti, içimdeki öfkeye tezat sakin dururken camın önüne geçerek dışarıya baktığım sıra kapının açılıp kapanması ile duruşumu bozmadan dışarıyı izlemeye devam ettim çünkü biliyordum ki böyle destursuz bir şekilde odama girebilen tek bir kişi vardı!

"Beni çağırmışsın ne var?" düşüncemi netleştiren sesiyle arkamı dönmeden cevapladım "Ne var bilmem ama benim huzurum yok Evren?" adına vurgu yapmamla cama vuran yansımasıyla gördüğüm kadar Evren olduğu yerde hareketlenip elini cebine koyarak bir şey demeden durmaya devam etti, Evren' in bu hareketine sinirden gülerek işaret parmağımla dudağımın kenarını sildiğimde odanın köşesinde olan içki dolabına bir kaç adımda gidip dolabın alt rafında eski tarihli bir kırmızı şarap alıp doğruldum, her hareketimi özellikle yavaş yapıyordum, yavaş olmalıydım' ki değer verdiğim kişiyi yıkıp dökmeyeyim, elimdeki şişeye baktığımda yıllar sonra ilk defa içkinin kan kırmızı rengi bu kadar çok dikkatimi çekmişti, herkesin hayran olduğu, kırmızı renk burada da kendine hayran bırakırken anlamı gibi bu saatten sonra çok kan dökülecekti, peki kim verecekti bunun hesabını işte o zaman herkes kaybettiği canlarla hesap verecekti

İşte benim dünyam buydu ATEŞ!, KAN!, ÖLÜM!

Bir şey den kaçmak, uzaklaşmak istersin ama sonra bir bakarsın o kaçtığın kişi zaten senmişsin, bir insan nasıl kendinden, kendi yıkımından nasıl kaçabilirdi hele ki o yıkımı yapan kendisiyse nasıl mümkün olurdu?

Arkamdaki Evrene hafif yandan bakıp şarabı bardağa doldurmamla herkesi kendine özendirecek kırmızı şarap bardağın içerisinde sağa sola dalgalanmasıyla hareket ederken bardak ile kırmızı şarabın ahengine diyecek yoktu

"İster misin?" omzumun üzerinden arkama baktığımda Evren ellerini cebine sokmuş bir şekilde sülietini görmemle Evren ağzının kenarıyla cık yaparak "Eyvallah" demişti

Başımla onay verdiğimde önüme dönüp doldurduğum bardağı tek dikişte içip masaya koyarken Evren'in dediğine hitaben "Eyvallah" demiştim, az önce boşalan bardağı ve şarap şişesini alıp masaya gittiğimde bu kez Evren tam karşımdaydı, Kırmızı şarabı bardağa bir kez daha doldururken devam ettim

"Görüyor musun Evren?"

"Neyi?"

"Bir birleriyle uyumunu" bakışlarımı bardağın içinde dalgalanan şaraptan çekmeden tek kaşımı kaldırarak hayranlıkla devam ettim "Ahengini, adeta birbirleriyle dans ediyorlar"

Son cümlemi söyledikten sonra bardağı doldurmaktan vaz geçmeden doğrularak Evren'e baktığımda hala karşımda duruşunu bozmadan dursa da bu kez bakışları bardaktaydı, Evrenden bakışlarımı çekmeden şişeyi bardaktan uzaklaştırıp şarabı yere dökmeye başlamamla Evren toparlanarak gözlerimin içine bakıp karşımda dimdik durmaya başlamıştı, çünkü anlamıştı saatlerce zapt ettiğim sinirin artık beni ele geçirdiğini ve o kırmızı çizgiyi geçtiğimde gözümün hiç bir şey görmediğini Evren' de çok net biliyordu

KURŞUNLU ZİNCİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin