Ertesi Gün
--Orhun'dan
" Kenan, senden birini takip etmeni istiyorum. Yalnız bu bir günlük bir şey değil. Ben sana takibi bırakmanı söyleyinceye dek devam edeceksin. "
"Anlaşıldı efendim. Kimi takip edeceğim?"
" Adı Hira. Soy ismini bilmiyorum. Hakkında bildiğim şeyler aynı otelde kaldığımız. Ve dünkü sergide çevirmen olarak görev aldığı . Bana onu bulabilir misin?"
"Elbette efendim. Başka bir emriniz var mı?"
" Son olarak senden her gün onun ne yaptığı hakkında bilgi alacağım. Ayrıca onu korumakla da görevlisin. Başına bir şey gelmesine engel olacaksın. Şimdilik bu kadar. Bu görevi onun benim için ne kadar değerli olduğunu bilerek yap. "
" Peki Orhun Bey. İzninizle araştırmalara başlayacağım. "
Telefonu kapatıp masama koydum. Dün onun yanından ayrıldığımdan beri yüzü , tebessümü, kokusu... Bir an bile aklımdan çıkmıyor. Nasıl birden onun rüzgarına kapıldım bilmiyorum fakat durumumdan şikayetçi olduğumu da söyleyemem.
Hayali bile aklımda yer etmeyen şeyleri onu gördüğümden beri ister oldum. Mesela onunla kurduğum mutlu bir hayat. Her sabah onun kokusuyla uyanmak. Eve gidince onu göreceğimi bilmek... Ve daha bir sürü şey.
Tek bildiğim şey bundan sonraki hayatımı onsuz geçirmek istemediğim.
Ben hayallere dalmışken kapım tıklatıldı.
İçeriye girilmesini söylerken kendime çeki düzen veriyordum."Orhun Bey, biliyorum rahatsız edilmek istemiyorum demiştiniz ama bunu bilmeniz gerekiyor."
Karşımda gözü yaşlı bir Ebru görmeyi beklemiyordum tabi.
"Önce bir sakın ol Ebru. Otur lütfen ve teker teker anlat bana ne olduğunu."
" Efendim ,az önce aradılar. Anneniz..."
" Ne olmuş anneme Ebru? Doğru dürüst söylesene şunu!! "
"Anneniz kalp krizi geçirmiş efendim."
" Kalp krizi mi? Hemen pilotu ara! Jeti hazırlasın. Gidiyoruz."
--Hira'dan
Kimdi o adam acaba? İsmimi de biliyor. Nasıl bilebilir ki ismimi? Önceden tanıyormuş gibiydi beni. Öyleyse bile ben daha önce onu görmediğime emindim. Görmüş olsaydım unutmazdım.
Off, ismini de bilmiyorum. Keşke sorsaydım. Gerçi sorsam da merak ediyormuş gibi görünecektim. E zaten merak ediyorum.
"Oha , ne yapıyorsun sen kızım?"
"Ne yapıyormuşum ki ?"
"Odanın ortasında amuda kalkmışsın Hira . Daha ne yapacaksın? Hem senin aklın yine neye takıldı şöyle çabuk."
" Nereden anladın ya? Doğru söyle, aklımı mı okuyorsun?"
" Of , saçmalama Hira. Sadece ne zaman bir şeye aklın takılsa şekilden şekile giriyorsun. Oradan anladım."
O bana bilmiş bilmiş bakarken dengemi kaybedip yüzüstü yere düştüm. Tabi Sıla da her zamanki gibi yardım etmek yerine gülüyordu.
"Gülmesene be, gıcık. "
" Ne yapayım, çok komiksin Hiroşum hahahah."
Daha fazla gülmemesi için yerden kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Bir şeyler yedikten sonra otelden ayrılacaktık. Buradaki görevim bitiyordu çünkü. İki saat sonraya uçağımız vardı.
"Ay yeter. Gülme artık. Hadi kalk da bir şeyler yiyelim. Uçağa az kaldı. Trafiğe takılmamak için yola erken çıkmalıyız. "
"Doğru söylüyorsun. Zaten bana anlatacakların var gibi. Gözümden kaçtı sanma. Seni bu kadar düşündüren neymiş merak ettim. "
"Anlatacaktım zaten. Belki sen yardımcı olursun. "
--Yazardan
Orhun aldığı haberle şirketten çıkıp havaalanına gitti. Aklına gelen düşünceleri geri yolluyordu. Annesine bir şey olmayacaktı. Ailesini çok merak ediyordu ve endişeliydi . Lakin dışarıdan bakan biri onun bu duygularını bilemezdi. Çünkü o hem duygularını hem de düşüncelerini belli etmemeyi çok iyi başarıyordu. Bunları bilebilmeleri için onu iyi tanımaları gerekiyordu.
Hızlıca ilerlerken gözü kimseyi görmüyordu. Tek istediği şey bir an önce uçağa binmek ve İstanbul'a varabilmekti.
Zihnindeki karmaşayla boğuşmaya devam ederken bir kadına çarptığını fark etmişti ama dönüp bakma gereği duymadı. Kaybedecek bir dakikası bile yoktu. Ki onun en değer verdiği şeylerdendi zaman.
Peki çarptığı kadının Hira olduğunu bilseydi yine de dönüp gidebilir miydi?
Uçağa vardığı vakit beklemeden bindi. Her şey hazır olduktan sonra yarım saat içinde hareket ettiler. Gözleri uçağın penceresinden sonsuz gökyüzünü izlerken içinden annesine bir şey olmaması için dua ediyordu.
Orhun' un havaalanına ulaştığı vakitte Hira da oradaydı. Sıla ile beraber Türkiye'ye dönecekti. Uçağın kalkmasına on dakika kaldığı anons edilince geç kalmamak için aceleyle ilerlemeye başladılar. Bu sırada kolunda hissettiği ani bir savrulma sebebiyle sağ tarafına baktı. Ona çarpıp giden kişinin umursadan ilerlemeye devam ettiğini görünce daha da sinirlendi. Arkasından seslense de genç adam onu duymadı. Boş verdi ve koşa koşa onu çağıran Sıla'nın yanına gidip uçağa bindi.
Ona çarpan kişinin gizemli yabancı olduğunu bilseydi bu kadar kolay boş verebilir miydi?
İkisi de birbirlerinden habersiz tekrar karşılaşmışlardı.
İkisi de belki ileride bu anı hatırlayacaktı birbirlerini bilmeden.
İkisi de bir daha yüzyüze gelmeyeceklerini düşünerek o uçağa binmişti.
Fakat unuttukları bir şey vardı.
Bu , kaderin onları ilk kez karşılaştırması değildi ve son olmayacaktı.
Sizi çok beklettim biliyorum. Şu sıralar hayat hareketli geçiyor benim için. Yazma konusuna pek vakit ayıramadım. Bölüm biraz kısa ve aceleye getirilmiş gibi oldu. Bu yüzden pek içime sinmedi. Lakin sizi de daha fazla bekletmem hoş olmayacaktı.
Umarım beğenirsiniz. Hayırlı bayramlar dilerim
✨😊🌼
![](https://img.wattpad.com/cover/351664440-288-k945764.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kesişim
Ficción GeneralHayat dolambaçlı yollardan ibarettir. Bu yollardaki kesişim noktalarını ise seçimlerimiz belirler. Peki her kesişim bize mutluluğu getirir mi? . . . Orhun zihnindeki karmaşayla boğuşmaya devam ederken bir kadına çarptığını fark etmişti ama dönüp bak...