12. Bölüm: Şüphe

32 6 2
                                    

Şu an içerisinde olduğum zaman diliminde yaşananlarla eninde sonunda yüzleşeceğimi zaten bekliyordum. Ama Evan'ı görmek beklediğim bir şey değildi. Tıpkı Sonya'nın beni ilk gördüğünde hakkımda vardığı sonuç gibi ihanet ettiğimi düşünüyor olabilirdi. Bu sert bakışları başka bir sebebe yoramıyordum. Kafamdan hızla geçen ilk senaryoyu sunmak için hazırda bekledim. Beni mağarada, ya da Ridnia sınırlarında yakalamalarından çok daha iyi bir durumla karşılaştığımın pekala farkındaydım.

"Kraliçe Luna biraz konuşabilir miyiz?" diyerek otoriter sesini duyurdu Evan. Sonya ile ellerimiz ayrılmış, bakışlarımız da buluşmuştu kısacık saniyede.

"Ben durumu düzeltmeden konuşma." diyerek kısık sesle uyarı verdiğimde gözlerini onaylarcasına yumdu. Evan atından inip kalabalıktan biraz uzaklaşmak için ormanın sık ağaçlarının bulunduğu yere doğru yürüdü. Onun ardından ilerlediğim esnada iki muhafız da Sonya'yı kollarından kavrayıp onu tutmuştu. Müdahale etmeden Evan'ın yanına vardım. Durumu bir şekilde konuşarak çözmeyi umut ediyordum.

Bir eliyle diğer elinin bileğini arkadan belinin hizasında tutmuş, sırtı dik, geniş omuzlarıyla karanlığa doğru bakmaya devam etmişti. Yanına geldiğimde de aynı ifadeyi korudu, sessizliğinde şüphe gizliydi.

"Gecenin bir vakti muhafızlara yalan söyleyerek ormana neden geldiğine dair geçerli bir açıklama bekliyorum."

"Zorunda kaldım," dediğimde kafası bana döndü. Hala bir şeyler duymayı beklercesine koruyordu sessizliğini. "Az önce muhafızlara tutmaları emrini verdiğin kız, Sonya. Geçen gün kasabayı dolaşmak için çıktığımda karşılaştık. Onu bir dükkanda hırsızlık yaparken yakaladım." Kendime çok fazla düşünme süresi  tanımadım, yalan söylemiyordum ama gerçeği biraz değiştirerek anlatmayı deneme fikri cazip geldi.

Evan'ın gözleri ilgiyle açıldı, en azından yalan söylemediğime inanmış gibi görünüyordu ve bundan cesaret alabilirdim. "Savaş materyallerinin olduğu bir dükkandaydı. Onu suç üstü yakalayınca biraz konuşma fırsatımız oldu. Durumunun maddi açıdan yeterince iyi olmadığını öğrendim. Aynı zamanda kılıç kullanmayı sevdiğinden bahsetti. Ben de yardım etmek istedim, iyi savaşırsa onu muhafızım olarak yanıma alabilirim diye düşündüm. Böylece maddi olarak da bir kazancı olurdu." Evan sessizce yüzüme bakmaya devam etti. Kafasından neler geçtiğini merak ettiğim bir andaydım yine. Buraya gelme amacım kesinlikle bu değildi ama Sonya'nın yanımda olması için önüme iyi bir fırsat çıkmıştı ve o fırsatı kaçırmaya niyetim yoktu.

"Buraya onu eğitmek için mi geldin yani?" Başımı aşağı yukarı salladım.

"Bunu bana söyleseydin seni anlayışla karşılardım." Birkaç saniye ben de sessiz kaldım. Sahiden böyle bir durumu ona iletsem anlayışla karşılar mıydı?

"Emin olamadım, ne de olsa yabancı bir yerdeyim. Halkına, halkımıza sahip çıkacağını biliyorum. Yine de tek başıma bir yardımım dokunsun istedim." Evan'ın dudakları hafifçe gerildi. Sanırım halkımız diyerek kendimi de yanına dahil etmem hoşuna gitmişti. 

"Öyleyse Sonya yarın saraya gelsin, dersi gece vakti ormanda vermek yerine sarayda ver. Özel muhafızın olabilecek konuma erişip erişmediğine daha sonra karar veririz."

"Gerçekten mi?" diyerek beklenmedik kabullenişine şaşırdım. Başını onaylarcasına salladığında içimde tuhaf bir kıpırtı meydana geldi. Sonya, Yıldız Çiçeği'ne ulaşmam konusunda bana yardımı dokunacak tek kişiydi. Annesi masumsa onu kurtarmak için elimize zaten planladığım fırsat geçmişti ve bunu hayatımda nadiren gerçekleşen şansa yordum.

"Ama onu saraya sokmadan önce hakkında küçük bir araştırma yapmak zorundayım." Bu beni biraz germişti. Annesinin kim olduğu öğrenilirse Evan onu saraya almazdı. "Gel hadi." diyerek elini nazikçe belime koydu ve beni Sonya'nın iki muhafız tarafından tutulduğu yere yönlendirdi.

LUNA : Yıldız ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin