3. Bölüm: Yolculuk

52 7 18
                                    

⤹˚˖♬୭ David Kushner - Daylight

*

Şafak çöktüğü gibi hazırlıklar başlamıştı. Quera'nın yeni taht sahibi Kral Evan ile tanışmak için kalan saatler azalmıştı. Basit bir tanışma faslı olmayacaktı bu, muhtemelen konuk edileceğim sarayda yeni kraliçeleri için şahane bir düğün organize ediliyordu. Dün akşam Jane'in verdiği tepki aklımdan çıkmıyordu. Ona bu şekilde veda edecek olmak beni ne kadar perişan ediyorsa vicdanım da bir o kadar sızlıyordu. Verdiğim karardan emindim, bana ikinci bir seçenek sunulsaydı dahi bunu kabul ederdim. Ancak Jane'in hayalini yaşamak, işte o noktada vicdanıma söz geçiremiyordum.

Aynamın karşısına geçip kendimi inceledim. Deri şeritli binici pantolonla ve örgülü süveterimle kesinlikle bir kraliçe gibi görünmekten çok uzaktım. Dudaklarım zevkten yoksun bir gülümsemeyle gerildi. Kül grisi saçlarımı tepede toplayarak topuz yapmıştım. Yanıma ek olarak götüreceğim tek eşya kılıcım ve yayımdı. Üzerimde bunların dışında eksik olan tek şeyin botlarım olduğunu fark ettiğimde dolabımdan dizlerime kadar uzanan çift siyah botları çıkarıp ayağıma geçirdim. Kılıç kemerimi belime yerleştirdiğimde yayı da sırtıma takmaya hazırdım, bu sırada kapım tıklandı.

Rosina zümrüt yeşili elbisesiyle içeri girdi. Onun bizimle gelemeyecek olması kısa süreli birlikteliğimizin sonuna geldiğimizi onaylıyordu. Bir yanının bana eşlik etmek istediğini bilsem de burada Jane'in yanında kalması verdiği en doğru karardı.

"Savaşçı bir prenses kardeşimin olması beni çok duygulandırıyor." dediğinde usulca yatağıma oturdu ve beni baştan aşağı süzdü.

"Kral Evan'ı da seni duygulandırdığı gibi duygulandıracak mı acaba. Bahse girerim büyük bir hayal kırıklığı yaşayacak. Tüm muhafızların arasında bir kraliçe arayacağından oldukça eminim." Kıyafetimi göstererek ne demek istediğimi anlamasını sağladığımda Rosina kahkahalarla karşılık vermese de söylediğime tebessüm etmişti.

"Üzerinde uzun şık bir elbisenin olmaması güzel olduğun gerçeğini değiştirmez. Bahse girerim gözleri senin üzerinde durduğunda aradığı kraliçenin sen olmasını dileyecek." Gülümseyip başımı iki yana salladım. Hakkımda ne düşüneceği umurumda değildi aslında, kendimi Jane olarak mı tanıtmalıydım onu bile bilmiyordum. Çünkü antlaşma büyük prenses üzerine imzalanmıştı.

"Oraya hangi sebeple gittiğimi biliyorsun değil mi?" diye sorduğumda yaşına göre olgunca düşünen ve çıkmaza sürüklendiğimde danışmak için uğradığım ilk kişi, kız kardeşim başını usulca aşağı yukarı sallayıp ayağa kalktı.

"Başaramayacağına dair tek bir endişe bile duymuyorum Luna. Yalnızca senin için endişeliyim. Bu evlilik ittifakımızı uzun bir süre daha uzatacak olsa da onlar topraklarımızda gözü olan insanlar, bir şekilde sana zarar verebilecek olmaları düşüncesi beni korkutuyor." Rosina masamın üzerine koyduğum kılıcımın ay işlemeli kabzasını tutarak kaldırdı. Kılıç boyuna göre uzun, gücüne göre ise oldukça ağırdı. Yine de onu tutmaktan vazgeçmemiş olacak ki elinde kılıçla bana doğru yürüdü.

"Bana zarar vermeyecekler, sana bunun sözünü verebilirim." Rosina kılıcımı belime taktığım kemere doğru uzattığında kılıcı kınına sokmak istediğini fark edip ona yardım ettim. Kılıcım belimdeki yerini aldığında bana gülümseyerek bakıyordu.

"Bana eğitim verecektin, bunu babamdan dolayı itiraf etmekten çekinsem de hep senin gibi olmak istedim. Korkusuz iyi bir savaşçı." Elimi omzunun üzerine koyup ona gülümsedim. Ona eğitim vermemi istediğinde silahlara bir ilgisi olduğunu anlamıştım ama bu ilginin savaşçı olma isteğine dönüşeceğini hiç tahmin etmemiştim. Yine de biliyordum, Rosina, Jane'e kıyasla daha çok ben gibiydi. Fiziksel olarak da, karakter olarak da.

LUNA : Yıldız ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin