Bölüm 18- Günlük

153 16 5
                                    


Velat'a rezil olduktan sonra Emre'yle bir süre konuşmayıp sadece güldük. Emre'ye döndüm. "Adamla daha yeni tanıştık, rezil oldum. Bu nasıl kader ya." Emre gülmeye devam ediyordu. "Az dalga geçer, sonra unutur. Boşver, alışırsın.." Alışır mıyım? Bir daha Velat'la konuşma fırsatı bulacak mıydım ki? "Alışırım.." sessizce mırıldandım. Yerde hala oturmaya devam ediyorduk. Emre oturduğumuzu farkedip ayaklandı.

Elini kalkmam için uzatınca bu durumdan yararlanarak elini tuttum ve ayağa kalktım. Derin nefes alıp verdikten sonra salona tekrar girdik. Velat'ın kimseye söylememiş olduğunu umut ediyordum. Velat bir bize bir de Demet'e baktı. Demet gülmeye başladı. Elimi alnıma götürdüm ve Emre'ye baktım. Sadece sırtıyordu.. Evet, sadece sırıtıyordu! Emre'ye çaresiz bakışlarımı gönderdikten sonra Demet'in yanına hızlıca oturdum.

"Beklediğimden hızlı çıktınız." İnanamayarak kaşlarımı çattım ve Demet'in koluna vurdum. Rezillik üstüne rezillik yaşıyordum resmen!

Yaklaşık 2 saat daha oturduktan sonra herkesle vedalaşıp Demet'le evden çıkmıştık. Emre beni görüne sırıtmayı ihmal etmiyordu ve bu daha da utanmama sebep oluyordu..

4 gün sonra

Evde boş boş yatarken annem beni özlediğine dair mesaj atmıştı.. Boş vaktim çok olduğu için gitmeye karar verdim. Arkadaşlarıma da haber verdikten sonra hazırlanmaya başladım. Dolabıma doğru ilerledim ve yarım saat bakındıktan sonra istediğim kombini yaptım.

-

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

Aynanın karşısında kendime uzun bir süre baktıktan sonra arabamın anahtarını aldım ve evden çıktım. Saat 16:30'du. Muhtemelen 2-3 saate varırım diye düşünerek kendimi düşüncelerimle baş başa bıraktım. Müzik açmayı ihmal etmemiştim..

Dream On - Aerosmith

Eve varınca zile bastım ve annem hemen açtı. "Hoşgeldin, canım." Annem uzunca sarıldı. Gülümsedim. "Hoşbuldum." İçeri girdim ve ceketimi askılığa astıktan sonra salona geçtim. "Birileri beni özlemiş?" göz kırptım. "Özledim, tabii. Kızımsın sen benim.. Nasıl özlemeyeyim?"
Annemle yemek yapıp yedikten sonra davlumbaz ışığının altında dedikodu yapma fikri sunulunca reddedemedim. Sandalyeye oturdum.

Annem benim için sütlaç yapmıştı. Onu yerken annem yan sandalyeye oturdu ve beni izledi. "Nasıl gidiyor seninkiyle?" Sütlaç annem böyle diyince boğazıma dizildi ve öksürmeye başladım. Boğuluyo gibiydim. "Aman, kızım. O kadar mı kötü aranız? Boğazında kaldı tatlı." Ayağa kalktım ve dolabı açıp bardak alıp su doldurup içtim. Elimle ağzımı sildim.

"Anne 'seninki' diye bir şey yok. Biz sadece arkadaşız." Annem gözlerini kıstı. "Durum o kadar vahim yani? Ben torun yüzü göremeyecek miyim ya." Gözlerim kocaman açıldı ve tekrar öksürmeye başladım. "Sana da torun demeye gelmiyo, ya."

Salonda otururken annem bana doğru döndü. "Yaprak.." Televizyondan gözümü çevirip anneme baktım. "Efendim." Halıya baktı. "Benim için gitar çalar mısın?" güldüm. "Yeter ki iste." Odama gittim ve gitarımı aldım.

Annemin sevdiği parçayı çalmaya başladım..

Kim Ne Derse Desin- Ajda Pekkan

Çalmayı bitirdikten sonra annem gözleri dolmuş bir şekilde bakıyordu. "Ne ara bu kadar yetenekli oldun sen.." Gülümseyerek anneme sarıldım. "Lütfen değerlendir bu yeteneğini, kızım." Başımı salladım. Değerlendirecektim ama nasıl? Bir süre sadece annemle sarılıp kalmıştık. "Tamam, bu kadar duygusallık yeter." Annem böyle diyince kafamı kaldırdım..

2 gün sonra

Yarın gideceğim için ufaktan çantamı hazırlamaya başlamıştım. Annem hazırlanıyordu. "Yaprak, arkadaşlarım çağırdı. Gel sen de istersen." Kaşlarımı çattım. "Yaşlılarla ne işim var benim, anne?" Annem odasından bana şeytani bakışlar atmaya başladı. "Yaşlılar mı?" Terlik geleceğini anlayınca sağa sola koşturmaya başlamıştım ki tam istediğim gibi annemin terliği duvara gelmişti. "Üzgünüm, anneciğim. Bidahakine artık." Annemin sabır çektiğini duyunca gülmeye başladım.

Annem birkaç dakika sonra evden çıkınca balkona geçtim ve güneşlenmeye başladım. Dışarıdaki insanları izledikten sonra içeri girdim. "Acaba annem eski bilgisayarımı nereye koydu?" Mırıldanarak odama gittim. Küçükken hep o bilgisayarımla oyunlar oynardım.. Odamda her yere bakmıştım ama yoktu. Salonu yaklaşık yarım saat aradıktan sonra orda da bulamamıştım "Anne nereye koydun ya!" Keşke bilgisayarımı getirseydim diye düşünüyordum..

Annemin odasına doğru ilerledim ve dolaplarına baktım. Yoktu.. Bakmadığım bir yatağın altı kalmıştı ve yatağın altına baktım. Birkaç kutu vardı. Herhangi bir kutuyu aldım. Yoktu! Diğer kutuyu aldım. İçine bakarken bir defter gördüm. Geri yerine koyup yatağın altına koydum ama içimden bir ses kesinlikle o defterde bir şeyler olduğunu söylüyordu.

Dayanamayıp kutuyu tekrar açıp defteri aldım. Kahverengi eskimiş bir defterdi. İçini açınca üstünde babamın ismi yazıyordu.. Kaşlarımı çattım ve diğer sayfayı çevirip okumaya başladım.

Günlük - Tarih 02.02.2008

Hava soğuk, evdeyim. Yaprak ve Sare uyuyor. Bugün daha da hayatımdan nefret ediyorum. Belki Yaprak doğmasaydı bunlar bile olmazdı kim bilir? Bu kadar borca girmezdim.. Hayatımı heba etmezdim. Yine aradılar, sürekli arıyorlar. Borcu kapatmam için tehdit ediyorlar. Kaçıp gitmek, her şeyden kurtulmak istiyorum. Daha fazla dayanamıyorum. Kulaklarımın içinde sesleri yankılanıyor.

Tarih 09.02.08

Sare'ye tokat attım. Kendimden iğreniyorum. Ben ne zaman bu kadar kötü birine dönüştüm? Sanırım cevabı biliyorum.. Bugün bir kere daha aradılar. Yardım isteyeceğim kimse yok. Kendi canıma kıymayı düşünüyorum. Daha fazla yaşamak istemiyorum..

Gözlerim beni yarı yolda bıraktı ve durmaksızın göz yaşı dökmeye başladı. Babam canına mı kıymıştı? Benim yüzümden miydi? Kalbim sıkışıyordu. Nefes alamıyordum. Gözlerim kararmaya, bedenim beni terk etmeye başlamıştı. Gözlerime ağırlık çökmeye başlayıp kapandı..

-
BÖLÜM SONU!

| Yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın lütfen...

Lütfen oy vermeyi unutmayın! Gelecek bölümde görüşmek üzere🫂 |

No: 209Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin