Sana sanki ona dünyadaki en ilginç bilgiyi vermişim gibi bir şaşkınlıkla bakarken işaret parmağıyla kendisini gösteriyordu.
"Benim gibi birisi mi olmak istiyorsun?"
Yüzündeki büyük şaşkınlığa bakarak gülümsedim.
"Evet, senin gibi bir insan olmak istiyorum. Neden bu kadar çok şaşırdın ki?"
Kendini gösterdiği parmağını indirdi ve anlamaya çalışan bir ifadeyle bana bakmaya devam etti.
"Yani. Beni tanımıyorsun bile. Neden benim gibi birisi olmak isteyesin ki? Beni en iyi tanıyan arkadaşlarımın çok saf birisi olduğumu söylediklerini bilmiyorsun bile."
"Bir saniye gerçekten de onların söylediği kadar saf mısın?"
Tamam şimdi biraz korkmuştum işte. Eğer söylediği kadar saf ise tamamiyle onun gibi bir insan olmak istemeyebilirim.
"Bilmiyorum. Sanırım gerçekten de o kadar safım ki hepsi aynı şeyi söylüyorlar."
Elindeki chopstikleri tabağına koyduktan sonra önümde boş tabağımın bulunduğu masaya kendi tabağını koydu ve masayı geri yerine ittirdi.
"Gerçekten de söyledikleri kadar safsan, vazgeçtim. Tamamiyle senin gibi birisi olmak istemiyorum. Bu dünyada yaşayabilmem için içime birazcık kötülük serpiştirir misin rica etsem?"
Küçük bir kıkırdama eşliğinde koltuğuna oturdu tekrardan.
"Oradan bakınca melek gibi mi gözüküyorum?"
Kafamı onaylar bir şekilde sallayıp hızla cevap verdim.
"Evet."
Hiç düşünmeden ve hızla verdiğim cevap sonrasında yüzümün ısınmaya başladığını hissettim. Aklımın bir köşesine hemen yeni bir not eklemiştim. 'Sadece biraz daha düşünerek konuş lütfen Tzuyu! Yoksa yüzün aşırı ısıdan patlayabilir.'
Panik içinde diğer cümlelerimi sıralamaya başladım.
"Melek gibi gözüküyorsun ama melek olmadığını biliyorum. Sonuçta ben de bir melektim. Eğer melek olsaydın anlardım. Yani bir melek değilsin."
Karşımda mutluluktan eriyormuş gibi gözüken Sana'yı görünce iltifatlardan hoşlandığını anladım.
"İltifat almayı seviyorsun sanırım?"
Elini boynuna doladı ve sahte bir utanma gösterisi sergileri ama utanmadığı çok belliydi. Bu durum fazlasıyla hoşuna gidiyordu.
"Kim sevmez ki?"
"Sanırım ben pek sevmiyorum. Sen bana her güzel olduğumu söylediğinde ne tepki vereceğimi bilmiyorum ve senin gibi sahte bir utanma gösterisi sergilemek yerine gerçekten de utandığımı hissediyorum."
Elini hızla boynundan çekti ve şakasına kızarak konuşmaya başladı. Bunu yaparken kaşlarını hafifçe çatmış, bir süredir yüzünde bir tüy gibi duran saçını hışımla kulağının arkasına atmıştı. O saçının yüzünde narin bir şekilde durmasını sevmiştim oysa ki. İçimde düzeltme isteği uyandırıyordu.
"Yaa! Ben sahte bir gösteri falan yapmıyorum! Bunun ne olduğunu biliyor musun ki? Buna cilve derler cilve."
Söylediği şeyi saniyeler içinde fark edip yerinden hızla kalktı.
"Ben kirli tabaklarımızı götürüp geleceğim. Sakın yatağından kalkma."
Tabakları almaya giderken odanın hafif karanlığının içinde dahi kulaklarının kızarmaya başladığını net bir şekilde görebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallen Angels || Satzu (gxg)
FanfictionBen iyinin meleği Tzuyu, insanoğlunu seçeneksiz bıraktım. Ben iyinin meleği Tzuyu, evrenlerin dengesini bozdum. Ben iyinin meleği Tzuyu, Tanrının görevine karşı geldim ve görevimden saptım. Ben kötünün ve yanlışın meleği olmayı seçtim...