Melekler Mahkemesi'nin daha önce pek çok kez toplandığını duymuştum ve verilen cezaların neler olabileceğini biliyordum. Ama bir gün bu mahkemenin benim için toplanacağını ve tanrının huzurunda yargılanan kişinin ben olacağını hiç düşünmemiştim.
Şimdi toplanan meleklerin kınayan fısıldamalarının arasında, taştan bir arenanın ortasında başım önümde ayakta durmuş tanrının cezamı açıklamasını bekliyordum. Her şeyde olduğu gibi hakim ve hüküm verici tanrıydı. Özellikle meleklerin dünyasındaysanız bu elbette ki tanrıdır.
Kınayan fısıldamalar susmuyordu. Söylenen sözlerin haklılığı yüzünden utancımdan başımı bile kaldıramıyordum.
"Cık cık cık onların böyle bir yanlış yapacağını hiç düşünmezdim."
"Bu kadarcık bir görevi bile yerine getiremiyorlar."
"Henüz çok gençler, cahiller ama bu yaptıklarına cesaret edebilmeleri için deli olmaları gerekir."
"Tek yapmaları gereken onlara verilen görevi yerine getirmekti."
"Bir melek için ne utanç verici bir an."
"Tanrı ona karşı yapılan bu saygısızlığı asla affetmez. Gereken cezayı verecektir."
"Bu durumlarda tanrı korusun sözünü bile söyleyemiyorum."
"Olayın biraz karışık olduğunu duydum. 3'ü de aynı olayla bağlantılıymış. Doğru mu?"
Meleklerin arenayı dolduran fısıldamalarından yeni öğrenmiştim yargılanan tek melek olmadığımı. Cesaret edip biraz etrafıma bakındığımda birkaç kanat uzaklığında benimle aynı çizgi üstünde duran 2 meleği görmüştüm. Biri sağımda, diğeri solumda başları önlerinde aynı benim az önce durduğum gibi duruyorlardı.
Benimle aynı olayda bağlantılı yanlış olan ne yapmışlardı?
Arenada yankılanan sesler tanrının sesinin duyulmasıyla anında kesilmişti. Az önce cümle üstüne cümle kuran, durmadan konuşan meleklerden tek bir ses bile çıkmıyordu.
"Kaldırın başınızı!"
Söylediğini ikiletmeden kaldırdım ve karşıma baktım. Sadece sesi vardı. Nereye bakacağımı bile bilmiyordum. Karşımdaki herhangi bir noktaya gözlerimi diktim.
"Demek görevini yerine getirmeyen melekler sizlersiniz. Yaradılışına karşı çıkan, daha yaradılışınızda size benim tarafımdan verilen göreve karşı çıkan sizlersiniz. Bana karşı gelen melekler!"
Ben de dahil bu arenada bulunan her melek tanrının güçlü ve görkemli sesi karşısında olduğumuz yere sinmek istedik. Oturdukları yerden bizi izleyen melekler bunu yapabildi. Onların da korktukları titreyen kanatlarından belli oluyordu ama ben ve yanımdaki 2 melek korkudan titreyen kanatlarımızla sadece bir adım geriye gitmekten başka hiçbir şey yapamadık.
"İki evren arasındaki düzenin bozulmasının cezasının ne olduğunu herkes biliyor değil mi!?"
Güçlü sesi bütün arenada yankılandı. Bu soruyu herkese sorduğu ve uyarı niteliğinde olduğu çok belliydi. Sonra biraz daha sakin bir sesle konuştu.
"Melek Dahyun, melek Chaeyoung ve melek Tzuyu biliyorsunuz değil mi?"
Korkudan kısılmış sesimizle aynı anda cevapladık.
"Evet tanrım."
Hemen ardından sağımdaki melek bir adım ileri çıktı ve yavaşça dizlerinin üstüne çöküp yere kapandı.
"Tanrım, biliyorum büyük bir yanlış yaptım. Ama ben bunu o masum çocukların iyiliği için yaptım."
Şimdi herkes yerdeki meleğe bakıyordu. Birkaç meleğin fısıldadığını duyabiliyordum ama ne dediklerini anlayamıyordum.
Tanrının konuşmaya başlamasıyla o fısıldamalar da kesildi.
"Chaeyoung, Chaeyoung, Chaeyoung... Sen nasıl bir meleksin Chaeyoung?"
Sadece ben, solumdaki melek ve elbette her şeyi duyan tanrının işitebileceği şekilde fısıldadı.
"Kötünün meleği."
Demek insanoğlunu doğruya yönlendirmişti ya da yanlış yolu seçenek olarak sunmamıştı.
"Ayağa kalk ve yüksek bir sesle söyle! Herkes duysun."
Dediğini yaptı ve titreyerek ayağa kalktı. Yanlış yaptığını ve cezasının ne olacağını bilerek tanrının karşısında durmak ve ona cevap verebilmek kolay değildir. Cesur bir melek olduğu belli oluyordu. Ama bu cesaret aynı benimki gibi deli cesaretinden başka bir şey değildi.
"Kötünün meleğiyim."
"Evet Chaeyoung. Sen her ne kadar özünde, yaradılışında her melek gibi saf iyilikle yaratılmış olsan da, ruhunda herhangi bir kötülüğü barındırmıyor olsan da senin görevin yanlışa yönlendirmek. Hiçbir insanın seçim hakkını elinden alamazsın! Hiçbir insanla empati kuramazsın! Hiçbir insanın sevabına da günahına da ortak olamazsın! Sen sadece görevini yaparsın ve insanoğlunun seçtiği yolu zamanı geldiğinde sadece ben yargılayabilirim!"
Chaeyoung çaresizlikle başını önüne eğip bir adım geri atıp yanımızda durdu. Onun gibi cezamızı kabul etmekten başka hiçbir seçeneğimiz yoktu. Her zamanki gibi seçeneğimiz yoktu.
Bu büyük mahkemeye gelen meleklere ilk defa dikkatle bakmak istedim çünkü onları son görüşüm olduğunu biliyordum.
İlk başta kınayarak fısıldayan melekler bile şimdi belki üzülerek bize bakıyordu. Saf iyilikten oluşan yürekleri dünyanın nasıl bir yer olduğunu bildiği için korkarak atıyordu. Belki de şu an her biri bizim için doğruyu seçen iyi insanlarla karşılaşmamızı diliyordu. Her duygunun onda birini hissedebilen biz meleklerin dünyada canının hiç yanmamasını diliyorlardı. Çünkü bazı duyguların onda biri bile bazen bizim gibi saf yaratıklara çok ağır geliyordu.
Biz daha önce hiç kötülüğün olduğu bir evrende yaşamamıştık ki, biz daha önce hiç kötülüğe ve acıya maruz kalmamıştık ki, biz daha önce hiç seçimlerimizi ve bunların sonuçlarını bilmeden yaşamamıştık ki.
Dünya bizim için çok acımasız bir evren olabilirdi ki dünya çoğu zaman zor koşulların olduğu ama yaşamaya devam etmek gerektiği acımasız bir evrendi. Biz melekler saf, berrak, tertemiz ve korkunun olmadığı bir evrende yaşarken şimdi kötülük ve yanlışla da harmanlanmış bir dünyada nasıl yaşayacaktık? Bizim gibi saf yaratıklar için bu çok ağır olmayacak mı?
Bilmiyorum... Şu an hiçbir sorunun cevabını kesin olarak cevaplayamıyorum. Ama her meleğin sığındığı gibi tek bir cümleye sığınıyorum.
"Tanrı bunu da biliyordur."
Evet tanrı bunu da biliyordur. Aynı o masum çocuklara bir seçimin getireceği acı gibi, biz masum meleklerin yaşayacağı acıyı da elbette ki biliyordur...
"Buradaki göreviniz bitti, insan olarak seçimlerinizi iyi yapın. Çünkü bundan sonra yapacağınız her seçim ve çevrenizde sizden bağımsız yapılan her seçim hayatınızı etkileyecek. Şimdiye kadar tatmadığınız duygulara ve birazdan yaşayacağınız acıya hazırlanın. Ha! Bir de sakın düşerken kanatlarınızı bedeninize sarmayı unutmayın."
Bu onun görkemli sesini son kez duyuşumuzdu...
—————————————————————
Asıl hikaye bu bölümden sonra başlıyor 😋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallen Angels || Satzu (gxg)
FanfictionBen iyinin meleği Tzuyu, insanoğlunu seçeneksiz bıraktım. Ben iyinin meleği Tzuyu, evrenlerin dengesini bozdum. Ben iyinin meleği Tzuyu, Tanrının görevine karşı geldim ve görevimden saptım. Ben kötünün ve yanlışın meleği olmayı seçtim...