Bölüm 8

14 0 0
                                    

Herkese Merhaba✿
Kitabımız için açtığımız instagram hesapalarımızı takip etmenizi rica edebilirmiyiz? Aşağıda bıraktığım hesap kirabımızın ana hesabıdır. Takip ettiklerinde tüm kitap karaktetlerininin hesapları var. Desteklerinizi bekliyoruz ❀
Kitap hesabı: ezhelkitabi
                                    ☘
"Günaydın güzellik" gözlerimi yanaklarıma bırakılan öpücüklerle açtım. Sağ yanağımı Zehra sol yanağımı Ezgi öpmüş başımda duruyorlardı. Büyük bir keyifle baktım ikisine de.
"Günaydin" dedim tatlılıkla. Hafifçe sırıttılar. Anında ayaklanıp Ezgi beni kolundan tuttuğu gibi çekti. Zaten yeni uyanmıştım savunmasızdım o yüzden. Eğer beni tutmasaydı şap diye dolabıma yapışacaktım. "Napıyorsun kızım?" dedim refleksle.

"Kalk hadi kalk" dedi büyük bir heyecanla. Elimden tutup çekmeye başladı. Zehra'nın arkamdan sağ elimi tuttu. Ezginin arkasından salona doğru sürüklendim. Söylene söylene salona gittik. Masada hazırlanmış olan kahvaltıyı görünce gözlerimi büyük bir keyifle kısıldı. Hele de mutfakta yumurtayla kavga eden Oktay'ı görünce daha da keyiflendim. Manyak çocuk çok tatlıydı.

Bir buçuk haftadır durgundum. Bu durgunluğu fark edince sorgulamışlardı. Kardeşimle aramdaki meseleyi anlatmıştım, dün gece artık dayanamayıp. Şuanda bunları benim moralim az da olsa düzelsin diye yapıyorlardı. Buruk bir tebessümle baktım.

Kızlarımın yanaklarına küçük öpücükler bırakıp mutfağa doğru ilerledim. American mutfak boşluğundan baktım. Oktay bildiğimiz yumurtayla kavga ediyordu. Gülümsemem büyüdü.

"Yav siz neye sıçrıyorsunuz acaba? Çok istiyorsanız sizi çıktığınız yere geri sokabilirim." dedi. Gülümsemem daha da büyüdü.

"İnsanları bıraktın şimdi yumurtalarla mı kavga etmeye başladın" dedim gülerek. Bana doğru döndü. Ciddi manada sinirlendiğimi fark ettim. Büyükçe bir kahkaha attım. "Şaka mısın oğlum sen?" dedim. Gülmekten karnım ağrımıştı.

"Gülme oğlum, çıldırmak üzereyim" daha çok güldüm.

"Tamam tamam kızma. Sende bir garipsin yumurtayla kavga mı edilir manyak?" dedim. Büyükçe bir kahkaha attı.

"Tamam ya gülme yeter hadi otur şuraya." dedi masayı işaret ederek. Kafamı aşağı yukarı sallayıp en baştaki sandalyeye oturdum. Çeşit çeşit şeyler vardı. Pankekler, meyveler, sebzeler, ballar, reçeller... Gözüm gül şeklindeki kapkeklere takıldı. Bunlar kesinlikle Ezgi'nin işiydi. Keyifle sırıttım. Elimi en sağdaki, büyük olan keke uzattım. Tam alıyordum ki elime vurulan maşayla elimi acıyla geri çektim. Başımı hızlıca sağ tarafa kaldırım Oktay'a baktım.

"Ne vuruyorsun be gerizekalı!" diye çıkıştım.

"Önce yemeğini ye, sonra yersin kekini!" diye çıkıştım o da. Yemin ederim bu çocuk bir role girdiğinde kendini çok kaptırıyordu. Şuanda tıpkı bir küçük çocuk annesi gibi davranıyordu.

"Yav küçük çocuk muyum ben saçmalama ver kekimi. Oldu olacak bir de saçımı senin için süpürge ettim de tam olsun!" Ezgi büyük bir kahkaha attı. Zehra ise sessizdi.

"Onu da deriz" dedi bilmiş bilmiş"

"Yav başlayacağım şimdi! Versene kızın yemeğini artık!" diye sertçe çıkıştım Zehra. Tam beklediğim bir çıkışmaydı bu.

"Ne bağırıyorsun be! Tamam veriyoruz töbe töbe." Oktay söylene söylene American mutfaktan bir tabak aldı. Getirip önüme koydu. Yüzümde büyük bir tebessüm oluştu. Kocaman bir omlet, üstüne yenilebilir çiçekler ve ketçaplı savcı yazısı... İşini biliyorlardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 24 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EzhelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin