bi'kahve meselesi

6 2 0
                                    


"Tebrikler Umay."

"Seni kutluyorum Umay. Harika bir sunumdu, tam da senden beklediğim gibi mükemmel iş çıkardın."

Devasa amfinin önünde gerçekleştirdiğim sunumum planladığımdan da iyi geçmişti. Günlerdir hazırlandığım bu anın en heyecanlı kısmı sunumu yaptığım an olur sanıyordum ama yanılmıştım. Hocalarımın beğeni ve övgülerini barındıran cümlelerini işitmek biraz evvel bana bakan onlarca gözden daha heyecan vericiydi. Mutluğum kelimelere sığmıyordu, haftalardır üzerinde emek verdiğim bir şeyin bana övgülerle geri dönüş yapması beni çok sevindiriyordu.

"Çok teşekkür ediyorum, hocam. Bana öğrettiklerinizi en iyi şekilde aktarmaya çalıştım. Başarabildiysem ne mutlu bana."

Heyecanlı çıkan sesime engel olmadım, yüzümdeki kocaman gülümsemeyi bastırmaya çalışmadım. Ben ilk defa hislerimi bir duvarın ardında yaşamak istemedim, sevincimi paylaşmak istedim.

"Kesinlike başardın. Değerlendirmemizi en kısa zamanda yapıp sana rapor halinde ileteceğiz. Hoş övgülerle dolu bir mail alırsan hiç şaşırma derim."

Akademisyen Nurcan hocamın sevecen tavrına tebessümle karşılık verip başımı salladım onaylarcasına. Tek tek baş selamı verdiğim hocaların uzaklaşan bedenlerini izlerken yanıma ulaşan kişiyi fark ettim. Yüzümü yan tarafıma çevirdiğimde tanımadığım birinin bana gülümseyen yüzüyle karşılaştım. Elini sıkmam için uzatmış, tanışmak isteyen tavrını beden diliyle göstermekten çekinmemişti.

"Merhaba, ben Emre. Sunumumu izleyen öğrencilerden biriyim."

Uzatılan eli mesafeli bir gülücükle sıktığımda o konuşmaya devam etti. "Açıkçası Profesör Aydın hocayı uzun zamandır bu kadar etkileyen bir öğrenciyle karşılaşmamıştım. Ben de bayıldım açık konuşmak gerekirse. Çok yaratıcı bir projeyi o kadar harika sundun ki kimsenin aklında bir soru işareti kalmadı."

Konuşmasına eşlik eden el hareketleri onun ne kadar hiperaktif biri olduğun gösteriyordu. Karşımda heyecanla konuşan, beğeni dolu cümlelerin sahibine teşekkür amaçlı tekrar gülümsedim.

"Sana da merhaba öncelikle."

"Gelir gelmez kafa girdim, senin konuşmana izin vermedim kusura bakma. Ama seninle tanışmayı o kadar istedim ki, biraz evvel ortaya koyduğun eserin sahibini asla görmezden gelemezdim."

"Güzel sözlerin için çok teşekkür ederim. Mimarlığı çok isteyerek okuduğum ve her projeyi severek yaptığım için sanırım bu kadar beğendiniz. Yoksa diğerlerinden çok da farklı bir tasarım yoktu aslında."

Yaramaz bir çocuk edasıyla kıkırtısını iletti kulaklarıma.
"Hem başarılı hem mütevaziyim, diyorsun demek. Anlaşıldı efendim. Ama benim aklıma takılan bir soru var, sana özel sormak istedim."

Kaşlarım merakla çatıldı, sorusunu duymak istediğimi başımı sallayarak ifade ettim.

"Bir kahve içelim mi?" Sanki kabul edeceğimden şüphesi yokmuş gibi sormuştu. Bu kadar rahat takılması biraz sinirimi bozsa da hanımefendi çizgimi aşmamak için yutkundum ve mahçup bir ifade takındım suratıma.

"Teklifin için çok teşekkür ederim ama maalesef kabul edemeyeceğim."

"Ama neden?"

Israrcı olmaması için dua ederken aklıma gelen ilk bahaneyi öne sürdüm.

"Arkadaşlarıma söz verdim, onlarla buluşacağım."

Kaşlarını çatmış hemen ardından tekrar düzeltmişti. İçimde ona karşı tuhaf hisler dolaşıyordu, az önce sanki başka biriyle konuşuyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 09 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

amour aléatoireWhere stories live. Discover now