5 • BÖĞÜRTLEN ÇALISI

402 62 64
                                    



Jimin'in Günlüğünden

5 Haziran 2022 - Seul

Dayanamıyorum!

Jungkook, ben senle olmanın nasıl olduğunu bilmememe rağmen sensizliğe dayanamıyorum "Sır." diyorum sürekli kendime. "O senin sırrın..."

Seni, onu severken tanıyor, ona bakışından anlıyorum... Bizim için bağlanmadı o kader dedikleri çözülmez düğüm.

Bendeki, ucu sana bağlı olmayan ama senden olan o düğümü çözemiyorum da. Bu şekilde nasıl devam edebileceğimi bilmiyorum. O düğümün ucu her yanıma dolandı, boğuyor şimdi beni. Seni her gördüğümde sıktıkça sıkıyor, nefessiz bırakıyor.

Varsa bile bundan bir kurtuluş, ben henüz bulamadım. Çabalıyorum, inan... İçimdeki seni ona teslim etmeye çalışıyorum Düşünme Jimin diyorum. Sakladığın yerde kalsın, unut diyorum ama yapamıyorum. Ne sen gidiyorsun ne de ben seni gönderebiliyorum.

°•°•°•°•°•°•°

"Olmadı gibi. Onlara neyin yetmediğini bilmiyorum," dedi Taehyung masamın üzerindeki kalemlerden birini alıp parmaklarının arasında dalgın dalgın çevirirken. "Puanlarım kötü sayılmaz. Tek hayalim buydu ama olmasın diye yolum hep engellerle dolu sanki."

Kulübemin kapısını kapatıp sandalyeme doğru yürüdüm. "Daha fazla üzülmemelisin." dedim onu sakinleştirmeye çalışır gibi.

Kafasına çok fazla takıyordu. Bir şeyden çok emindim. Olsun diye ne kadar zorlarsan bir şeyi, o kadar kaçardı senden. Serbest bıraktıkların ise unuttum dediğin bir anda, döner dolaşır senin olurdu. "Kendini hırpalama böyle," dedim ama kolay mı dercesine baktı gözlerime.

Ne kadar çok öğretmen olmak istediğini biliyordum. Ben bunu başarmışken onun bir türlü yapamamasından dolayı üzülüyordum. Çizimlerimi önüme çektim ve iç geçirdim. Yerime oturdum ve onun da yanımdaki sandalyeye oturmasını bekledim.

"Daegu yolculuğu yorucu geçmiş olmalı. Otursana. İlk bana mı uğradım?" diye sordum elimle yanımdaki sandalyeyi göstererek. Masanın hemen önünde ayakta dikiliyordu geldiğinden beri.

Kalemi parmaklarının arasında çevirmeye devam ederek sandalyeye oturdu. Diğer elinde tuttuğu küçük valizi de ayaklarının dibine bıraktı.

Başını salladı üzgünce. "Hastaneye gelemedim. Mülakatlara girmeye devam ediyordum, biliyorsun..." dedi mahcup bir ifadeyle.

"Olsun," dedim tebessüm etmeye çalışarak. Telefonuma düşen on sekiz cevapsız aramadan altısı ona aitti. Hastanede gözlerimi açtıktan sonra ilk işim onu aramak olmuştu. Benden çoğu kez özür dilemişti zaten. Gelip gelmemesi çok da önemli değildi. "Defalarca arayıp durdun. Basit bir üşütmeydi sadece."

Üzerindeki deri ceketi çıkardı ve oturduğu sandalyenin arkasına astı. "Jungkook yardım etmiş sana. Sık sık yanına da gelmiş. Bu yüzden içim rahattı." dedi, düz bir tonlamayla. Sıkıntıyla soluklandı. "Yine de iyisin, değil mi?"

"Bu soruyu günlerdir o kadar çok duyuyorum ki," dedim yine gülümsemeye çalışarak ama bezgin bir halde. "Yoruldum cevap vermekten artık, Tae. Görüyorsun, iyiyim."

Gülümseyerek rahatlamış gibi başını salladı. Hemen sonra sorduğum diğer soruyu anımsayarak, "En sonuncusu Daegu'dakiydi. Bitti. Seneye kadar sanıyorum şansım kalmadı..." dedi.

HİDDEN °• JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin