2. KALKAN

9K 1K 466
                                    

öncelikle selamm,

isteğiniz üzere ikinci bölümü de atıyorum. ve artı olarak değinmek istediğim konu şu, kitapta beş veya altıncı bölümde zaman atlaması yapacağım ve bu yüzden siz şu an geçmişi okuyorsunuz denilebilir

 ve artı olarak değinmek istediğim konu şu, kitapta beş veya altıncı bölümde zaman atlaması yapacağım ve bu yüzden siz şu an geçmişi okuyorsunuz denilebilir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

aradan önce gelecek son bölümdür.

keyifli okumalar, oylar verilsinn yorumlar yapılsınnn

2. KALKAN

Kalkan her gece olduğu gibi bu gece de büyülüydü.

Gecelerini bu kadar sevmemin başka bir nedeni olmalı. Biliyorum; var aslında. Her şey sessizleştiğinde, birkaç dakikalık mesafedeki sahile sığınabildiğimden daha ayrı bir seviyorum mesela. İnsanlar genelde çarşıya indiği zaman dilimi de bu çünkü, çoğu eğlence mekanlarında soluğu alırken ben tüyüp buraya gelebiliyorum; iyi tarafı ise kesinlikle şu, sahilin iç kesimlerinde tek tük insan dışında kimseyi görmüyorum. Denizin üzerinde ağır ağır sallanan sandalları izlemek, dalgalardan çarpan soğuk kokuyu içimde büyütmekte buna dahildi.

Eskiden ablam ile birlikte sık sık geldiğimizden kazandığım bir alışkanlıkta olabilir. Alışkanlıklarımdan hiçbir zaman kolayca kopan biri olmamıştım ki zaten. Yirmi yıllık hayatımda babamın dizinin dibinden bir an olsun ayrılamama sebebimin arasıra bu olduğunu da düşünmeye başlamıştım hatta. İki yıl önceye kadar en azından, düşüncelerim bu eksenden bir türlü çıkamamıştı.

Yaş aldıkça farklı bir ruh halinde buluyordum kendimi. Belki de ablam da böyle olmuştu. Üniversiteye gitmiş ve bir anda aşık olmuştu. Tabii, hiçbir şart altında okulu, her şeyi ve herkesi geride bırakıp o adam ile yurtdışına kaçmasına gerek yoktu. Ama olmuştu işte.

Derin bir nefes alarak gözlerimi yumdum. Saçlarım hâlâ birkaç saat önce babamın gözüne batan haliyleydi ve saç tutamlarım arasına sızan belli belirsiz rüzgarın dokunuşlarını böylesine hissetmek huzur vericiydi. Elbette, ismini duyana kadar.

"Tamay!"

Israrla gözlerimi kapalı tutarken duymazdan gelmeye çalıştım. Serkan kim bilir ne için gelmişti? Saat gece yarısıydı ve otelde işlerin benim için durduğu noktadaydık. Ne diye içine ediyordu şu anın?

"Alooo," dediğinde adımlarının sesini duymamın beraberinde omuzumdan iteklenmem bir olmuştu. Burnumdan sert bir nefes vererek gözlerimi öfkeyle açtım ve tepemde dikilen surata diktim gözlerimi. "Ne istiyorsun ya? Ne?" diye çıkıştım. "Az bi' huzur ver!"

Dizleri üzerine çöktüğünde birkaç santim kenara kaydım. "Üzüyorsun ama beni Tami," dedi Serkan, dirseklerini de dizlerine dayamış tam bir keko oturuşundaydı şu an. "Cengiz Bey'in elçisiyim, bilmiyormuş gibi konuşma."

AYKIRI KIYILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin