³ sardunya

17 2 64
                                    

"Jisung, uyuyor musun?"

İrkilerek uyandı Jisung, uykulu bir sesle söyledi.

"Hm, ne var?"

"Jisung..."

Ellerini Jisung'un yüzüne getirdi ve kafasını kendine çevirdi, elleri öylesine yumuşak tutuyordu ki çenesini Jisung dokunuşunu zarzor hissediyordu.

"Seni dinliyorum."

"Jisung, o papatyayı sana küçük bir çocuk vermedi değil mi?"

"Yine mi bu konu? Sana gerekli açıklamayı yaptığımı düşünüyorum."

"Bilmiyorum..."

"Nasıl bilmiyorsun, ne demek bilmiyorsun? Az da olsa güvenmeyi deneyemez misin, o kadar mı güvenenemiyorsun bana..?"

"Öyle bir şey demek istemedim."

"Bunun dışında ne demek istemiş olabilirsin?"

Ellerini Jisung'un yüzünden çekti ve kucağına koydu, bakışları ellerinin üzerindeyken kafasını salladı. Jisung ise Minho'nun kafa sallaması üzerine gözleri dolmuş bir şekilde sırtını ona dönerek gözlerini kapattı. Minho ise daha fazla odada durmak istemedi ve ayrıldı.

...

Kapının sertçe çarpılmasıyla uyandı Jisung, başı ağrıyordu, uzun süredir uyuyor olmalıydı çünkü hava karanlıktı. İçeri giren Minho'ya baktı, kafası yerinde değil gibi duruyordu ve konuşup konuşmama konusunda kararsız kalarak konuştu.

"Minho?"

Ayaklarının üzerinde zarzor duruyor gibiydi, yürürken savruluyordu, bir yere tutunarak dengesini korumaya çalıştı. Dağılmıştı, yanakları hafif kızarıktı ve başı öndeydi. Jisung ona yardım etmek için ayağa kalkıp ona yürüdü, ellerinden tuttu.

"Sakin ol, tutun bana."

Minho Jisung'un omuzlarını tutarak ona yaslanmıştı. Jisung onu yatağa götürmeye çalıştı ama Minho hareket etmedi. Birkaç saniye hareketsiz kaldı ve sonra yatağa giderek Jisung'u yatağa ittirdi, omuzlarından tutup onu yatağın başlığında sabitledi ve eğilerek boynuna yaklaştı.

"Jisung.."

Minho odaya girdiğinden beri tek kelime etmemişti ve Jisung'un tek duyduğu onun nefes alışveriş sesleriydi. Sesinin ne kadar derin ve boğuk geldiğini duyunca gerildi.

"Minho, iyi misin?"

Kafasını Jisung'un omzuna gömdü, elleri yavaşça Jisung'un vücudunda gezmeye başlamıştı.

"Jisung.."

Jisung ne olduğunu anlayamıyordu, ellerini Minho'nun saçları arasına geçirip okşadıktan sonra geri çekilerek konuştu. "Evet... söyle?" Minho hâlâ ona yakın duruyordu, elleri ile sırtını okşuyordu ve burnu omzuna sürtünüyordu, cevap vermeden birkaç dakika böyle bekledi. Minho kafasını kaldırarak konuştu, "Jisung.. sen benimsin." bunu söylerken onu bir daha bırakmayacakmış gibi daha sıkı sarılıyordu, yüzüne yaklaşıyor ve yüzünün her ayrıntısını inceliyordu, kırmızı dudakları, uykulu gözleri, güzel yumuşak saçları. Böylesine sarhoşken bile onun yüzünü izlemek istiyordu, dudakları titriyor ve çaresiz hissediyordu.

"Minho, bu da nereden çıktı?"

Sadace birkaç saniyeliğine gözlerine bakıp ardından dudaklarını öptü, dilini ağzının içinde gezdirirken ona daha sıkı sarıldı. Deliye dönmeye başladığını hissediyordu, uzun süre dudaklarından çekilmedi. Geri çekildiğinde Jisung'un gözlerinin içine baktı, "Jisung, çok korkuyorum.."

"Neden korkuyorsun Minho?"

"Seni kaybetmekten, çok korkuyorum."

Kendine engel olamayarak sırıttı Jisung. "Çok mu korkuyorsun?" dudakları titrerken konuştu Minho. "Evet jisung, ne kadar korktuğumu bilmiyorsun."

"O zaman neden sadace sarhoşken söylüyorsun bu sözleri, sadace sarhoş olduğunda mı seviyorsun beni?"

Jisung'un dediğine cevap vermedi Minho, boynuna doğru eğildi ve öpmeye başladı. Elini Jisung'un kazağının altından geçirdi ve belini okşamaya başladı, sadace bir öpüşmeden daha fazlasını istiyordu. Yavaşca boynunu öpüyor ve ısırıyordu. Öpücükleri daha da derinleşip ısırıkları daha da sertleştiğinde ellerini omzuna koyarak uzaklaştırmaya çalıştı Jisung.

"Minho, şuanda olmaz. Sarhoşsun."

"Jisung, delireceğim. Sadace vücudunu hissetmek istiyorum. Lütfen izin ver bana."

"Olmaz dedim."

"Neden bu kadar kıvrandırıyorsun beni?"

"Ayık olduğun bi' zaman istediği yaparsın ama şuanda ne kadar kıvrandığın umrumda değil, sadace git ve uyu."

"Bebeğim, lütfen.."

"Israr etme, dediğimi yap."

Minho iç çekerek Jisung'dan uzaklaştı ve kendini onun yanına bıraktı, gözlerini kapatmadan önce konuştu.

"Ayık olduğum bir zaman..."

dedi ve gözlerini kapattı.








---

birileri surekli yatak odasından cıkıp yatak odasına gırıyo

tıkandım amk

stejneklart, minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin