Kapı açıldı ve dedektifin odasına girdim. Heyecandan kalbim adete bir roket gibi fırlıyor. Dedektif beni görecek şekilde yan döndü. Yüzüne alaycı bir gülümseme ile bana sordu:
-bulabildiniz mi saplantılı hacker?
-Evet buldum ve cevabına da gayet güveniyorum Panda Dedektif...
Aslında yalan söylüyordum cevabıma falan güvendiğim yoktu.
-bu Panda olayını hala çözemedim Ama neyse cevabın ne?
Heyecandan kalbimin atma sesini bile duyabiliyordum. Cevabıma güvendiğim falan yok umarım yanlış bulmamışımdır eğer yanlış bulduysam adımı söylemek zorunda kalacaktım ve ben bunu istemiyorum. Son kez bir nefes alıp cevabımı verdim.
- cevabımın açıklaması şu şekilde öncelikle buradaki Tom kesinlikle şüpheli durumuna düşüyor Ama bu sadece 4 güne kadar. Bir kere onu öldürmüş olamaz çünkü Tom'un kendine ait bir arabası yok ve öldürüldüğü civarda ya da o saate yakın herhangi bir otobüste geçmiyor veya takside tutulmamış faturalarını baktığımızda Bu sebeple Tom olamaz 5. gün ise Emily nin bariz bir şekilde ölen kızdan nefret ettiği ortada. Ama bu da Emily suçlu duruma getirmiyor çünkü Emily kız öldüğünde kızın sevgilisinin yanındaydı Evet belki kızın sevgilisi ile aldatılmış olabilir ama bu Emily katil yapmıyor. Ölen kızın katili ise bazı şekilde eski sevgilisi. Çünkü o civarlarda hem iki otobüs bileti hem bir uçak bileti Yani toplam 17 saat boyunca olan bir yolculuk gözüküyor. Tam da sevgilisinin olduğu ülkeden Amerika'ya geliş saati. Ayriyetten adamın yanında her zaman deodorant taşıması da ölü kokusunu engelliyor. Aralarında da kim bulunan eski sevgilisi kızı 17.00 civarlarında öldürdü. Yani cevabım kızın eski sevgilisi Luka.
Dedektif hayran bir şekilde bana baktı. Gözlerindeki ifadeyi ilk defa bariz bir şekilde okuyabiliyordum ve bu ifade kesinlikle hayranlıktı. Şaşırmış ve gurur duymuş bir ifadeyle;
- Ben de aynı şekilde düşünüyorum düşündüğümden çok çok daha zekisiniz bayan saplantılı hacker. Çünkü cevap gerçekten de Luka idi. Ve açıklamanız ise tamamen doğru hatta öldürme saatini bile bulmuşsunuz bu kadar başarılı olacağınızı düşünmemiştim.
Karnında uçan kelebeklere hakim olamıyordum. Aşırı mutluydum. Cevabı doğru bulmuştum ve Lawliet beni övmüştü. Bariz bir şekilde gözüne girmiştim. Beni başarılı ve zeki buluyor artık. Gerçi belki daha öncesinde de böyleydi ama şu an kanıtlamış oldu. Ama aklına takılan tek bir soru vardı:
-o zaman şimdi kim kazandı?
-şöyle yapalım ikimiz de kazandığımız için...
Sen bana ismini söyle yeter.
-nE!! Ama bu kesinlikle haksızlık!!! Ben de kazandım ve eğer ben kazanırsam sen suratına Panda suratı çizecektin.
-unutmamışsın tam da tahmin ettiğim gibi...
-nasıl unutabilirim ki hadi ama oyunbozanlık yapma.
-neden Panda Panda harici başka bir şey bulamaz mısın?
-niye pandalar da gayet tatlı hayvanlardır ve sen de onu çok benziyorsun.
-sıkıntı da bu beni pandaya benzetmem nasıl ben de bilmiyorum açıkçası kendimi asla bir pandaya benzetmiyorum asla alakamız bile yok!
-Evet evet öyledir kesin. Hadi mızmızlanma da bana siyah ve beyaz renginde yüz boyası getir.
-ne zamana kadar suratımda kalacak...
-Bir düşüneyim... 24 saat yani bir gün.
- yuh sen de alma da vicdansız mısın bayan saplantılı hacker!! Ayriyeten şu kısmı atlıyorsun oyunu Ben de kazandım yani adını bana söylemek zorundasın.
A doğru ya unutmuştum O da oyunu kazanmıştı ve benim ismimi söylemem lazımdı. Ama istemiyordum. Söylemek asla istemiyordum çünkü ismimi sevmiyorum. Çok utanç verici bir ismimin olduğunu düşünüyordum ismimi değiştirmek için birkaç yasal belgeye ihtiyacım vardı ve ben bunları aşırı üşendiğim için asla üstüne düşmemiştim. Bu sebeple ismin bu şekilde kalmıştı. Hayır tam da gözündeki imajım düzelmişken bu şekilde aptal ismimi söylemek istemiyorum. Ama yapacak bir şey yoktu.
-ismim Aika Japonca anlam birazcık utanç verici Bu yüzden bunu söylememe gerek yok diye düşünüyorum
-Bence ismin asla utanç verici değil Aika.
-sen anlamını bilmiyorsun ama.
-biliyorum japoncada aşk şarkısı demek.
- Neee!!!! Sen nereden biliyorsun !!!
- Ben zaten senin adını biliyordum.
-Neeee!!!!??! Ama o zaman neden...
- Senin ağzından duymak istedim.
NEE! Diyordu bu. Benim ismimi demek ki biliyordu. Niye bu kadar şaşırdıysam. O dünyanın en iyi dedektifi. Öyle demi.
-Yani aslında bilmen gayet doğal ne de olsa sen dünyanın en iyi dedektifisin.
- Alakası yok eğer senin gözündeki kadar iyi olsaydım çoktan Kira yı bulmuştum...
-Nee! Kendine ne kadar zor bir görev verdiğini biliyor musun sen! Senin yerinde kim olsa şimdiye kadar asla belirli bir ülke, belirli bir bölge hatta belirli bir şüpheli seçemezdi. Sen çok zekisin. Benim için bir rol modelsin . Sen hem zeki, iyi kalpli, adaletli hemde çok yakışıklısın. Bu özelliklere sahip insanlar çok nadirdir. Sen adaletsin.
-Hayır ben bir yalancı canavarım. İnsanlar bana öyle bakıyor. Benden iğreniyorlar. Haklılar çünkü ben yalancı canavarım.
-O insanlar hiç bir şey bilmiyor. Onlar sadece çok normal hiç bir işe yaramayan faydasız insanları seviyor. Senin ne kadar çalıştığını bilmiyorlar. Senin onlar için oluşan kamburunu göz altlarını ne kadar uğraştığını. Sen eğer bir canavarsan.
Ben yalancı bir canavara aşığım.758 kelime
Merhaba 👋 canlarım. 💋. İnş iyisinizdir 👐💅. Yorum yapın ya okuyup okuyup geçmeyin be 🥺 Bide şu yıldıza 🌟. Basarsan sen VARYA imparator sun👸😘🥰👁️👄👁️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~°~Aydaki Gün Işığı~°~{L Lawliet X Yn }
General Fiction... "Yani ışığım senin karanlığını mı aydınlatıyor." -Hayır. •~Işığın benim karanlığımın bir parçası...°~