Merhabaaa. Nasılsın?
Yeni bölümle buradayım. Bu bölümde yavaş yavaş olayların netleştiğini göreceğiz. Her bölümü yazarken çok heycanlanıyorum. Çünkü Neler olacağını bende sizinle öğreniyorum ahahhahaha.
İyi okumalar balım. Beğenip yorum yapmayı unutmaaa...
Huzurdan uzak uyandığım sabahta, birazda olsa kendime gelebilmek için Gizem Hanımdan istediğim soğuk filtre kahvemle beraber göz maskesi yapıyordum. Beyaz tenimin gereksiz hassasiyetiyle beraber, dün gece ağlamam da tuzu biberi olmuştu. Resmen insanlıktan çıkmıştım.
Bakım saatimi oldukça verimli geçirip, oğlumu sabah yürüyüşüne çıkartmak için odasına gittim. Yakışıklı oğlum kapıyı açmamla, direkt üstüme atlamıştı. Kendisi 2 yaşında, yakışıklı mı yakışıklı bir husky idi. ''oğluumm anneyi mi özledin sen? tasman nerde senin, hah buradaymış. Victor dönme etrafımda başım döndü. Hiç söz dinlemiyorsun şımarık çocuk seni'' söylenmelerimi asla umursamadan tam gaz etrafımda dönmeye devam ediyordu. Çiftleşme zamanı falan mı geldi diye düşünmeden edemedim ancak oğlumu kısırlaştıralı da olmuştu baya.
Düşüncelerimi bir köşeye bırakıp, tasmasını taktığım victor'u da alıp evden çıkmıştım. Arkamdan yaklaşık iki metre ötemde hareket eden korumalara selam verip, yoklarmış gibi hareket etmeye başladım. Bu benim güvenliğim içindi. Babam bir şeyi yapıyorsa bir bildiği vardır diye asla irdelemezdim onu.
Kısa bir turun ardından eve geri dönmüştük. kahvaltı için yemek odasına ilerlediğimde arkamdan duyduğum ses hızla arkama dönmeme sebep olmuştu. ''çitlembik abiye hoş geldin yok mu'' arkadan bir seste ona eşlik etmişti ''ve ablaya'' koşarak kendimi abimin kollarına bıraktım. Hızla sımsıkı sarılan abim, ayaklarımı yerden kesmişti. Abimin kollarında gözlerim ablamın üstündeydi. Kendimi daha fazla tutamadan ağzımdan bi hıçkırık firar etti. Ablamda hızla kollarını abimin üstünden bedenime sardı. Bu sarılmamız ben sakinleşene kadar sürdü. Bizim birbirimizi anlamak için konuşmaya ihtiyacımız yoktu. Susarak da en güçlüsünden iletişim kurabiliyorduk.
Abim ve abamda olan sarılmamız son bulduğunda babam da bize katılmıştı hep beraber sessiz bir kahvaltının ardından evimizin salonuna konuşmak için geçmiştik. Babam beni yanına abim ve ablamı ise karşısına konumlandırmıştı. ''hepinize dün bir telefon aldığımı söyledim. Hastanenin de şüphelerinin olduğunu da anlattım. Hastane bugün tekrar bana ulaştı. Karşı aile DNA testi istiyor. Biliyorsunuz karşı aileyi tanıdığımı söylemiştim.'' yeni söylediği kahvesinden bir yudum alarak sözlerine devam etti. ''ben bunu ne kadar kabul etmesem de karşı taraf diretiyor. Bu sebepten bugün hep beraber hastaneye gideceğiz'' cümlesini bitirmesiyle hızla ona dönmem bir olmuştu ''ben istemiyorum baba ya onların çocuğu çıkarsam ne olacak peki bırakacak mısınız beni?'' cümlemin sonlarına doğru sesimin titremesine engel olamamıştım. Babam kollarını sıkıca etrafıma dolayıp beni kendine çekmişti. ''bebeğim başlarım kan bağına sen benim bal kızımsın seni kimselere vermem nasıl seni bırakacağımı düşünürsün?'' diye sana sitem etmişti. Ablam ve abim ise baştan beri sessizliklerini koruyorlardı. Abim kafasını bir saniye bile yerden kaldırmamıştı ablam ise tırnaklarını koparmak ister gibi çekiştiriyordu.
''bugün öğle saatlerinde hastaneye gitmemiz gerekiyor. Formaliteden bir test. Sonuç ne çıkarsa çıksın, istemediğin bir şey olmayacak. Tamam mı bebeğim.'' sanırım kabul etmekten başka bir çarem kalmamıştı. Sakince başımı sallayıp, babamı onayladım.
Konuşmamızın ardından, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi ablam ve abimle bahçeye çıkıp sohbet etmeye başlamıştık. '' bak bizi nasıl gaza getirmeye çalışıyor. Yok işte siz adam mısınız bir shot alkolden mi korkuyorsunuz. Ulan orospu çocuğu o bir shot götünden kan aktırır. Neyse kabul ettik en sonunda ama bak bir kokusu var. O koku bile üç şişe bira etkisi bırakıyor. Abim hararetli hararetli yeşil peri içme anısını anlatıyordu. Anlatırken o kadar komikti ki gülüşlerimiz evimizin bahçesini dolduruyordu. ''işte her neyse biz doldurduk bardakları kahpe akında şov olsun diye üstüne şeker eritiyor. Tabi nerden bilemim yirmi dakikaya dünyamız takla atacak. İşte saydık üçe sonra vurduk shotları. Bak 15 dakika geçti Akın kalktı kuyruğunu arıyor amınakoyim kimse de sorgulamıyor tabi. Kalktık hep beraber Akının kuyruğunu arıyoruz. Tam onu hallettik derken bu sefer Berker kalktı diyor ki 'denizden gelen adamı nasıl denizden çıkartırsınız lan. Ben deniz adamıyım. Ariel bekle karıcım kocan yanına geliyor diye koşa koşa havuza atladı. HAVUZ BOŞTU AINA KOYİM.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACA ILGIN
Teen FictionDoğduğum yalan, Büyüdüğüm yalan Ve Yaşadığım yalan ben Alaca Ilgın Kaya Ve ne mi yapıyorum? Tepetaklak olmuş hayatımı en tepeden izliyorum. Karışan bebekler