İlk bölüme hoş geldiniz.
Aniden gelen bir ilhamla yazmaya başladım. Umarım beğenirsiniz.
Keyifli okumalar dilerim.
Not: Medyadakini(Too Sweet) dinlerken yazdım.
§§§
Adımları onu mekanın dışına sürüklerken gürültülü müziğin sesi gittikçe azalmıştı. O rahatsız edicilikten çekip çıkmak onda sıcak bir huzur uyandırmıştı. Sevmiyordu böyle kalabalık ve gürültülü ortamları ancak iş arkadaşlarının ısrarları yüzünden gelmek zorunda kalmıştı. Daha önceki etkinlikleri çeşitli bahanelerle reddetmiş olsa da bu defa söyleyecek bahanesi kalmadığındandı bu zorundalık. Ancak ne onlar gibi eğlenebiliyor ne sohbet edebiliyor ne de içebiliyordu. Oradaki hiçbir şey onun tarzı değildi.
Mekanın dışına çıktığında cebinden sigara paketini çıkarıp kimsenin olmadığını tahmin ettiği arka tarafa doğru yürümeye başladı. Kimseyle karşılaşmak, tanışmak ya da kimse tarafından izlenmek istemiyordu.
Bina duvarının köşesine yaklaştıkça kulağını bazı sesler doldurmaya başladı. Bir grup insan tartışıyor- hayır, aslında kavga ediyor gibiydi. Köşeyi döndüğü zaman tahmininde haklı çıktığını görmüş oldu. Birkaç kişi bağrışıp çağrışırken birbirlerini itip kakıyorlardı ve bu tartışmanın pek hoş ilerlemeyeceği ortadaydı.
Gördüğü manzaradan sonra derince oflayıp arkasını döndü. Niyeti, kimse tarafından fark edilmeden oradan uzaklaşmaktı fakat duyduğu şeyle olduğu yerde kalakalmıştı.
"Beni taciz ettiğin için, orospu çocuğu!"
Durdu. Normal şartlar altında yakınlarının bile tartışmalarıyla, kavgalarıyla ilgilenmezdi fakat arkasını döndüğünde gördüğü ufak tefek genç yaşlardaki çocuğun delici bakışlarıyla karşısındaki iri yarı adama söyledikleri, onu hiç istemediği kadar rahatsız etmişti.
İri yarı adam yalnız görünüyordu ancak karşısındaki çocuğun yanında üç arkadaşı vardı. 17-18 yaşlarında gençlerdi hepsi. Adamın en ufak hareketinde saldırmaya hazır görünüyorlardı.
Adam, çocuğun yakasını kavradığı an sigara paketini cebine yerleştirip onlara doğru ilerledi. O, onlara yetişemeden çocuğun arkadaşlarından biri yumruğunu adamın suratına indirmişti ve bu da ortamdaki havayı hararetlendirmişti.
Adam berikine yumruğunu vuramadan yetişerek tuttuğu kolunu kendine çekip kafasını yüzüne geçirdi ve sonrasında kendisini iki kişilik bir kavganın içinde buldu.
Attığı kafanın devamında yaşanan kargaşada böyle biri olmadığını düşünüyordu. O, böyle tanımadığı üç-beş velet için yumruk yumruğa dövüşecek biri değildi; özellikle, karşısındaki kişi ondan daha uzun ve iriyken.
Adamın yumrukları art arda karnına inerken kaçıp giden çocuklara baktı. İyilikten maraz mı doğmuştu yoksa böyle genç çocukların bu durumda korkup kaçmaları normal miydi? Bilmiyordu fakat duyduğu kahkahaların gerçek olduğunu biliyordu.
Yediği yumrukların arasından zorlukla "Ulan puşt!" diye bağırdı. Adam duraksayınca soluk soluğa konuşmaya başladı.
"Bir dur, konuşarak halledelim, lan!"
İnsanlar konuşa konuşa anlaşırdı sonuçta. İlkokuldan beri bunu öğrenmiyorlar mıydı?
Anında adamın gür kahkahası doldu kulaklarına. Dayağı atan oyken böyle gülebilmenin daha kolay olduğunu geçirdi içinden. Ah, keşke üstünde olan kendisi olsaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abis (BL)
Romance+18 ögeler içermektedir. ~ Unutamamış gözlerinin sıcaklığını Hâlâ bakıyorlar ruhunun diplerine Sarar gibi bakışları yaralarını Akıyor şefkatleri ruhunun göğünden Arıyormuş ya meğer yıllardır Kanar olmuş yaraları örttüğü yerlerden Oysa görünmezlerse...