Bazı kişisel sebeplerden ve yoğun zamanlardan ötürü bölümü sizlerle paylaşmakta çok geciktim, farkındayım ve üzgünüm. Umarım beklediğinize değer.
Keyifli okumalar dilerim.
&&&
"Barbaros!"
Bilgisayarında hızlıca dolaşmaya devam etti parmakları. Ona bir süredir seslenen adamı duymamıştı.
"Barbaros, sana sesleniyorum, duymuyor musun?" derken omzuna dokunan adamla irkilip arkasında duran orta yaşlardaki uzun boylu adama baktı kafasını geriye yatırarak.
"Üzgünüm." dedi iki parmağıyla gözlerini sertçe ovarken. "Program hazırlamaya dalmıştım, duymamışım."
Hemen sonra yanındaki koltuğa oturan adamın endişeli gözlerine bakarken gerildi. Birazdan açılacak konuyu tahmin edebiliyordu.
"Bu ikinci oluyor, Barbaros. Endişem yalnızca okulun imajı için değil, senin için de endişelenmeye başladım artık. Öğrenciler bile kendi aralarında konuşmaya başladı, farkındasındır. Yine niçin bu halde olduğumu merak ediyorlar." Duraksayıp gözlerini, Barbaros'un gözlerine dikti ve sorgular bir ifadeyle devam etti. "Geçen sefer yalnızca bir yanlış anlaşılmaydı. Peki, şimdi ne yüzündeki bu yeni morluğun sebebi?"
Barbaros, gözlerini öfkeyle yumup o geceyi düşündü ve hemen sonra cevap verdi okulun müdürüne.
"Gecenin bir yarısı ortaya çıkan korkunç safir gözlü bir yaratıktan kaçarken bir ağacın dalına çarptım, Müdürüm."
"Safir gözlü bir yaratık mı?" diye sorunca Müdür, güldü keyifsizce Barbaros. Sorulacak en makul soru buydu elbette.
"Bir köpek. Aslında, devasa siyah bir köpek."
"Oğlum, neden hep seni buluyor bunlar? Daha düzgün yerlerde takılsana. Ya serserisini ya itini buluyorsun. Allah Allah!"
Konuşmasını bitirirken yanından kalkıp kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı. Kapıdan çıkmadan önce tekrar Barbaros'a döndü. Barbaros, önceki merakın terk edildiği gözlerde, belli belirsiz bir endişe okuyordu şimdi.
"Eve git. Bugün ve yarın izinlisin. sonrası zaten hafta sonu. Pazartesiye kadar iyileşmiş olur yaraların. Ayrıca Barbaros," işaret parmağını Barbaros'a doğrultup devam etti. "beladan uzak dur. En iyi Matematikçimsin, sana izin vermekten hoşlanmıyorum." Ve gitti.
Barbaros, arkasından gülüp işine dönerken "Daha az iyi bir öğretmen olmalıyım herhalde." diye düşündü. Çok geçmeden programını düzenleyip bilgisayarını kapatmış ve çıkmak için ayağa kalkmıştı.
Öğrencilerinin arasından geçerken neden insanlarla daha az muhatap olacağı bir meslek seçmediğini düşünüyordu. Bir ziraat mühendisi olup yalnızca bitkilerle ya da veteriner olup Safir hayvanına benzemeyen daha insan canlısı ve sevilesi gerçek hayvanlarla ilgilenebilirdi örneğin. Düşüncesi bile güzeldi.
Onu fark eden diğer öğrenciler de yüzündeki morluğu sormaya başlamadan önce ivedi adımlarla okul bahçesini aşıp kapıdan dışarı çıktı. Artık özgürdü ve kalan dört gün boyunca yalnızca evinde yatıp kitap okuyabilirdi. Aslında, Safir'e bıraktığı bu değerli iz için teşekkür bile etmeliydi belki de. Sonuçta ona, iki günlük özgürlük vermişti fakat çok geçmeden bu düşüncesinde yanıldığını anladı. Okulun aşağısına doğru hızlı hızlı yürürken sokağın başında, kendisini beklediğine emin olduğu takım elbiseli iki adam ve siyah bir araba görmüştü.
"Ne klişe ama!" diye bağırdı onlara doğru adımlarken.
Kaçamayacağına emin olduğu için buna yeltenmemişti bile ve etrafında ona yardımcı olabilecek kimse de görünmediğinden boş yere enerjisini tüketmek; ayrıca bunu yaparak bu iki adamı sinirlendirmek istememişti. Üstelik, üzerindeki tek iletişim aracı olan tuşlu telefonunun şarjı bittiği için yardım için de kimseyi arayamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abis (BL)
Romance+18 ögeler içermektedir. ~ Unutamamış gözlerinin sıcaklığını Hâlâ bakıyorlar ruhunun diplerine Sarar gibi bakışları yaralarını Akıyor şefkatleri ruhunun göğünden Arıyormuş ya meğer yıllardır Kanar olmuş yaraları örttüğü yerlerden Oysa görünmezlerse...