Sophia'nın Sihirle Tanışması

45 2 38
                                    




Sophia için normal bir gündü. Dışarıda kar yağdığı için okullar tatildi. Sophia her çocuğun hayali olan bir evde yaşıyordu. Bir ağaç evde! Her an doğayla dip dibeydi. Ama asla bundan şikayetçi olmamıştı. Ağaçları, çiçekleri, hayvanları çok seviyordu. Hatta bir kuşu vardı. Kuşu Sally onun gibi sevecen ve hareketli bir kuştu. Onunla bütün gün oyunlar oynuyordu. Ailesiyse bu evrendeki en iyi anne babaydı ona göre. Ona bir kere bile bağırmamışlardı. Notları ortalamaydı ama asla ona bağırmazlardı. Onun için ağaç eve taşınmışlardı ve işleride ağaçları korumaktı. Kesilmek istenen sağlıklı ağaçların kesilmesinin durduruyorlardı. Onlar ağaçların koruyucusuydu. Onlar Sophia'nın kahramanlarıydı. O daha 6 yaşındayken ağaç evde yaşamak istedi diye ağaç ev yaptırmışlardı. O 10 yaşındayken kuş istedi diye ona kuş sahiplenmişlerdi. Onlar Sophia için her şeyi yapmaya hazırlardı. Sanki gerçek bile değillerdi. Bu kadar iyi insanlar olamazdı. 

-Anne! Baba! Yemekleriniz hazır!

Sophia anne babasını uyandırdı. Kahvaltı onun ve  kuşu Sally'nin göreviydi. Öğle yemeği babasının ve akşam yemeği ise annesinin göreviydi. 

Sophia bu sabah sandviç hazırlamıştı onlara. Babası için pastırmalı peynirli ve domatesli, annesi için peynir ve marullu sandviç, kendisi için ise salamlı marullu ve peynirli bir sandviç hazırlamıştı. Elbette Sally'yide unutmadı. Oyuncak porselen tabağından kuşlu küçük tabağı masaya koydu ve üzerine biraz marul koydu. Nihayet hepsi sofraya oturduğunda sandviçleri yemeye başladılar. Babası:

-Bu akşam küçük bir işimiz var Sophia. Akşam evde olamayabiliriz.

Dedi. Annesi:

-Evet hayatım. İlerideki ormanlık alanda bir kesimi engelleyeceğiz. Sorun olmaz değil mi? Diye sordu. Sophia:

-Tabi ki sorun olmaz! Siz süper kahramanlarsınız! Ben sizlede işinizlede gurur duyuyorum!

Sandviçlerini bitirirken Sophia:

-Eğer öğlen gidecekseniz, size yemek hazırlayabilir miyim?

Diye sordu. Annesi:

-Hazırlayabilirsin tatlım!

Diye yanıtladı. Sophia kocaman gülümsedi. Bu onun en büyük özelliğiydi. Her durumda gülebilmesi. Aslında kötü zamanlar yaşamış insanlar gülmeyi öğrenebilse belki kimse acı çekmezdi. O bunu öğrenmişti. Gülünce yanakları kızarır, gözleri parlardı. Yeşil gözlerinde yıldızlar belirirdi sanki. 

Anne ve babası iş planlarını yapmak için evden çıktığında Sophia Sally'nin kafesini temizlemeye başladı. Mamasını değiştirdi ve suyunu koydu. İçine birazcıkta marul koyduktan sonra oyuncağınıda tavana astı ve Sally'yi test etmesi için içine koydu. Sally biraz etrafına bakındıktan sonra Sophia'ya baktı ve cikledi. Sophia güldü:
-Tamam, tamam!

Sonra kuşunun en sevdiği oyuncağı içeri koydu. Sally mutlulukla cikledi ve kafesten çıkıp Sophia'nın omzuna kondu. Sophia tekrar kıkırdadı ve salona gitti. Televizyonu açtı ve oradan kuşunun sevdiği videolardan açtı. Kuşu nedense çocuk gibi oyuncaklarla oynayan çocuk videolarını seviyordu. 

Onu oraya koyup mutfağa gitti ve anne babasına küçük yiyecekler hazırlamaya başladı. Önce 2 tane paket koydu tezgaha. Sonra farklı farklı malzemelerle (Reçel, peynir, marul, fıstık ezmesi) sandviç hazırlamaya başladı. Yanına bir paket fıstık koydu. Sonra 4 tanede su koydu. Her birine 2 tane. Sonra bir karton kalemi aldı ve üzerine 'Anneme sevgilerle!' ve 'Babama sevgilerle!' yazıp yanlarına kalpler çizdi. Sonra bir kuş figürü ve pakete birazcıkta simli tutkal sürdü. Kese kağıtlarını buzdolabına koydu. Sandviçlerin bozulmaması gerekiyordu. 

Sonra salona gitti ve Sally'yle televizyon izlemeye başladı. Saat öğlene doğru anne babasının gelmediğini gördü. Muhtemelen direkt iş yerine geçmişlerdi. Ama yemeklerinide almamışlardı. Sophia onların aç kalmasını istemediği için odasına gitti, kazağını giyip beresini taktı. Ellerinede eldivenlerini geçirince mutfağa gidip yemekleri aldı ve sırt çantasına koydu. Sonra Sally'yi kafesine koyup evden çıktı. 

Kar yağışı durduğu için rahatça ilerleyebiliyordu. Biraz ilerledikten sonra etrafta balta izleri görmeye başladı 'Herhalde bu yüzden buradalar.' diye düşündü. Biraz daha ilerleyince anne babasının çalıştığı şirketin logosunu gördü. Sonra bir ses duydu. Annesinin sesi
-ALDIRMAYIN ONLARA! KESİN HEMEN!

Sophia donakaldı. Annesi. Kesin. Demişti. Yanlış duyduğunu düşünüp ilerlemeye devam etti. Bu seferde babasının sesini duydu:

-EŞİMİ DUYDUNUZ! HEMEN KESİN!

Sophia şoka uğradı. Ağaçların, doğanın, SOPHİA'NIN kahramanları bunu demiş olamazlardı. Koşmaya başladı. Gözlerinden yaşlar boşalırken koştu. Kalbi acırken koştu. Ona yalan söylendiğini fark ederken koştu. Hayatında hiç böyle bir acı yaşamamıştı. Çok büyüktü bu acı. Çok büyüktü. Kalbi duracak gibi oldu. Onları gördü. Annesinin elinde testere, babasını elinde balta, iş arkadaşları onları engellemeye çalışan kalabalığı durdurmaya çalışıyorlardı. Evrende gördüğü en korkunç manzaraydı bu. Daha kötüsünü görmemişti. Gözlerinden yaşlar boşalırken haykırdı:
-Anne, baba!?

Onlar yanlış taraftaydı.

-Sophia!

Rüyaydı tüm bunlar Uyanacaktı. Değil mi?

-Tatlım açıklayabiliriz.

Herkes onları izliyordu.

-Sophia, iyi misin?

-İKİNİZDENDE NEFRET EDİYORUM!

Koşmaya başladı. 'Eve' doğru. Acı çığlıklarla konuşuyordu. Ailesi arkadan bağırıyorlardı. Sophia onları duyamıyordu. Yıllardır süren mutlulukları tek bir yalanla nasıl bozulmuştu acaba? Onlar Sophia'ya tek bir yalan söylemişlerdi. Sophia yıkılmıştı. 

Onlar doğruyu söylese anlardı. İşimiz bu deselerdi kızmazdı. Ama Sophia yalanlardan nefret ederdi. Tek bir tane bile olsa nefret ederdi. Hızla eve tırmandı. Kapıyı kapatıp kilitledi. Sally'nin kafesini açtı Sally hızla omzuna konunca odasındaki en sevdiği eşyaları eşyaları çantasına atarken omzunda bir el hissetti. 'Dur.' Sophia arkasını döndü. Tıpkı kendisine benzeyen bir kadını gördü. Titreyerek sordu:
-Sen kimsin?
Kadın:

-Ben Sophie bir kraliyet ailesinden geliyorum.

Sophia o anda kadının kafasındaki altın tacı fark etti. Ortasında bir çiçek sembolü vardı. Morali yerlerde olmasına rağmen hafifçe kıkırdadı:

-Yalan söylüyorsun.

Nedense bu kadına güveniyordu. Kadın gülümsedi:

-Hep böyle gül tamam mı?

Sophia:

-Sanırım tanımadığım bir kadınla konuşmak hoşuma gitti. 

Bu sefer gülme sırası ondaydı:

-Eğer benimle bir daha konuşmak istersen bu kolye işine yarayabilir.

Kadının elinden yeşil bir küre çıktı ve bir kolyeye dönüştü. Kadın Sophia'nın başını öptü ve Sophia uykuya daldı.

Elementlerin Tekrar UyanışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin