Ormanda Yaşam

4 1 0
                                    

Kızlar sabah uyandıklarında yapılması gereken ilk şey yiyecek bulmaktı. Ama kışın ortasında ne bulabilirlerdi ki? Hele bir ormanda. Isınmayı üstlerindeki kıyafetlerden ve Fiona'nın yaktığı ateşten alabiliyorlardı. Suyu da kardan veya eğer sihri yapabilirse Waleska'dan alabilirlerdi.

-Yiyeceği nasıl bulacağız?

Diye sordu Sophia. Wilda:

-Kışın burada olduğumuz için yemek konusunda sıkıntı çekeceğiz. Ama ben mantarlardan gidelim diyorum. Sonbahar yeni bittiği için etrafta hala biraz mantar bulabiliriz. Bence Bal Mantarı'ndan gidelim. Hem lezzetli hemde kış yeni geldiği için bulunması kolaydır.

Dedi. Fiona ''Peki bu mantar neye benziyor?'' Diye sordu. Wilda ''Üzerinde balık puluna benzeyen yapılar olması gerek. Sap uzunluğu farklı olsa bile bu mantar çeşidinin dip kısmı şişkin ya da dar olabiliyor. Mantarın sap kısmı beyazımsı bir renge sahip. Umarım yanlış hatırlamıyorumdur.''

Waleska ''Yani senin hatırladıklarınla yetinelim ve zehirlenip ölelim. Harika plan!'' Sophia onun omzuna elini koydu ''Hayır doğru hatırlıyor. Bahçe konusuna ilgim var hatta bu mantarlar genellikle 3-15 santimetre oluyorlar.'' ''Cidden boya gerek var mıydı?'' Diye sordu Fiona. Sophia gururlu bir tavırla devam etti ''Kesinlikle en gereklisiydi.'' Kıkırdadı. Aria Wilda'nın yanına gidip onunla beraber karı kazmaya başladı. Fiona ve Sophia'da onlara yardım ederken Waleska bağırdı ''Hayatta bunu yapıp özel tasarım kazağımı ıslatmıyorum!''

Fiona geri durmayıp cevap verdi ''O zaman sende yemezsin prenses. Açlıktan ölürsen bizim suçumuz değil.'' Waleska ağzının içinde bir şeyler mırıldandı ve çizmesiyle karları atmaya başladı. Sophia kıkırdadı ''Aslında tırnaklarından çok iyi kürek olurdu.'' Waleska alıngan bir tavırla ''Hey! Tırnaklarım o kadar uzun değil ve olsalar bile öyle kullanmazdım.'' dedi. Sonra söylene söylene karları itmeye devam etti.

Birkaç dakika geçmesine rağmen tek bir mantar bile bulamamışlardı. Aria karamsar bir biçimde mırıldandı ''Neden uğraşıyoruz ki? Bulamıyoruz ve ya Karanlık Kral'dan yada açlıktan öleceğiz.'' Sophia ona baktı ve kazağından kapanmış ellerinden birini tuttu. ''Hayır. Pozitif düşünmelisin. Ölmeyeceğiz ve bulacağız.'' Hava buz kesmesine rağmen ona sıcacık gülümsedi.

Kızlar yaklaşık 1 saat boyunca aradılar ve en sonunda Sophia heyecanla bağırdı ''BULDUM! BULDUM!'' Wilda on döndü ''Ciddi misin?'' Sophia heyecanla kafasını salladı ve elindeki mantarları havaya kaldırdı.

Fiona ''Bunların bize yeteceğinden emin misin?'' Dedi. Sophia gururlu bir biçimde ''Bunlar yetmez ama burada çok var.'' Dedi. Wilda yavaşça mantarlara baktı ''Bence bunlar yetebilir.'' Dedi gülümseyerek. Sophia'nın gözleri küçük bir çocuk gibi parladı.

Fiona bir şey hissedemediği için güçlerine çok çabuk alışmıştı çünkü diğerleri gibi korkmuyordu. Bu yüzden ateşi yaktı ve herkes bir sopa alıp temizleyip mantarları pişirdi ve yemeye başladılar. Waleska ''Hayatımda daha önce asla bir işi kendim yapmadım. Çok garip hissettiriyor ama güzelde hissettiriyor.'' Dedi ve mantarı yemeye devam etti. Fiona ona baktı ''Şımarık prensesin karakter değişimi.'' Waleska tekrar ona bakıp bağırdı ''İyi ki içimi döktüm bir kere! Komik mi benimle uğraşmak?'' Fiona mırıldandı ''Hayır. Olsa bile ben eğlenenem.''

Sophia ona baktı ''Neden ki?'' Diğer yandan ise mantarlarını silip süpürüyordu. Fiona ''Ben duygu hissedemiyorum. Öyle bir hastalığım var.'' Dedi ve mantarı ısırdı. Hepsi bir süre sessiz kaldı. Aria fısıldadı ''Üzgünüm.'' Fiona yanıtladı ''Üzülme. Sonuçta ben buna üzülemiyorsam kimse üzülmemeli.'' Hepsi birkaç dakika sessiz kaldı. Sophia ''Tedavisi yok mu?'' Diye sordu. Fiona hayır anlamında başını salladı. ''Ailem çok denedi ama yok işte. Olmuyorsa olmuyordur.''

Hepsi mantarlarını bitirip ateşi izlemeye koyuldular. Etraftaki gölgeler onları sarmıştı ama ateşin ve Wilda'nın sihirli küplerinin aydınlattığı ortamda oldukları için onlara saldıramıyolardı. Wilda sordu:
-Gerçekten Karanlık Kral'ı yenebileceğimize inanıyor musunuz?

Waleska yanıtladı:
-Umarım yoksa bu kraliçeler mi nedirler eve dönmemize izin vermeyecekler ve zaten yenemezsek muhtemelen öleceğiz.

Sophia ona baktı ''Pozitif yanıtın için teşekkürler.'' Waleska ''Yeter ya ne pozitiflikmiş. Ne çok abarttın pozitif pozitif diye.'' dedi. Sophia cevapladı ''Pozitiflik olmazsa herkes asık suratlarla gezer. Gülümsemek önemli! Gülümsemek bir insanın hayatını değiştirebilir.'' dedi. Waleska dilini çıkardı. ''Kesin öyledir. Kesin kesin.'' Aria ve Wilda güldü. Derken çalılardan bir ses duyuldu. Kızlar oraya döndü. Wilda yavaşça ayağa kalkıp çalıya doğru gitti ve küçük bir tavşan çalıdan dışarı atladı. Wilda ve Sophia gülümsedi. Waleska''Cidden mi?'' Dermiş gibi baktı. Fiona'nın suratı yine düzdü. Aria'nın ödü kopmuştu ve kendini anca toparlamıştı.

Sophia'da Wilda'nın yanına gidip tavşanın yanına diz çöktü. Zaten kısa boyu yüzünden çok eğilmesine gerek yoktu. Tavşanı korkutmamak için yavaşça elini uzattı ama tavşan geri çekildi. Derken Sophia'nın kolyesi parladı ve tavşan ona yaklaşıp Sophia'nın onu sevmesine izin verdi. Aria sordu ''Ne oldu az önce?'' Wilda gülümsyerek yanıtladı ''Tavşan onun elementini hissetti. Oda doğanın bir parçası. Bu güçleri en kısa zamanda kontrol etmeyi öğrensek iyi olacak.''

Elementlerin Tekrar UyanışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin