normalde daha erken bolum gelecekti ama aktiflik azalmis gibi... sizi cok goremedim 👀 yine de arayi uzun tutmamak adina atiyorum
oylarinizi ve yorumlarini eksik etmeyeceginizi dusunuyorum 🎀💗⭐️
buzlu kahvenizi hazirlayin ve okumaya baslayin kizlar <3
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mutlu olmak istiyordum. Dünyanın en mutlu kızı ben olmak istiyordum. O kadar mutlu olmak istiyordum ki çevremdeki herkese bu mutluluğu saçayım, yaydığım o güzel enerji ile çevremdekiler de mutlu olsun istiyordum.
Ama galiba başarısızdım.
Sıradan bir pazartesiydi. Yani oldukça sıkıcıydı. Bundan birazcık uzaklaşmamızı sağlayan bir şey varsa o da geçtiğimiz günlerde Lalisa ile barışmamızdı. Sabahtan üçümüz denk gelemesek bile öğle yemeğini Jennie, ben ve Lalisa beraber yemiştik. Birbirimize daha net olacağımızı söylemiş, kırıp dökmeden önce iyileşmemiz gerekiyorsa birbirimizi iyileştirmemiz gerektiği hakkında söz vermiştik. Artık iyiydik.
Yine de sıkıcılığı devam ediyordu pazartesinin. Tarih dersinin üstüne kimya dersi görmüş olmam yetmezmiş gibi bir de felsefe eklenmişti. Şimdi de felsefe dersinin son dakikalarındaydım. Hemen yan sıramdaki Jennie, şort eteğinin cebinden çıkardığı şekerleri sessizce sınıftakilere dağıtıyor, birdenbire uyuyakalsa asla şaşırmayacağım felsefe hocamızın projeksiyondan yansıttığı sunumu dersin başından beri bir kez bile dinlememiş olması umurunda gözükmüyordu. Eve gittiği gibi benden not isteyeceğini biliyordum, seve seve verirdim. Ancak bugün onda bir tuhaflık var gibiydi, normalde derslerde bu kadar enerjik olmazdı — gerçekten çok enerjik gözüküyordu. Bir ara önünde oturan tanımadığı kızın saçlarını bile örmüştü, arkasındaki çocukla okul gezileri hakkında konuşmuştu, ucunda pembe tüy olan kalemini sürekli gözümün önünde sallamıştı. Anlayacağınız, odağı asla net değildi ve dersi hiç dinlemiyordu; ve bu durum Kim Jennie için olağan dışı bir durumdu.
"Neler oluyor?" Kitaplarımızı dolaplara bırakmak için koridorda yürürken daha fazla dayanamayıp sordum. Koridor inanılmaz kalabalıktı, Jennie neyden bahsettiğimi anlayamadığını belirten bir ifadeyle suratıma baktığında çenemle onu işaret ettim. "Sana diyorum, neler oluyor?"
"Bana mı," dedi dolabına vardığımızda. Yüzüklerle dolu elini göğsüne yerleştirip kendisini işaret etti. Geçen gün bana verdiği okuma kitabını ona uzattım, alıp dolabına koydu. Ben de onunkinin hemen yanındaki dolabımın kilidini açarken onaylarcasına başımı salladım.
"Bir şey olduğu yok. Ne olsun ki?"
Dolabımı açtım ve felsefe kitabımı koyup matematik test kitabımı aldım. "Çok enerjiksin, hayır, bildiğin hiperaktifsin."