upuzun bir bolum oldu, ozlemissinizdir
OZLEDINIZ MIyorum yapin😞 yorumlarizi okumaktan
keyif aliyorum ve diger bolumleri yazmak
icin motive oluyorumsizi seviyorum kizlar
soguk iceceklerinizi kapin ve
bolumu okumaya baslayin 🐱🐱"Offf! Manifestoyu bozup simsiyah giyindiğine inanamıyorum Chaeyoung."
"Bari tokanı siyah seçmeseydin."
Bıkkınlıkla yüzümü ovuştururken rimelimi dağıtmamaya dikkat ettim, soğuk parmak uçlarım yüzüme temas ettiği an titrememe engel olamazken üstümdeki kabana daha da sarıldım. Saatler on buçuğu çoktan geçmişti, esen rüzgar epey sertti. Kasım ayı Seoul'e soğuk hava ile giriş yaptığı dakika kazaklarım ve kalın ceketlerim, dolabımda yazlıkların yerini çoktan kapmıştı bile. Yanımda kısacık şort ve etek ile gezinen arkadaşlarıma ise hayretle bakmayı bırakmıştım.
"Ne manifestosu?" dedim bıkkınlığımdan ödün veremezken.
Lalisa uzun ve özenle dalgalandırdığı saçlarını omzundan arkaya attı. Sanki sorduğum soru şu anın en mantıksız sorusuymuş gibi yüzüme uzunca baktığında, bu bakışmayı sonlandırmak için başımı ne var dercesine iki yana salladım.
Ağırlığını tek bacağına verdi ve kırmızı ojeli işaret parmağını havaya kaldırdı. "Grupta tek bir şey konuştuk: Bu aşkam giyeceklerimiz."
Jennie hızla başını salladı. "Dresscode var dedik, uymalıyız dedik."
Gözlerimi devirip iç çektim. "Pasparlak şeyler giymeye karar verdiğinizde benim buna uymayacağım zaten belli değil miydi?"
Lalisa ince parmakları arasında tuttuğu sigarasını söndürüp dumanı dışarı üfleyerek izmariti çöpe attığında omuz silkti. "Bizimkisi de bir umut."
"Neyse." dedi Jennie kollarını birbirine dolarken. Sigara kokusu onu rahatsız etmiş gibiydi. Yüzünü buruşturdu."İçeri girelim mi artık?"
Böylece o ikisi önde, ben de hemen arkalarında ilerlerken mekana girdik. Lalisa hemen girişteki yetkiliye parti sahibinin ve kendisinin adını söyledi, dik ve sert bakışlarını yetkiliye yolladı, ben ve Jennie ise dikkatlice etrafı süzerek beklerken içerideki sıcak havanın kemiklerimi ısıttığını hissettim. Sonunda onay aldığımızda asansöre doğru adımladık, kabine girdiğimiz gibi kızlar anında telefonlarını çıkarıp aynaya doğru döndüklerinde gülmeden edemedim.
"Sonunda güldüğünü gördük. Tüm gece somurtursun sanıyordum."
Asansörün kapısı ferah bir hole açıldığında gözlerim etrafta gezindi. Müzik sesi, adımımı asansör kabininden dışarı atmamla birlikte kulağıma boğuk bir şekilde ulaşırken sağ taraftaki baştan aşağı cam olan duvara ilerledim. Yerden epey yüksekteydik ve buradan şehrin büyük bir kısmı gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
number 7
Fanfictionyedi sayısı on adet rakamın içinde oldukça basit durabilirdi fakat yedi numara demek, jeon jeongguk demekti.