Comerdai Kralı Jason çalışma odasındaki geniş pencereden kentin hareketlenmeye başlayan sokaklarını izlerken içkisini yudumluyordu.
Onu iliklerine hatta kadar tatmin eden bir kadının yanından kalkmıştı. Hayatında bir kere bile bu kadar zevk aldığını ya da tutku dolduğunu hatırlamıyordu. Onun yanından ayrılmak zordu ama katılması gereken bir toplantı vardı. Üstelik bu toplantı sorunsuz geçmiş olmasına rağmen huzursuz hissediyordu.
Huzursuz olmasının sebebi ise oldukça tuhaftı.
Etraf. Çok. Sessizdi.
Elindeki kristal bardağı dudaklarına götürüp güneş viskisinden bir yudum aldı. Yakıcı sıvı ardında iz bırakarak midesine doğru ilerlerken son birkaç günde yaşanılan sakinliği irdeledi.
Toplantıda bir sorun olmamış, beklediği gibi geçmişti. Jenina ona afrodizyak verecek kadar kafayı takmış olmasına rağmen Sylvia'yı odasına aldıktan sonra ona gelip tek kelime etmemişti. Ondan ses çıkmadığı gibi babasından da bir ses çıkmıyordu. Sevgili kardeşi Connor her ne kadar Slyvia'ya yakınlaşmaya çalışmış olsa da herhangi bir tehdit içeren harekette bulunmamıştı
Tüm bunlar ne kadar sıradan görünse de ona tuhaf geliyordu. Çevresindeki insanların ona deli dediğinin farkındaydı ama bu paranoyak hali sayesinde bu günlere tek parça halinde gelebilmişti.
Sorun sadece saray değildi. Aynı zamanda madenlerin olduğu kasabalardaki saldırılarda durulmuştu. Kaşları çatıldı. Saldırıların durulma nedeni olarak muhafızlarını düşünmek isterdi ama kibir bir kralı tahtan en hızlı indiren bir meziyetti.
Baloya günler kalmıştı. Saray ziyarete gelecek olan misafirler için hummalı bir şekilde çalışıyordu. Huzursuzluğu bir girdap gibi dönüp duruyor ona birçok teori üretiyordu. Her şekilde önemini almalıydı. Krallığın bir kaosa sürüklenmesi en çok düşman ülkelerin işine gelirdi.
Bardağından bir yudum daha almak istediğinde içkisinin bitmiş olduğunu gördü. Koltuktan kalkerken bir plan yapması gerektiğine karar vermişti. Koruması gereken bir halkı vardı ama en önemlisi Slyvia'yı tehlikeden uzak tutmalıydı. Onca acıdan sonra hayat ona bir hediye vermişti ve o kadını korumak için her şeyi göze alırdı.
İnsan her zaman kraliçesi olacak bir kadınla karşılaşmıyordu.
*********
Tuhaf bir şekilde huzurlu hissediyordum.
Kaçmak bu dünyada gözlerimi açtığım andan itibaren benin için tek seçenek olmuştu. Oysa şimdi aldığım kararla kendi isteğimle sarayda kalıyordum. Kaosun hüküm sürdüğü, insanların durmadan birbirinin kuyusunu kazdığı bir yerdi. Tüm bunlara rağmen kalmak istiyordum. Mantık yerine kalbimin sesini dinliyordum. Üstelik sahip olduğum kalp benim bile değildi.
Benim kalbim geri döndürülemez bir şekilde durmuştu.
Ailemle son bir kez konuşmak ve onlara iyi olduğumu söylemeyi istemek dışında geriye dönmek istemiyordum. O hayat benim için oldukça zordu. Annemle babamın yüzünü hatırlamaya çalıştım ama bunu bir türlü başaramadım. Panik ruhumu ele geçirmekle tehdit ederken derin derin nefes alarak kendimi sakinleştirdim.
Kendi hayatıma odaklanmaya çalıştım. İçimde bir yerlerde aldığım kararla ilgili bir şüphe aradım ama yoktu. Bu hayatım için elimden geleni yapmalıydım. Kabul etmeliydim ki Jason'a geri döndürülemez bir şekilde aşık olmuştum. Onun yanında olmak alabileceğim en iyi karardı. Bu yüzden de ruhumdaki karmaşa yok olmuş, kendimi hiç ummadığım bir huzurun içinde bulmuştum.
Yolun sonu belirsizdi ama yol arkadaşımın elinden tutmak o yolu benim için paha biçilmez kılıyordu.
Rose ile bir süre daha oturduk. Benimle konuşurken gittikçe rahatladığını fark ettim. Kanı çekilmiş yüzüne renk gelmişti. Gözlerinde hala donuk bir parıltı olduğunu görebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kral'ın Karısı +18
ParanormalBir metres hayatta kalmak için ne yapmalıdır? Nazlı Arslan gözlerini açtığında öldüğünü biliyordu. Cehenneme düştüğünden emindi. Zindanda, elleri kelepçeli olarak uyandığında artık kendi zamanında olmadığını biliyordu. Bir şekilde öldükten sonra ok...