━ 𝒄𝒉𝒂𝒑𝒕𝒆𝒓 𝒕𝒉𝒊𝒓𝒕𝒆𝒆𝒏

111 13 0
                                    

𝒸𝒽𝒶𝓅𝓉ℯ𝓇 𝓉𝒽𝒾𝓇𝓉ℯℯ𝓃öfke✧・゚: ✧・゚: - :・゚✧:・゚✧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

𝒸𝒽𝒶𝓅𝓉ℯ𝓇 𝓉𝒽𝒾𝓇𝓉ℯℯ𝓃
öfke
✧・゚: ✧・゚: - :・゚✧:・゚✧

Bridget, Slytherinli iki çocuğun ensesindeydi. Nihayet neyin peşinde olduklarını öğrenebilecekti. Biriyle buluşmak için boş koridorun sonunda bekleyen ikiliyi dinleyebilmek için duvarın arkasına gizlendi. Yıllardır Bayan Norris'tan saklandığı için bu konuda uzman haline gelmişti.

Hedefi, bekledikleri kişiyle buluşmuştu.

"Sizi kimsenin takip etmediğinden eminsiniz değil mi? Tek bir hata bile isfemiyorum."

"Kontrol ettik. Bir sorun yok." dedi Slytherinlilerden uzun boylu ve sıska olanı. Diğeri konuştukları kişiden korkmuş gibiydi. Bridget ne kadar çabalasa da konuştukları kişiyi göremiyordu. Sanki Bridget'ın orada olduğunu biliyormuş gibi kendini göstermiyordu.

Bridget kiminle konuştukları konusundaki merakını yenemediği için biraz daha eğildi. Tam kim olduğunu görecekti ki bir el bileğinden yakalayıp onu çekti.

Bir çift gri göze bakıyordu. O kadar tanıdıklardı ki... Bu gözlerdeki endişe bile ona Sirius'u anımsatıyordu.

Regulus ağzından elini çeker çekmez "Napıyorsun?!" diye azarladı onu Bridget. "Bana kaybettirdiğin şeyden haberin bile yok. Ya da var mı? Sen de onlarla birliktesin anlaşılan. Bana daha önce de engel olmuştun."

"Hayır." dedi Regulus, soluk soluğa kalmış gibi. Sesinden uğradığı hayal kırıklığı anlaşılıyordu. "O zaman beni neden takip ediyorsun? En son kontrol ettiğimde takıntılı bir sapık değildin."

"Asam sende. Unuttun herhalde. Hani bilirsin. Genelde büyücüler asalarına ihtiyaç duyar." Regulus'un alaycı tavrı Bridget'ın keyfini kaçırmıştı. Eskiden umursamaz ve soğuktu. Bu sene ortaya çıkan sevimsiz alaycılığı ile baş etmesi zordu. Sirius ile artık aynı evde yaşıyor bile değillerdi. Buna rağmen eskisine kıyasla daha çok Sirius'u andırması oldukça tuhaftı.

Bridget suratını azarak Regulus'a asasını geri uzattı. "Sözde seni durdurmak için asanı almıştım. Şu hale bak." Regulus sırıttı. "Anlaşılan iyi bir seherbaz olmak için hala önünde uzun bir yol var. Kendini yıpratmak yerine Hogwarts'taki son senene odaklanmanı söylemiştim."

"Bana akıl vermeyi kes! Sinirimi bozuyorsun."

Regulus cevap verecek gibi oldu ama onlara doğru gelen ayak seslerini duyan Bridget onu da yanında asılarak gizlendi. Peşinde olduğu çocuklardan diğeri etrafı kontrol etmeye gelmişti. Kiminle buluştularsa ondan korkuyor olmalıydı ki uzun ve sıska olan arkadaşı yerine kendisi gelmeye tercih etmişti. Gizemli kişiyle yalnız kalmak istememişti belli ki. Arkasına saklandıkları heykele o kadaf yaklaşmıştı ki Bridget farkında olmadan nefesini tutmuştu. Karbondioksitten rahatsız olmaya başladığında bile stresten nefesini dışarıya veremedi.

"Gel! Başka bir zaman görüşmemizi istedi. Peşimize birilerini taktığımızı düşündüğü için beni azarladı durdu."

Slytherinli ikilinin güvenli bir mesafe kadar uzaklaştığından emin olduklarında saklandıkları yerden çıktılar.

Bridget nefesini düzene sokmak için hızlı hızlı nefes alıyordu. Regulus'un dikkatli bir şekilde onu izlediğini fark edince gözlerini devirdi. "Hiç öyle bakma! Hepsi senin suçun."

İkisi bir süre hiç konuşmadan yan yana yürüdüler. Bridget, Regulus'un bir türlü yanından ayrılmamasına anlam verememişti. Bunu ona sormamayı tercih etti. Alacağı cevap hakkında en ufak bir fikri olmasa da için de iyi bir his yoktu. Sessizliği bozan Regulus oldu.

"Başını belaya sokma konusunda neden bu kadar ısrarcısın?"

"Asıl sen- Sen neden işime burnunu sokma konusunda bu kadar ısrarcısın?" diye sordu elinde olmadan Bridget. Gerçekten can sıkıcı olmaya başlamıştı.

"Soruma soruyla cevap vermen pek kibar bir davranış sayılmaz."

"Şimdi de görgü dersi mi veriyorsun?! Teşekkürler ama almayayım. James ile büyüdüğüm için böyle şeylere alerjim var." Regulus güldü. Blacklerin evi Bridget'e her zaman olduğundan daha ürkütücü görünmüştü şimdi. Durduk yere neden güliyordu ki? Zavallı çocuk sonunda akıl sağlığını yitirmeye mi başlamıştı yoksa?

"Ah! Sizi görmek ne güzel!"

Bridget'ın daha yeni akrabası olduğunu öğrendiği, tıpkı onunla uğraştığı gibi Regulus'un da her işine burnunu sokan sinie bozucu tablonun önünde durmuşlardı.

"Bir sen eksiktin!"

"Ama kalbimi kırıyorsun, Birdie!"

"Bana öyle deme!" dedi Bridget gergin bir tonda. Uzun zamandır kimse ona takma isimle seslenmiyordu. James ve diğerlerini o kadar özlemişti ki Regulus'a rağmen yere çöküp ağlamaya başlayabilirdi.

Alexander, Regulus'a baktı. "Nesi var? Her zaman olduğundan daha aksi."

"Aşırdığı asamı geri istedim diye mızıldanmaya başladı. Sahiden tuhaf birisi."

"Hey!" diye bağırdı, Bridget ayağa kalkarken. Yere çöküp ağlamanın eşiğinden vücuduna yayılan ani sinir dalgası sebebiyle dönmüştü. "Son aşamaya getirdiğim takip işini nasıl mahvettiğini anlatsana."

Alexander, ortalığı sakinleştirmeye çalıştı. Anlamsız bir çabaydı ama yine de denemişti işte.

"İkinizin biraz olsun daha iyi geçinmeye başladığınızı düşünüyordum. Slughorn'un partisinden çıkan birkaç kız, kıskançlıktan ölüyor gibilerdi, ikinizin ettiği şu danstan bahsediyorlardı." İkisi de aynı anda Alexander'a ölümcül bakışlarını yolladı. Sanki ettikleri dansın suçlusu oymuş gibi öfkelenmişlerdi. Alexander yeni nesil gençleri anlamakta güçlük çekiyordu.

"Nasıl iyi geçenebiliriz ki?" diye sordu Bridget isyan ederek. "Bütün işimi bozdu. Daha önce bana asa bile doğrultmuştu."

"İşlerin büyümesini engellemek istemiştim. Ne sana ne de Sirius'a asa çekmek gibi bir niyetim yoktu! İkinizle de düello etmek istemiyorum." dedi Regulus hüzünlü bir şekilde. Hayatının en büyük pişmanlıklarından biri olan olayın Bridget tarafından hala hatırlanıyor olması onu germişti. Kendini nasıl affettirebileceğini bilmiyordu.

Bridget histerik bir kahkaha attı. "Şimdi bu söylediğine inanmamı mı bekliyorsun? Komik olma lütfen."

"Mulciber ve çetesi pek tekin sayılmaz."

"Onlarla başa çıkamayacağımı mı ima ediyorsun?!" Regulus her konuştuğunda daha da batıyordu sanki. Alexander ona susmasını işaret etse de konuşmayı sürdürdü. "Sadece- Tek amacım- Ben-"

Bridget başını iki yana salladı. Regulus'un durumu onun için gerçekten içler acısıydı.

"Olay çıkmasını istemedim. Bu kadar!"

"Evet. Evet! Çıkmadı da zaten. O yüzden McGonagall'ın odasına çağrıldık ve bak inanabiliyor musun ortada hiçbir neden yokken ceza aldık!" Bridget'ın yaptığı ironi Regulus'a yenilgisini kabullenmeye itmişti. Sesi çıkmıyordu. Bridget'ın alışkın olduğu suskunluğuna geri dönmüştü.

"Neyse. Artık bunun bir önemi yok. Yaşandı, bitti." Regulus'a doğru birkaç tehditkar adım attı. "Bundan sonra, her nedenle olursa olsun, karşımda durma yeter!"

𝖊𝖓𝖉 𝖔𝖋 𝖈𝖍𝖆𝖕𝖙𝖊𝖗.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

༺ 𝑀𝑎𝑟𝑐𝑖𝑑 𝐴𝑑𝑜𝑙𝑒𝑠𝑐𝑒𝑛𝑡, 𝘳𝘦𝘨𝘶𝘭𝘶𝘴𝘣𝘭𝘢𝘤𝘬.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin