━ 𝒄𝒉𝒂𝒑𝒕𝒆𝒓 𝒏𝒊𝒏𝒆

137 19 79
                                    

𝓬𝓱𝓪𝓹𝓽𝓮𝓻 𝓷𝓲𝓷𝓮yeşeren umutlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

𝓬𝓱𝓪𝓹𝓽𝓮𝓻 𝓷𝓲𝓷𝓮
yeşeren umutlar

✧・゚: ✧・゚: - :・゚✧:・゚✧





Ay bulutların arasından belli belirsiz ışıldıyordu. Antremandan dolayı ter içinde kalan Regulus iyi bir duşun hayalini kurarak quidditch sahasından ayrıldı. Evan Rosier, arkasından antremanda ne kadar iyi olduğu ile ilgili birkaç şey söylemişti.

Yıkandıktan sonra o kadar rahatlamıştı ki uzun süredir kaçık olan keyfi yerine gelmişti.

"Kendi kendine gülene ne derler, biliyor musun?"

Regulus aniden gelen sesle irkildi ve sıçrayarak irkildi. Eğlenen bir sesin gülüşünü işitti. Etrafına baktı. Peeves ortalıkta gözükmüyordu. Yeni banyo edenlere kokulu şeyler atmayı seven Peeves olsaydı çoktan yeniden duşa ihtiyaç duyuyor olurdu.

Sağına, soluna, arkasına; her yöne baktı.
Sesin nereden geldiğini çözememişti.

"Buradayım, burada! Arkanı dön! Ah şu Black soyu yok mu!"

Regulus, birkaç adım yaklaştı. Tablodaki adam onunla konuşuyordu. Sarı saçları özenle taranmıştı ama kıvırcık yapısı yüzünden oldukça dağınık görünüyordu.
Yakasında tavuşkuşu tüyü motifli broş dikkatini çekti.

"Black soyuna neden laf ettiniz şimdi durduk yere, beyefendi?" Portre, Regulus'a gözlerini devirdi. "Belli haklı olduğum hususlar var. Ama konumuz bu değil." Duraksayıp Regulus'u tartarcasına süzdü. Saçlarına kıyasla daha koyu olan bıyıkları kaşlarıyla birlikte kıvrılıp duruyordu. "Şu geçen kütüphaneden aşırdığın kitabı iyi sakladın değil mi, Black?"

Regulus panikle elini tabloya dayadı. Sanki faydası varmış gibi...

"Ne yapıyorsun?"

Regulus utanarak ellerini geriye çekti. O sırada saçının önüne gen tutamından burnunun üstüne su damladı. "Ben de seni zekisin sanıyordum." diye takıldı portre. "Sen beni dinle. İyi sakla! Her zaman Bridget ve diğerleri seni kurtarmak için orada olmayacak." Regulus acı acı gülümsedi. Bridget Potter ve Sirius onu umursuyor değildi. Son yaşananlardan sonra başdüşmanları olmuş bile olabilirlerdi.

"Kütüphanedeki bütün kitapları o tozla mahvettiler haylazlar. Madam Pince yetenekli bir cadı olmasaydı..."

Portre kendi kendine konuşmaya devam ederken Regulus diğer tabloların da çapulcular sayesinde Yasaklı Bölüm'den aldığı kitaptan haberi var mı merak etti. Eğer öyleyse başı çok ciddi belaya girebilirdi. Portre sanki zihnini okumuş gibi tam da Regulus'un içini kemiren sorunun yanıtını verdi.

"Merak etme. Başka gören olmadı. Yeterince karanlıktı zaten." Regulus derin bir nefes verdi. "Kitabı iyi bir amaç için kullandığın sürece ben de seni Dumbledore'a şikayet edecek değilim. Genç büyücülerin ufkunu genişletmesine müsade etmekte bir sakınca görmüyorum." Regulus, tablonun daha fazla konuşmasına müsade etmeden Slytherin Ortak Salonu'na doğru yol aldı.

İçeriye girdiğinde bir kız grubunu şöminenin önünde yüksek sesle sohbet ederken buldu. Yanlarından geçerken istemeden konuşmalarına kulak misafiri oldu.

"Slughorn'un düzenlediği yemekte hangi elbiseni giyeceksin, Calista?"

Sarıya kaçan kızıl saçları beline kadar uzanan, ince yüzlü, safir mavisi renginde güzel gözleri olan Slytherinli kız keyifle gülümsedi. "Annemin Amerika'dan dönerken aldığı elbiseyi giymeyi düşünüyorum."

Slughorn'un vereceği yemek neredeyse Regulus'un aklından çıkmıştı. Bridget, Sirius, James, Lily ve Remus da orada olacaktı. Gerilmişti.

Olduğu yerde dikildiğini gören kızlar gülüştüler. Yalnızca adı Calista olan kız gülmüyordu ama o da dikkatle Regulus'a bakıyordu. Regulus kendine geldiğinde kızı fark etti. Yatakhaneye doğru dönüp gitmeden önce başıyla selam verdi. Calista Montague'yü iyi tanırdı. Kız annesiyle birlikte her zaman annesi Walburga'nın verdiği partilere gelirlerdi.

Ertesi gün ders programı oldukça yoğundu. Arnie'nin tüküren bilye oynama teklifini geri çevirerek yatağına girdi. Başını yastığına koyduğu gibi uyuya kalmıştı.

İlk dersi sihir tarihi dersiydi. Uluslararası Gizlilik Statüsü'nü işlrmişlerdi. Antik Rünler dersinden sonra da Büyük Salon'a geldi. Öğle yemeği vakti gelmişti.

Clyde, kucağında bir sürü parşomenle birlikte gelmişti. Regulus'un karşısına oturmadan önce parşomenleri masaya fırlattı. "Aritmansi yüzünden aklımı kaçırmama çok az kaldı!" Regulus kıkırdadı. "Sana antik rünleri al demiştim."

Öğle yemeğinden sonra günün geri kalanı hızlı geçti. Birden akşam oluvermişti. Güneş gözden kaybolup da ay gökteki yerine yerleştiğinde Regulus esneyerek yatakhanesine çıkıyordu.

Regulus, yeşil flarını düzeltirken Arnie çikolata kurbağa kartlarından eski bir sihir bakanı çıktığı için homurdanıyordu.

"Ben artık ayrılıyorum." dedi Regulus. Arnie ona ilgisiz bir şekilde el salladıktan sonra yatakhanesinden çıktı. Clyde aşağıda onu bekliyordu. Yalnız da değildi. Calista Montogue de onun yanındaydı.
Regulus'un gözleri merakla ikisinin üzerinde gezinince Clyde açıklamak istercesine "Üç Slytherin olarak beraner gidelim diye ben teklif ettim. Aslında Snape'i de çağıracaktım ama ortalıkta görünmüyor." Regulus omuz silkti. Zindan koridorlarına çıktıklarında Calista birden konuşmaya başladı. Bugünki derslerinin ne kadar yoğun olduğundan Walburga Black'in ne kadar hoş bir hanım olduğuna kadar uzanan geniş bir sohbet olmuştu.

Horace Slughorn'un odasının önüne geldiklerinde sohbetleri kesilmişti. İçeriye girdiler. Slughorn, onları sevecen bir şekilde karşılamıştı. İçeride Ophelia Fawley ve Clyde'ı son derece huzursuz eden hufflepufflı arkadaşı da vardı. O ikisine huysuz huysuz bakarken Calista "Henüz diğerleri gelmedi?" diye sordu. "Tam da Gryffindorlardan beklendiği gibi. Sorumsuzluk..."

Regulus şikayetçi sayılmazdı. Hatta bir bahane uydurup gelmese daha iyi olabilirdi. Belki de Sirius ve arkadaşlarının başka bir planı olurdu. Hep bir şeylerin peşinde koşarlardı zaten.

"Remus, bugünü kaçırmadığın için çok mutlusundur."

Sirius Black elleri cebinde etrafı inceliyordu. Regulus'un kaçışı yok gibi görünüyordu. "James, Lily ile birlikte olacağı için daha mutludur." dedi Bridget Potter. Çok geçmeden onların arkasından James ve Lily de gelmişti.

Severus Snape, birkaç Slytherin öğrencisi daha geldiğinde Slughorn'un kulübündeki herkes gelmiş bulunmaktaydı.

"Perfonmansınız çok iyiydi, Bayan Fawley." dedi Slughorn son Ravenclaw-Hufflepuff maçını kast ederek. "Ah tabi, takımına galibiyet getiren Bayan Potter'ı da unutmamak lazım. Saçlarınızın her zamankinden daha uysal olduğunu görüyorum. Babanızın iksirinden kullanmış olmalısınız. Bay Potter ve siz yeteneğinizi babanızdan almış olmalısınız. Gerçi Bay Potter ders dışı etkinliklerle fazla vakit kaybediyor ama-"

Regulus çekinerek de olsa Bridget'e baktı. Bridget onu gözle görülemeyecek kadar küçük parçalara bölüp Kara Göl'ün dibine atmak ister gibi görünüyordu.

"Sırf babaları sayesinde Potterların bu kadar övülmesinin boşa olduğunu da gösteriyor bu değil mi, Profesör?" dedi Slytherin öğrencilerinden biri. Regulus, Barty Crouch Jr.ın bıyık altından güldüğünü gördü.

"Buradaki birçok kişi iyi bir safkan aileden geliyor ve iyi bağlantıları var. Buna sen de dahilsin." Regulus elinde olmadan söylemişti bu sözleri. Bridget ve Sirius şok içinde ona bakıyordu. Kendisi de en az onlar kadar şaşkındı.

Bridget'ın ifadesindeki yumuşa umutlarının yeniden yeşermesine neden olmuştu.

𝖊𝖓𝖉 𝖔𝖋 𝖈𝖍𝖆𝖕𝖙𝖊𝖗.

༺ 𝑀𝑎𝑟𝑐𝑖𝑑 𝐴𝑑𝑜𝑙𝑒𝑠𝑐𝑒𝑛𝑡, 𝘳𝘦𝘨𝘶𝘭𝘶𝘴𝘣𝘭𝘢𝘤𝘬.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin