Çocukluktan beri bir çok sorunla karşılaştım. Bir prenses olduğum için daima tehdit altındaydım. Kendimi sihrimle koruya bilirdim lakin gücümü kullanmağıma iznim yoktu. Teyzemin anlattığına göre sihir yok olduğundan beri periler, cadılar ve insanlar diğer sihirli varlıklarla bir bütün şeklinde yaşamaya devam etmişler. Sadece sayılı kişilerde sihir kalmış ve onlarda güçlerini kullanmaz, tehlike anında bir bariyer yapmak için sihirlerini saklardılar. Ben ilk kez sihirle karşılaştığımda tahmini 4 yaşındaydım. Bu anımı çok iyi hatırlıyorum. Gözlerimi her kapattığımda bir çok anım canlanıyordu ve buda onlardan biriydi.
-Haydi, Aleysha. Bak bana- annem avuç içini yukarı olacak şeklinde açtı- Haydi, kızım, yapabilirsin.
-Bunun için fazla küçük değilmi,tatlım? - babam her zaman yaşımın çok küçük olduğunu düşündüğü için böyle şeyleri ertelerdi.
-Bunları şimdiden öğrenmesi lazım, hayatım. - Annem benim elimi avuçlarına aldı daha sonra küçük parmaklarımı araladı ve elimi tıpkı onunkisi gibi avuçumun içi yukarı olacak şekilde açtı. Daha sonra bana baktı. - Haydi küçük kızım, bir dene.
O zamanlar küçük olduğum için annemin ne yapmağa çalıştığını anlamıyordum. Annem elini benimkisinin yanına getirib parmaklarını oynatmağa başladı. Aniden annemin avuçlarında garib morumsu ışıltılar gördüm. Ne olduklarını bilmiyordum ancak epey cezb edici olduğu için onlara dokunmak istemiştim. Annem elini aniden çektiğindeyse çok üzülmüştüm ve nedenini bilmesem de kızmıştım.
Sahi neden kızmıştım ki buna? Belliki dokunmamı istemiyordu. Ancak ne bile bilirdim ki kızanın gerçek ben olmadığını.
Kendimi kötü hissettim ve ellerimi, ayaklarımı babamın dizine vurarak ağlamaya başladım. İşte o zaman annem bana tıpkı az önce ablamın baktığı gibi şaşkın ve korkmuş bakıyordu
-Tatlım, sorun ne? - Sordu babam endişeli bir sesle.
-Sorun gözleri Oritl....onlar kırmızı.....
***Ablamın ne demek istediğini anlamamıştım. Hemen başımı arkamda duran küçük kare aynaya çevirdim. Ayna yukarıda ve küçük olduğu için sadece gözlerim ve alnım gözüküyordu. Ancak bu bile bana gözlerimin nasıl kan kırmızısı renginden solarak yeniden mavi rengine dönüştüğünü görmeme yetti.
Bir bukelemun olmadığım kalmıştı.
Ablam hâla şaşkın ve korkmuş gözlerle bana bakıyordu.
Ablamın ilk izlenimi için iyi bir manzara olmadığım aşikar.
Teyzem bana yaklaştı. Yüzünde yine endişeli ifadesi vardı. Bana dikkatlice baktı daha sonra ablama taraf döndü.
-Merak etme, Bloom,- dedi,- Aleysha için normal bir durum.Ne demessin. Nede olsa her kes günde göz rengini değiştiriyor değilmi?
Evet. Aslında bu durumu daha öncede yaşamıştım. Genelde bir şeye çok kızdığımda ortaya çıkan bir durumdu bu .Ablam bana yaklaştı, yüzüme teyzem gibi dikkatlice baktı. Kendimi onun korkmuş tavırlarına ve benden uzak durmasına hazırlamışken yakınıma gelmesi şaşırtmıştı. Aniden yüzünde bir gülümseme oldu. Bekle bir dakika güldümü?
- Bukelemun bir kardeşim olduğunu bilmiyordum.
Aha, ablamı da böyle kaybettik. Neyse, hiç olmasa evde tek anormalin sadece ben olmayacağı kesin.-Anlamadım? - yüzümdeki şaşkın ifade daha çok gülümsemesine neden olmuştu.
- Duydun. Bu günden sana "bukelemun Aley" diye seslenicem. Yeni ismin hayırlı olsun.
Tanrım nasıl bir günah işledim de beni IQ'sü düşük bir ablayla sınıyorsun?
![](https://img.wattpad.com/cover/362920695-288-k896612.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Melek
Teen Fiction"Şimdi söyle bana neyim ben: Karanlığı aydınlatan bir ışık mı? Yoksa bütün ışıkları söndüren karanlık mı?"