7

301 29 26
                                    

Dun atmayi unutmusum o yuzden bugun 2 bolum ☹️☹️☹️

Arabanın ön koltuklarında oturan ikilinin arası çok gergin. Neredeyse kendilerini bildiklerinden beri birbirlerini tanımalarına rağmen ilk kez böyle bir soğukluk hissediyorlar. Soğuklukları birbirine karşı değil, ikisi de tepki verecek kadar güçlü hissetmiyor.

Aslında buluşmaları çok zevkli başlamış. Kumral çocuk annesi yerine koyduğu kadının ellerini öpüp daha bir kaç gün önce görmüş olsa bile ona olan özlemini gidermiş. Siyah saçlı çocuğu sağ salim getireceğine dair kadına bir söz bile vermiş. Güzel bir pastaneye gitmişler ve kumral çocuk kendisinden küçük çocuğa istediği ve istemediği tüm tatlıları almış.

Kumral çocuk küçüğünü söz verdiği yere götürmüş. Yolda küçüğün bir çalma listesini dinlemişler ve tatlı küçük çikolataları yolda ağızlarına atıp kutuyu bitirmişler bile. Oturduklarında yeseler bile o kadar tatlı gelmeyeceğine iki tarafta hemfikirmiş.

Büyüğün arkadaşları ile gizli yeri sahile yakın bir yerde. Denize kendi başlarına gidebilecekleri yaşlara ilk geldiklerinde orayı keşfetmişler. Daha önce de orada kendilerinden başka birilerini görmemişler bile. Büyük olan da küçüğünü oraya götürürken orada birisini görmeyi beklemiyormuş.

Ama görmüşler. Arabayla dağın kenarında kalan çıkıntıya girdiklerinde arabanın farları ikiliyi aydınlatmış. Küçüğün abisi ve büyüğün kardeşi yerine koyduğu çocuk, şaşkınlıkla arabanın ön koltuğunda oturan ikiliye bakakalmışlar. Üstleri başları dağınıkmış, afallamış suratları orada yaptıkları şeyleri fazla açık etmiş. Albino çocuğun kayanın kenarına fırlamış tişörtü de son şüpheleri kafalarından silip atmış.

Kumral çocuk anın şokunu atlattığı gibi arabanın farlarını kapatmış ve geriye doğru hızlıca giderek çıkıntıdan ayrılmış. İkilinin belki de hayatlarını riske atabilecekleri bir hızla özel yerlerinden uzaklaşmış. Üçüne özel yerde, özel şeyler yapan ikiliyi yalnız bırakmış.

Büyük olan arabayı dağdan uzaklaştırmış ama yine de sahilden uzaklaşamamış. Araba şimdi sahile bakan bir araba parkında duruyor. İkili uzun süredir konuşmuyor. Küçük olan büyüğe söyleyecek bir söz bulamamış. Bu ana şahit olmak ikisi için de çok zor.

Tatlılar arabanın içinde hafif erimeye başlamış ama ikisinin canı da şekerli bir şeyler yemek istemiyor. Sessiz bir şekilde açık camlardan arabanın içini dolduran denizin tuzlu havalarını içine çekiyorlar ve uzaktan duyulan dalgaların sesini dinliyorlar. Yine de zihinleri çok dolu.

Kumral çocuk arka koltuğa uzanıp kara poşetten bir bira çıkarıyor. Küçüğünün gerginlikle birbirine bastırdığı dizlerinin üstüne hala soğuk tenekeyi koyduğunda küçük irkiliyor. Bira aldıklarını tamamen unutmuş bile. Hem içesi yok hem de bu tuhaf durumu sadece içerek atlatabilecek gibi hissediyor.

"Sen içmeyecek misin?" Diye mırıldanıyor, ikinciye düşünmeden bir fıs sesiyle teneke kutuyu açarak.

"Bunu ne kadar istediğimi tahmin bile edemezsin." Büyük olan kendi kendine konuşuyor. Parmakları kumral saçlarının arasında. Düşüncelerinde kaybolduğu her halinden belli. Yanındaki küçüğü onu bu durumdan kurtaramadığı için üzgün hissediyor. "Ama seni eve geri götürmeliyim. Sen arabadayken içkili bir şekilde arabayı süremem."

Küçük olan büyüğün düşüncesine gülümsüyor. Böyle ince düşüncelere biraz fazla hassas. Abisi hiç böyle olmadı ve çoğu zaman Sukuna'nın Yuji'yi koruyup kolladığı gibi korunmayı diliyor. Bir erkek kardeş olarak kollanmak istemediğinin farkında değil. İsteği farklı bir şey ama henüz yanındaki büyüğüne o gözle bakabilecek kadar cesur değil.

Brother's Bro /SukuFushi/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin