21

244 27 40
                                    


"Hoşgeldin oğluşum benim!" Kumral çocuğun yanakları manevi annesi tarafından sıkıştırılıyor. Karşısındaki kadın kendisinden kısa olmasına rağmen her zamanki gibi yanında küçük kalan o oluyor.

"Hoşbulduk annecim." Burnundaki beyaz sargıya rağmen annesini iki yanağından öperek içeri giriyor. Bu sefer girişe en yakın kişi ise manevi babası.

Samimiyetini pek gösteremeyen babasının her zamanki gibi elini sıkıyor. "Bizim süt kafa seni çağırabilmiş." Diyor manevi babası.

"Çağırmasam da buraya damlaması an meselesiydi zaten." Elleri cebinde ortama giren albino çocuk kumral olanın dikkatine takılıyor. Kumral çocuk arkadaşına sırıtınca aynı samimi sırıtışı alıyor ve içi rahatlıyor. Kalbinde çözülmeyen tek düğüm kaldı, o da küçüğünü görme arzusu. Albino ve kumral el sıkışıp dostça sarılıyorlar. İkisinin de birbirlerine karşı kırgınlığı kalmadı ve birbirlerini tamamen affettiler. Artık her şey geride kalabilir.

"Var mı benden istediğin bir şey kuzum?" Kumral çocuk yiliğini düşünen kadına gülümsüyor ve yanağından bir makas alıyor. "Canının sağlığı annecim."

"Tamam kes, en büyük tavuk parçası senin işte." Albino arkadaşı omzuna vurduğunda, kumralın manevi babası gülmesini öksürüğüne gizliyor. Kumralın yüzünde hoş bir gülümseme var. Bu evde olmayı sevmesinin en büyük nedeni onu asla yabancı olarak görmeyen bu aile.

Bir de küçüğü. Küçüğünü zihninden atamıyor bu yüzden hemen konuyu değiştiriyor. "Ben Megumi'nin odasına uğrayayım. Hem ilaçlarını sürdüğüne de emin olurum."

"Hep size özeniyordu zaten, kavga etmesine şaşırmadım." Evin babası koltuğuna geri oturup kumral kapıyı çalınca bıraktığı gazetesini elind alıyor. Yıllardır gazetenin ekonomi bölümünü okumayı bırakamadı ve yarım kalmasına izin vermeyecek. "Sukuna, onu biraz haşla da bir daha yapmasın böyle işler."

"Merak etme Toji Amca ben hallederim." Kumral olan gözleriyle albino arkadaşına onay istercesine bakıyor ama arkadaşı çoktan babasının karşısındaki koltuğa uzanarak telefonunu kurcalamaya başlamış bile. Bu yüzden hızlıca merdivenlere adımlıyor ve bir kaç basamak atlayarak üst kata çıkıyor.

Küçüğüne ait mavi kapının önüne gelince kapıyı tıklatıyor. Küçüğünün içerde olduğunu biliyor ama müsait değilse kapıda bekleyebilir. Küçüğünün mahremiyeti onun için çok önemli.

Ama küçüğü kapıda onun olduğunu bilmiyor olmalı ki onu içeriye çağırmıyor. Bu yüzden kapıyı aralayarak içeriye giriyor. Küçüğü yatağının üstünde örtülerinin arasına saklanmış. Ayakları örtünün dışında kalan tek yeri. Sırtı kapıya dönük ve yorgandan bile belli olan kasılmış vücudu uyumadığını belli ediyor.

"Aşağı karşılamaya inmedin abicim, alındım." Büyük olan kapıya yaslanıp sırıtıyor ve küçüğünün yataktan düşercesine panikle ayağa kalkmaya çalışmasını keyifle izliyor.

"Burada ne işin var?" Küçüğü şaşkınlıkla soruyor ama yüzündeki gülümseme halinden memnun olduğunun en büyük kanıtı. Gülümsemesi yüzündeki yaraları bile saklayacak türden. Büyük olan yaralarla sonra ilgilenecek. Şimdi küçüğünü çok özledi. En son onu görmeden bu kadar vakit geçtiğini hiç hatırlamıyor bile.

"Annen tavuk yapmış. Kaçırır mıyım?"

Küçük olanın gülümsemesi büyüyor ve ayağa kalkarak büyüğüne yaklaşıyor. Büyük olan kapının pervazından çekiliyor ve kapıyı kapatıyor. Artık aralarındaki mahremiyet sağlanmış durumda.

Küçüğün özlemi fazla büyük olduğu için kollarını büyüğünün boynuna doluyor ve sıcak eller hemen beline sarılıyor. Bir kaç saniye boyunca burnunu sarıldığı bedenin boyun girintisine sürterek tanıdık kokuda huzur buluyor. O sırada saçlarında derin nefesler alan büyüğünün farkında değil gibi.

Brother's Bro /SukuFushi/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin