Üstümü ellerimle gelişigüzel düzeltirken kapısında durduğum mekâna göz attım. Stüdyo gibi bi alana benziyordu.İçeri girdiğimde bahçeden gelen kahkaha sesleri kulağıma doluşmuştu. Demekki henüz içeri geçmemişlerdi.
Bahçede tam olarak kimler vardı bilmiyordum ama Berkcan ve Efe'nin gülüşünü net bi şekilde duyuyordum. Aralarına katılmadan önce yorgunluğumu gizleyecek zoraki bi tebessüm yerleştirdim yüzüme.
Mekânın ışıktan yoksun yan bahçesini birkaç adımda geçtikten sonra bina kapısının önünde sigara eşliğinde sohbet eden insan topluluğuna yaklaştım.
Beni ilk farkeden Efe olmuştu.
"Eveeet. Başrol de teşrif ettiğine göre film başlayabilir artık ha?" diyerek dikkatleri benim üzerime çektiğinde sağa sola kayan bakışlarımı onlara bakmaya zorladım.
Ne diye gelmek istemiyorum diyip kestirip atmamıştımki? Buna hazır olup olmadığımdan bile emin değildim. Bayadır böyle kalabalık ortamlara girmemiştim.
Efe elini kaldırmış beni bekliyordu. Ona yaklaşarak elimi kaldırıp havadaki eline kenetledim.
"Hoşgeldin kardeşim." derken bana kısaca sarılmıştı. Hemen ardından başka birinin elini havada görünce ona uzandım.
"Piyasanın nirvanası beee."
Alayla karışık bir tonda konuşan Berkcan tek elinde içecek varken boştaki eliyle bana samimi bir tavırla sarılmıştı.
Garipti. Bu herife daha önce sarılmış mıydım onu bile bilmiyordum.
"Youtube kimin işiymiş ha?" diyerek istemsizce ona ayak uydurmuştum. Az önce dediği şey beni maziye götürmeye yetmişti.
Gülerken omzuma birkaç kez elini vurup benden ayrıldı. Onlardan sonra İbo ve Kemal de bana sarılmış, ufaktan çökük halimle taşak geçmeyi unutmamışlardı.
"Baturay nerde lan? Onu da getireceğim demiştin." diyen İbo program sözünü sadece benim adıma değil, en yakın arkadaşım içinde almıştı.
"Sen önden git sonradan katılırım demişti. Gelir sonra merak etme."
Umursamazca konuşurken çevremdeki dört adama baktım şöyle bi. Özellikle Berkcan ve Efe' ye bakınca değişik hissediyordum. Onlarda geçmiş yatıyordu.
Ayrıca ortamdaki eksikliğin de farkına varmıştım. O burada değildi.
"Kankan yok ortalarda?"
Özellikle Berkacan' a dönerek konuştuğumda bana alaycı bi iğrenmeyle bakmıştı. Kimden bahsettiğimi anlamıştı sanırım.
"Nerden kankam lan o benim?"
Efe'nin yanına geçerek kolunu omzuna attı.
"Al bak benim dostum burda. Elalemin Pakistanlı Yusufî'sine kalmadık."
Reynmen'i tanımlayışı hafifte olsa gülmeme sebep olmuştu.
"Yusufî senin amınakoysun."
Bina kapısının ordan duyulan sese kulağım fazlasıyla aşinaydı. Çok geçmeden tüm duygularım ve düşüncelerim de onun varlığını algılamış, tepki göstermeye başlamıştı.
Bakışlarım kapıdan çıkan bedene döndüğünde yıllar sonra ilk defa o ela gözlerle karşılaşmıştı.
Bunun yaşanacağını bile bile geldin ya buraya.. Derdin neydi be Enes Batur?
Yusuf Berkcan'ı es geçerek bana doğru adımladığında yüzünde yılların eskitemediği o labali gülümseme vardı.
"Hoşgeldin Enes."
Havaya kaldırdığı eliyle tam karşımda dikildiğinde bakışlarımı önce eline indirip sonra etrafta gezdirdim.
Zihnim bu aralar zaten çok dağınıktı. Hatta her hareketim aynı şekilde dalgındı. Bu gece kendime bu halimle niye eziyet etmek istediğimi bende bilmiyordum ama burdaydım işte.
Bu hâle gelmemde oldukça büyük bi parça taşıyan adamın avucuna elimi yerleştirdim.
"Hoşbuldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA KUŞLARI /ReynmEnes
Fanfiction#reynmEnes #befe #berkun .. Sonra birgün yine oturdum o banka. Kafamda türlü düşünceler, asla susmuyorlar. Seslerini bastırmak için kulaklıklarımı takmışım, müzik dinliyorum. Hava hafif rüzgârlı, iki saat uykuyla ayakta duran bedenime ve yorgun ruhu...