O KADAR ÇOK

43 5 8
                                    


Bölüm Şarkısı: Torna- Son Feci Bisiklet

...

Enes Batur Sungurtekin'den..

Çantamdan anahtarlarımı çıkarıp kapıyı açtım. Nefesimi tutmuş bir şekilde içeri girdiğimde ses çıkarmamaya özen gösteriyordum.

Mutfaktan gelen su ve tabak yerleştirme sesleri annemin bulaşık yıkadığını gösteriyordu.

Ölüm sessizliğinde odama adımlamayı sürdürdüm. Tam mutfağın önünden geçerken sırtı bana dönük annemin konuşmasıyla yerimden sıçramıştım.

"Neredeydin bu saate kadar?"

Yere düşecekken havada yakaladığım çantama kollarımı sararken boğazımı temizledim.

"Kütüphanedeydim anne."

Sesimi olabildiğince yumuşak tutmaya çalışmıştım. Odamdaki bilgisayarı almak için tek bir yanlışımı bekliyordu zaten. Onu almasına izin veremezdim..

"Umarım öyledir Enes Batur."

Sert sesiyle birlikte birkaç bardağı daha tezgaha bıraktığında başka bir şey demeyeceğini düşünerek odama doğru ilerledim.

"Hele o deneme bir daha kötü gelsin bak bakalım o bilgisayarı almıyor muyum senden!"

Evi çınlatan bağırışı hızla odama girmeme sebep olmuştu. Kapıyı kapattıktan sonra ağlamaklı sesimle oflayarak çantayı yere fırlattım.

Sene başından beri sadece bir denemede kötü sonuç getirmiştim ve son üç gündür bıkmak bilmeden bunun lafını yapıyordu.

Tabiki bu olunca gözüne çarpan ilk şey youtubeye video çekmem olmuştu. Ona göre dersimi etkileyen tek şey buna zaman ayırmamdı çünkü.

Üstümü bile değişmeden kendimi yatağa bıraktım.

Henüz kasım ayındaydık. Okul başlayalı 3 ay bile olmamıştı ama ben onlar sayesinde stres kotamı doldurmuştum.

Hiçbir zaman okulu bırakıyorum, artık tamamen video çekeceğim gibi bir şey dememiştim onlara. Sadece.. Onların istediğiyle kendi istediğimi aynı anda yapmaya çalışıyordum. Bu beni yormaya başlamıştı..

Hele bu tantana ilk başladığında yani okulun ilk aylarında gündüzleri video çekip geceleri ders çalışırken, evelsi sabah okula giderken ve hergün aynı rutini tekrarlarken kimsenin ne kadar yorulduğumu anlamaması beni bitirmişti.

Eve geldiğimde halim hatrımdan önce notlarım soruluyordu. Ciddi anlamda kimsenin umrunda değildim.

Birgün okulda içim dışına çıkana kadar kusunca anlamıştım kendimi tükettiğimi. O gün okuldan kaçıp bütün bu tantanadan uzak bir yere gitmek istedim. O gün ilk defa oturmuştum o banka. Kimseyle konuşamıyordum, derdimi anlatacağım kimse yoktu ama dalgaları dinlemek, bir saatliğine o kargaşadan uzaklaşmak iyi gelmişti.

Sonraki günler bu durum kendini tekrarladı. Okula gidiyordum, sonra bankıma gidip oturuyordum, kendimi ben dinliyordum. Sonra eve gidip video çekmeye çalışıyordum ve ders çalışıyordum. Bir iki saat uyuyup evelsi gün aynı şeyleri tekrar ediyordum.

Sırf annemin tehditlerini dinlememek için, babamdan azar işitmemek için hep iyi tutmaya çalıştım derslerimi.

En önemlisi de hayallerime giden yolu, bilgisayarımı ve kameramı almamaları için yapmıştım.

Ne yapmaya çalıştığımı ben de bilmiyordum, hayata dair tutunacağım hiçbir dal yoktu. Oradan oraya yalpalanıyordum.

Sonra birgün yine oturdum o banka. Kafamda türlü düşünceler, asla susmuyorlar. Seslerini bastırmak için kulaklıklarımı takmışım, müzik dinliyorum.

Hava hafif rüzgârlı, iki saat uykuyla ayakta duran bedenime ve yorgun ruhuma vuruyor rüzgâr.

Bıkmışım, koca dünyada duyan gören yok. Kaybolmuşum, bulmak isteyen yok.

Sonra biri oturuyor yanıma.

Dinlediğim müziğe ortak oluyor.

O kadar çok tanıyorki beni, kaybolmuşluğumu unutuyorum.

O kadar çok umursuyorki beni, kimsenin umursamadığını unutuyorum.

O kadar çok anlıyorki beni, kimsenin anlamadığı şu dünyayı unutuyorum.

Söyleyin şimdi, o kaybolmuş, ne istediğini bile bilmeyen korkak çocuk ilk defa kendine uzanan bir el gördüğünde tutmak istemez miydi?

Düşmene izin vermem dedi.

Konuşmak istediğinde hep sesi bastırılan çocuk onun yerine isteğini dile getiren birini hep yanında istemez miydi?

Konuşamadığın yerde sesin olurum dedi.

Gülümsedim. Hiç olmadığım kadar mutlu bir şekilde gülümsedim.

Aylarca beni bu kargaşanın içinde iyi hissettirmeyi başarmıştı. Nasıl yaptığını bilmiyorum.

Yatakta yana doğru döndüğümde yastığımı başımın altına aldım. Hayır. Bugün onun dizine yattığımda hissettiğim rahatlığı vermiyordu.

Onunla mutlu oldum, rahatladım, güvende hissettim, dinlendim. Aylarca yapamadığım her şeyi yapabildim.

"Hiç gitmeyeceğim Enes Batur."

Söz verdi.

Gitmemesi için her şeyi yapabilirdim.

Ela gözleri gözlerimin önünde canlandığında yine uykum gelmişti.

Gözlerim kapanmak üzereyken telefonumun bildirim sesiyle tekrar açıldı.

Elimi heyecanla cebime attığımda telefonumu çıkarıp ekranını açtım.

Hevesli tavrım kaybolurken umursamazca şifreyi açarak instagramdan gelen bildirime tıkladım.

Biri mesaj atmıştı ama Yusuf değildi.

Nedensizce Yusuf olduğunu düşünmüştüm.

İnstagramın mesajlaşma kısmına girdiğimde üç beş abonemin attığı mesajlardan ayrı en üstte yeni bir mesaj görmüştüm.

Kaşlarım çatıldı. Profil resmi tanıdık geliyordu ama kim olduğunu çıkaramamıştım.

Fanlardan biri olduğunu düşünerek mesaja tıkladım.

@Baturayanar: Selam Enes

@Baturayanar: Geçen youtubede aramızda geçen ufak diyalogtan sonra seninle tanışmak istedim. Umarım rahatsız etmiyorumdur..

°•°•°•

Bölüm sonu gencolar

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum, Baturay'ın Enes'in hayatına çok çok önceden girdiğinin farkındayım.

Kurgumda 2017 yılında yine bir mesajla giriyor Enes'in hayatına.

Kurgu gereği Enes önce Yusufla tanışmış olacak.

'Hepsine bi yetersin, kalanına da..'

(Bölümü geceden salıyorum yarın bir bölüm daha gelecek haberiniz ola.)

SEVDA KUŞLARI /ReynmEnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin