Fakülteden çıkmıştım yurda doğru yürüyordum iki hafta sonra ilk defa Reading dersine girmiştim. Güzey dersine hiç girmedim toplamda sekiz saat etti. Çarşamba günüydü. Yurda altı adım kala arkamdan biri seslendi. Kornaya basıldı. Arkama döner dönmez bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalmıştım. Oydu. Arabasını yurdun önüne park etmiş, camdan bana bakıyordu. Mecburen yanına gittim. Tavrı biraz tuhaftı. İlk defa onun öyle bir yüz ifadesi ile tanışıyordum. Genelde hiçbir şeyi kafaya takmazdı. Bir keresinde daha üniversitenin ilk aylarında bir öğrenci devamsızlıklarını tümüyle kullandı. Hatta devamsızlığı eksilere düşmüş. Güzey hocadan ise devamsızlıklarını silmesini istedi hemde sınıfın önünde. Bunu isteyen kişide bizden hayli büyük bir abimizdi. Güzey hoca da bir şey yapamayacağını madem devam etmek istiyordun neden tüm devamsızlıklarının hepsini kullandın hadi sağlık raporun olsa bakardık ama sen öylesine gelmemişsin özel bir durumda yok devamsızlık yapıp yapıp burda artistlik yapıyorsunuz demişti. Devamsızlıktan kalan abimizde asıl siz artislik yapmayın diye bağırıp hakaret edip amfiden çıkmıştı. O zaman bile sakindi bir şey dememişti. O yüzden şu anki yüz ifadesini garip bulmuştum. Yüzü gerilmişti bana kalsa duymamazlıktan gelip yurda giricektim fakat ani bir refleks ile arkama dönmüştüm. Aslında bende gerilmiştim. Hatta gerilmeme sebep olucak bir şey olmuştu. Dün gece bir civarlarında Güzey hoca sınıf temsilcimizden benim telefon numaramı istemiş , temsilcimizde garipsediğinden bana bunu anlattı. İşte bu yüzden gerildim. Yanına gittiğimde ise , neyin var senin? Niye gelmiyorsun derslere diğer derslere de gelmiyormuşsun , dedi. Benim kafam attı o sırada. Ne diycektim hocam sizin sapık olduğunuzdan şüpheleniyorum da o yüzden derslere gitmiyorum diyemezdim. Bende ayak üstü aşırı saçma sapan bir yalan uydurdum. "Kendimi bu aralar hiç iyi hissetmiyorum hocam " diye geçiştirdim. Birden geriye dönücektim ki nereye demesiyle donup kaldım. Sence nereye gidebilirim yurdun önündeydim sonuçta yani . Bunlar nasıl sorulardı. " Hocam yurda gidicem" dediğimde güldüm yani ne dememi bekliyorsun. Ancak ben bunları içimden geçirirken beni şok edecek bir şey daha yaptı. Arabadan çıktı ve güneş gözlüğünü taktı. Hadi gel bir şeyler yemeye gidelim ama itiraz kabul etmiyorum, dedi. Ben tam ağzımı açarken hadi diyip arabanın kapısını açtı bana. Bir şey diyecek gibi oldum ama ağzımdan çıkmadı.
Kampüsteki alışveriş merkezine gideriz diye düşündüm ki kampüsü geride bıraktığımızı görünce farkettim ki merkeze gidiyorduk. Malum üniversitemiz dağda olduğu için tek manzaramız olan dağları izlemeye koyuldum. Kesinlikle ikimizde konuşmuyorduk. Bana baktığının farkındaydım, hissediyordum. Ama gözlerimi dışarıya bakmaktan alamıyordum. Neden böyle bir şey yapıyordu onu da anlamıyordum. Hangi akla hizmetle bindim onu da sorguluyordum daha iki hafta önce beni sapık gibi takip eden adamın arabasına binmiştim. Kendimi kör kuyulara atmak istiyordum.
O sırada Yeliz aradı bir an açmakta tereddüt ettim. Güzey hoca , açsana niye bekletiyorsun, dedi. Yani sen hayırdır kime emir veriyorsun der gibi oldum tabii demedim. Açtım telefonu tek duam nerede olduğumu sormamasıydı. Bir şeyler zırvaladı, sevgilisi ile alakalı, daha sonra geçiştirip kapattım. Hocamızında ne kadar ilgisini çektiyse artık pür dikkat bizi dinledi. Sağa sola bakarken göz göze geldik, gözlerimi hemen çektim. İçimden ise " Onun gözlerine derste bakarken sorun yoktu şimdi ne oldu İris" diye kendimle dalga geçiyordum. Bir an şizofren olduğumu sorgulamaya başladım. O kadar sessizdiki sadece vites değiştirinceki o ses çıkıyordu. " Ee neler yaptın bakalım anlat" dedi. Tabii gerçekçi olmayacaktım.
Beni öyle bir paranoyak yaptınız ki nereye gidersem gideyim iki haftadır hayatım arkama bakmakla geçiyor demek isterdim. " Yatarak geçirdim" dedim. O ise;
- Öyle mi çözüm buluyorsun kendince?
- Bana hep iyi gelir
- Kendini niye iyi hissetmiyorsun? Bir sorun mu var?
- Sorun yok herhalde psikolojik bir şey diye tahmin ediyorum.
- Tamamdır, peki moralini düzelteceğim bir yere götürücem o zaman seni
- Neresi?
- Gidince görürsün.Noluyoruz acaba. Bu işi hiç sevmemiştim. Ben ne de olsa onun öğrencisiydim onun yaptığı bu şey ise asla normal karşılancak bir şey değildi. Umarım bu son olur diye geçirdim aklımdan. Bir öğretmenin bir öğrencisiyle bu kadar ilgilenmesi hayra alamet değildir. Onu seviyordum, evet. Fakat onu severken her şey daha normaldi. Şu an ise durum çok farklıydı. Hiç ateş ile barut yan yana olur muydu? Acaba beni nereye götürüyordu? Korkmama da engel olamıyordum, aşırı streslendiğimi bacağıma bakınca farkettim. Sallıyordum. O da farketti . Araba iyice hızlandı. Tepe gibi bir yere çıkıyorduk ve orada değişik bir yapı vardı. Arabadan inince farkettim ki cidden tepeymiş. Buradan göl gözüküyordu. Eşsiz bir manzarası vardı. Ayrıca buraya kurulmuş bir restoran vardı. Maviyi sevdiğimi biliyordu .
Verdiğim paragraflar da hep denizden bahsetmeyi severdim illa ki küçük bir yerinde dahi olsa geçerdi. Bu yüzden beni buraya getirdiğini farkkettiğimde gülümsedim. Yüzüme bakıyormuş meğersem
- Beğeniceğini biliyordum. Hadi gel içeri girelimGülümsedim, peşinden girdim. İki kişilik masaya oturduk. Hemen karşımdaydı ve bana bakıyordu. Ne yapıcak garsona bakicak hali yoktu sonuçta. Sipariş verdik, konuşmaya devam ettik. O bana bakıyordu bende gözümü gölden alamıyordum. Mavi bana hep huzur vermiştir. Derin bir nefes aldım şimdi daha da rahattım. O karşımdaydı. Huzur vericiydi. Mutsuz olduğumu söylesem yalan olurdu. Tek kelimeyle efsaneydi yemeklerden sonra terasa çıkalım dedi bende kabul ettim. Teras aşırı güzeldi. Manzara daha iyi gözüküyordu burdan. Elim çantama gitti sigarayı çıkartıcaktım ki tereddüt ettim. Bu manzara varken de olmaz ya diyip çıkarttım. Sigara içtiğimi biliyordu zaten. İlllaki zift gibi kokusunu da almıştır. Günde maksimum iki dal bile bu kokuyu rahatlıkla veriyordu. Hem azaltmıştım. Sigarayı yaktım. O anda Güzey hoca " sigara içmeni sevmiyorum" dedi. Bende bir şeyler zırvaladım. İkimizde karşılıklı çay içiyorduk. Gözleri çok güzeldi. Göl onun arkasında kalıyordu. İşte bu benim manzaram diye geçirdim içimden. Aşırı mutluydum. Gülüyordum. İkimizde kalktık kasaya gittik. Fakat Güzey hoca benim ödememe izin vermedi aşırı mahçup olmuştum. Bu benim en sevmediğim şeylerden biriydi daha sonra beni yurda bıraktı. Ailem hakkında dahi sorular sordu. Her şeyi öğrenmek istedi. Bende ona sorular sordum. Anladığım kadarıyla evde takılmayı seven biri.
Yurdun önüne geldiğimde teşekkür ettim. Asıl ben teşekkür ederim, dedi birden. Günüm çok güzel geçti, artık derslere gelirsin diye düşünüyorum diyince şaşırdım da yani. Vedalaştıktan sonra yurda girdim attım kendimi yatağıma. Zaten çok yorgundum. Gece sadece dört saat uyumuştum. Şimdi rahatlıkla uyuyabilirdim. Yüzümde ki ufak tebessüm ile uyuya kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My English Instructor
RomanceBu kitabı yazan yazar umudunu yitirmemek için yazıyor , yazarken yaşıyor. Yaşayamadıklarını parmaklarıyla olmayan gerçeklikte yaşatmak istiyor. Bu gaye ile ortaya çıkmış bu kitap belki sizin gerçekte yaşamak istediklerinizi anlatıyordur. Mutlu bir s...