Günler hızlıca geçiyordu, zaman durdurak bilmiyordu. Gerçekler gün yüzüne çıkıyor adeta şimşek misali etki bırakıyordu. İnsanlar bazen yanlış arkadaşlıklar kurabiliyordu. Bunu oda değiştirdiğimde farketmiştim. Oda arkadaşımın bir arkadaşı ile yakın olmuştuk , birden. Bir kere benden deri ceketimi istemişti ve kız benden bir hayli kiloluydu. Bir kere verdim. Bir dahaki sefere dolabımı açık buldum. Benden izinsiz kıyafetlerimi denediğini giydiğini öğrendim. Ben tişörtümü giyip başka şehirlere gittiğini öğrendim birde üstüne kahve dökmüş. İşte o zaman kıyamet koptu. Benim dolabımdan izinsiz alınan bir tişört vardı ve asla suçunu kabul etmiyor bana hep senin gibi birini hiç görmedim dedi. O döktüğü gece bana mesaj atmıştı bende o gün biraz sinirliydim onu da üzmemek için mesajına ertesi gün bakmamaya karar verdim. Sabah kalktığımda ilk işim telefona bakmak olmuştu ama bu kız bir kere daha mesaj göndermişti lakin bu mesaj ses kaydı idi. Bende açtım. Duymadığım hakaret kalmadı. Geç baktığım için resmen hakaret yemiştim. Onu aradım ve sakin bir dille anlattım odada ki diğer iki arkadaşımda ona destek çıktılar fakat Ece beni destekliyordu. Aramıza mesafe girdi bu yüzden konuşmadık. Daha sonra benim sevdiğim çocukla beraber olan kızın tarafına geçip beni telefonla taciz etmeye başladılar. Bir dedim iki dedim bunlar aynı şekilde devam etti. Bende artık bıktım. Odada ki iki arkadaşımla beraber idareye şikayete gittik iki kez. Fakat tamam diyip bizi geçiştirdiler daha anlatmadığım o kadar şey vardı ki. Bunalmıştım her şeyden. Neyse bende çözümü oda değiştirmekle buldum. Farklı bir bloğa geçtim, diğer arkadaşlarım da. Tam rahatladım derken annemle babam yine tartışmalara başlamıştı annem hala babama dayanmaya çalışıyordu. Onları yine ben birleştirmiştim fakat babam asla yerinde durmuyordu aşırı bunalmıştım. Artık annemle konuştuktan sonra telefonu kapatıp hüngür hüngür ağlıyordum. Mesele bu sefer çok büyüktü ve bu hala devam ediyor.
Vize haftası gelip geçmişti. Güzey hoca hep sınavları geç okurdu. Vaktinin olmadığını söylerdi. Ne yapıyor bu kadar diye çok merak ediyordum. Kesin hep konsol başında diye geçirdim aklımdan. Ama ona konduramıyordum. Sorduğumuzda ise bize hafta sonu erkek kardeşinin geldiğini ona baktığını söyledi. Yirmi dört yaşında olduğunu söyleyince orda bir koptum. İlgiliydi biliyorum. Kesinlikle harika bir abidir diye geçirdim içimden aynı şekilde de harika bir baba olur dedim. Bu düşünceye birazcık sırıttım. Sonuçta ne kadar on dokuz yaşında olsam , aslında yirmi' hala bende bir küçük çocuktum.
Aradan neredeyse bir hafta geçti. Günlerden salıydı. Çok seviyordum salı günlerini hatta ilk dersimiz onunlaydı. Sınav sonuçlarını okuduğunu söyledi. Geçen hafta en yüksek alana kahve ısmarlayacağını söylemişti. Ee tabi bizde bir hayli çalıştık. İçimden ben olmayı hayal ediyordum , diliyordum. Lakin öyle bir şey oldu ki hem sevindim hem de sevinemedim. Gaye ile aynı en yüksek puanı almışız. O an ki suratımı görmeniz lazımdı. Yelizde zaten o anı anlata anlata bitiremedi. Dediğine göre gözlerimin feri gitmiş hem gülüyor hem somurtuyormuşum hattabetim benzim atmış. Kesinlikle abartıyor neyse. İkimizi de o gün kafeye götürdü Güzey hoca. Bizimle beraber oturdu ve ne var ne yok halimizi hatrımızı sordu , şapşik şey. Onunla uzun uzun konuştuk ne ara bir saat geçti bizde anlamadık. Truzimde dersinin olduğunu söyledi bizde onunla beraber kalktık ve bana aynen şu şekilde söyledi.
- Başarılarının devamını dilerim İris.
Ben önce bir şok geçirdim çünkü Gaye' ye değilde sadece bana söylemişti. Gaye bana garip bir şekilde baktı ve önüne dönüp gitti. Fazla konuşmazdık biz onunla. Aslında iyi bir kızdır. Gel zaman git zaman Güzey hoca bana karşı daha da ilgi göstermeye başlamıştı ve bu sınıfın da ilgisini çekiyordu. Bende bunun farkındaydım. Her şey böyle devam etmişti bazen sınıfın ortasında iltifat ettiği oluyordu. Aslında bu benimde hoşuma gidiyordu. Gülümsüyordum. Çok mutlu oluyordum. Sürekli bir yerlerde karşılaşıyorduk ; kampüste , fakültede, mağazalarda, farklı ilçelerde... Bu daha sık olmaya başlamıştı beni gördüğünde yanıma gelip benimleuhabbet ediyordu. Bir keresinde kantindeyken masada Furkan, Yeliz ve ben oturuyorduk. Güzey hoca da bizi görüp yanımıza oturmuştu. Başta çok güzeldi her şey hala da öyle. Fakat olaylar daha da farklılaşmaya başladı. Ben diyete girmiştim bu yüzdende alışverişe gitmem gerekiyordu, arkadaşımın sevgilisi gelmişti ve saat geç olmuştu son bir işim vardı onu halledip yurda dönücektim. Yukarıdan kestirme diye bir yokuşa saptım. Bomboştu. Genelde orayı değilde uzun yolu tercih ederlerdi. Ben yokuşu çıkarken benimle birlikle bir çift ayak sesi beni takip etti. Bej rengi giymiş, başında şapkası olan orta boylu bir adam vardı arkamda yavaş yavaş yürüyordu aramızda da mesafe vardı sonra ben yorulduğumdan biraz yavaşladım fakat adamın ayak sesi benimkinden hızlıydı biraz ürperdim. Aramızda fazla bir mesafe yoktu. Hemen telefonun kamerasini açtım kendime bakar gibi yaptım arkadaki kişinin yüzünü görünce şok geçirdim. Boğazım düğümlendi, derince bir yutkundum. Güzey hocaydı. Arkamı dönsem mi dönmesem mi bilemedim. Ben telefon kamerasına baktığımda hemen yüzünü yere indirmişti. Bende arkama bakmamaya karar verdim. Çaktırmadım. İyi bir şey mi yapıyorum kötü bir şey mi bilemedim. Benimle beraber otobüs durağına kadar geldi ben otobüse bindim ondan sonra o sokaktan sağa sapıp yürüdü ve gitti. Bunu kime anlatacaktım ben? Yelize mi? Eceye mi? Yoksa furkana mı? Ne diyecektim? Bilemedim. Düşündüm. Artık garip olmaya başladı bu iş. Benimle aşırı yakındı. Kesinlikle kendi hareketlerimi de doğru bulmuyordum. Ondan uzaklaşmam gerektiğinin farkındaydım fakat bunu yapamiyordum. Olmuyordu. Onun bu yakınlığı benim aşırı hoşuma gidiyordu. Yanlış yapıyordum. Beni sürekli takip ettiğinin farkındaydım. Beni gözetliyordu , otobüse bindiğime emin olunca geri dönüyordu. Galiba beni seviyordu. Takıntı yapıcak şekilde... Kafamı duvarlara vurmak istiyordum. Ne yapıyorsun sen İris. Buna nasıl müsade ediyorsun. Okula dört hafta kalmıştı. Onun şu ana kadar ki tüm derslerine gelmesem olurdu. Devamsızlık sorunum yoktur hazırlıkta toplamda on altı saatim gidiyordu. Artık paranoyaklaşmaya başladım. Yurdun yemekhanesinde bile arkama bakıyordum. Bundan çok etkilenmiştim. Hatta beni takip ettiğini rüyamda görüyordum üstelik birde ondan kaçıyordum , durmaksızın koşuyordum. O da koşuyordu. Terleyerek uyanıyordum. Artık stres yapmaya başladım, belirtileri başlamıştı bile. Artık derslerine gitmiyordum. Bütün derslerime. Onu yaklaşık iki haftadır görmüyordum ta ki şimdiye kadar. İşte şimdi daha çok korkmam gereken bir şey olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My English Instructor
RomanceBu kitabı yazan yazar umudunu yitirmemek için yazıyor , yazarken yaşıyor. Yaşayamadıklarını parmaklarıyla olmayan gerçeklikte yaşatmak istiyor. Bu gaye ile ortaya çıkmış bu kitap belki sizin gerçekte yaşamak istediklerinizi anlatıyordur. Mutlu bir s...