Akşam üstü eve geldiğimde önce duş aldım. Diyeceğim kısa, mini koyu mavi elbisemi duştan çıkınca üzerime giydim. Yine mavi tonlarında bir makyaj yaptım ve çantama telefonumu, kimliğimi, cüzdanımı ve ahantarımı koyup topuklu ayakkabılarımı giydim. En sonunda evden çıkıp kapıyı çektim ve iki kez kilitledim. Merdivenlerden ikişer üçer inerken çok heycanlıydım. İlk kez biri beni doğum günü partisine çağırmış, bana zeytin dalı uzatmıştı. Taksiye bindim ve Caner'in attığı konumu tarif ettim. Başımı cama yasladım ve düşünmeye başladım. Acaba neden bana böyle iyi davranıyorlardı? Daha düne kadar yüzüme bile bakmayan, benimle alay eden insanlar bugün beni doğum günlerine çağırıyorlardı. Deniz peki? Oda öyle birisi miydi? Eğer partiye gittiğimde onlar benimle alay etseler alışık olduğum için şaşırmaz ve üzülmezdim. Ama ya Deniz'de onlarla beraber benimle alay ederse? İşte o zaman kırışmadıpım kadar kırılır, mahvolurdum. Yarım saat sonra geldiğimizde taksiye parasını verip indim. Eve doğru ilerlerken iki adamın partiye gelen kişileri listeye bakarak davetlimi diye kontrol ederken buldum. Yüzümü buluşturduk anında. Bu ne canım, sanki bizim Caner'in değil acun Ilıcalı'nın doğum gününe geldik! Diye geçirdim içimden. Sinirim bozulmuş gibi güldüm. İçeri girerken adamlara adımı sıyadımı söyledim. Listeye baktılar ve " İyi eğlenceler" Dediler. Derin nefes verdim o an. Sonuçta bu Caner malından benim adımı davet listesine eklememek de beklenirdi. İçeri girince gördüğüm lükse gözlerim sonuna kadar açıldı. Ciddi Ciddi acun Ilıcalı'nın doğum gününe mi geldim ben ya? Hemen ileride oturan Mutlu, Mert, Nehir, Nil ve Caner'i gördüm. Gülerek bir şeyler konuşuyorlardı. Yanlarına gittim ve " Selam" Dedim. Beni gördüklerinde gül ı'm dediler ve " Selam" Dediler. Nil ve Nehir kardeşti. Aralarında bir Yaş olduğu için Nehir bazen Nil'e ablalık taslardı. Onların bana hiç zararları olmazdı ve bana karşı yapılan haksızlıklara susmazlardı. Beni sürekli korurlardı. Mert sanırım etraftaki lerin baskısı yüzünden bana yardım etmiyordu ama gizli gizli yaptığı bir kaç yardım olmuştu bana da. Caner sanırım çevreden etkileniyordu. Aslında kötü değildi ama bana karşı çevreden çok fazla manipüle edildiğini düşünüyodum. Nehir " Nasılsın inci? " Diye sordu. Ona gülümsedim ve " İyiyim Nehir, teşekkür ederim. Sen nasılsın? " Diye sordum. O ise " Çok iyiyim, sağol " Dedi. Mert" İnci bir an gelmezsin diye korktum he" Siyince ona döndüm ve " Neden? Çok mu üzülürsün? " Dedim. O " Tabi kızım. Hepimiz birlikte olacağız bugün " Dedi. " Sen şuna eğlenecek birisi yok desene" Dedim bende. Mert" Ne zaman seninleyiz eğlendiğini gördün? " Dedi. Ben " Bilemem. Eğlenmedin ama eğlenenlerede ses çıkarmadın. Dedim. Bişey diyemedi. O sırada arkadan duyduğum sesle kalbim hızla atmaya başladı. " Selam" Deniz.. Evet! Bu Denzidi! Herkesle selamlaşıp nasılsın ıyımısın faslı yaptıktan sonra bana döndü ve " Sen nasılsın inci? " Diye sordu. Bende " İyi Deniz, sen? " Dedim. Diğerleri gülerek bakıyordu. " İyiyim bende, aynı" Dedi. Başımı salladım ve gülmemi bastırmaya çalışarak sanki bir şeye bakıyormuş gibi arkama döndüm. Anlamasınlar diye birde Caner'e " Şuraki süs evin çatısına öı uçmuş? " Diyordum. Caner, mutlu ve Mert anında kahkaha patlattı. Mutlu kahkalarının arasından zar zor " Bir de gülmesini sakmalamak için uğraşırken sesinden bile gülmesi nin anlaşıması peki" Dedi ve daha çok güldü. Durumu toparlamalıydım. Rezil olmuştum. Hemen önüme döndüm ve " Ne alaka be? Neden güleyim ki ben? " Dedim. Mert" Bilmem " Dedi. Sonra ben daha da sinirlenerek" Bana bakın, aptallar. Şu aptal itiraf sayfasından duyduğunuz şeylere inanmayı kesin. Ben Deniz'i sevmiyorum " Dedim bağırarak. " Yaa. Sevmiyor musun beni? " Diye sordu aşinası olduğum ses. Ona yavaşça döndüm ve gözlerine baktım. Bu gözlere baka baka nasıl sevmiyorum denirdi ki? Ben asla diyemezdim. Gözlerimi kaçırdım ve " Seviyorum, çok seviyorum. " Diye mırıldandım. Sonra ne dediğini. Fark ettim ve gözlerimi sonuna kadar açtım. Direkt ona baktım ve durumu toparlamak için telaşla konuşmaya çalıştım " Yani şey, seviyorum derken arkadaş olarak. İyi bir arkadaşsın yani yoksa sadece arkadaşça seviyoeum seni. Başka hangi anlamda sevebilirim ki zaten? Değil mi? İyi bir insansın ve arladaşsın çok iyi birisin harika biris-" " Tama inci tamam. Çocuk ömrü boyunca bu kadar iyi birisin lafı duymamıştır. Ayrıca çok belli ediyorsun hangi anlamda sevdiğini" Dedi mert. Bir an boş bulundum ve " Valla mı ? " Dedim. Sonra içimden ' senin kafana sıçayım kızım' diye kendime kızdım. "Yani ben çok mu heycan yaptım diye sordum. Off neyse ya. Hadi biz doğruluk cesaret oynamayacak mıydık? Oynayalım işte. " Dedim. Nil" Öyle bişey dememiştik ama iyi fikir hadi oynayalım" dedi. Ne yaptığımı o an fark etmiştim. İçeri girdiğimizde ve çember oluşturduğumuzda Deniz tam karşıms geçmişti. Buda demek oluyordu ki bana ve Deniz'e gelme ihtimali çok yüksekti. Ve bu benim kalp atışlarımı hızlandırıyordu. Mutlu" Eveet. O zaman oyun başlasın" Dedi ve şişeyi çevirdi. Oyun başladı.
Selammmss. Biliyorum bölüm kısa oldu ama napayım işte. Uyumamak için direnirken attım bölümü. Ve direkt atmasaydım uyuyacaktım. Uyumadan alın size yeni bölüm😘
Sizce oyunda neler olacak?
Deniz inciden hoşlanıyormu, yoksa oyun mu bu?
Görüşürüz arkadaşlar
Yazar olmak isteyen biri
Y~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
inci
Teen Fictioninci, her liselinin yaşadığı akran zorbalığını yaşıyordu. annesi, o küçükken babasını öldürmüştü. oysa annesi sadece kendini koruyordu. bunu ise sadece en güvendiğine söylemişti. ama en büyük darbe, en güvendiklerinden gelmişti.