Otuz Dokuzuncu Yaş Günü

26 6 15
                                    

Bu gün benim otuz dokuzuncu yaş günüm. Saat sabah on itibariyle otuz dokuz yaşıma girdim.

Pek bir şey değişmedi. Sadece üzerine bir yıl daha koydum.

Camın önündeyim. Pervaza koyduğum bir kupa çay ve ufacık bir çiçek açmış minicik kaktüs tek eşlikçim.

Tam vaktinde, onu çeyrek geçe kolunun altında gazetesi, başında koyu gri şapkası ve aynı renk paltosuyla iki dirhem bir çekirdek çıktı evden. Onu seyrettiğimi, onu beklediğimi bilmiyor. Bilir mi bilmem. Herhangi bir zaman ona söylersem bilir, ama bunu yapmam, yapmayacağım. Her şeyi karıştırmaya niyetim yok.

Çayın buharı zaten buhar tutmuş camı daha da buğulandırıyor, benim nefesim de işin içinde. Yağmurun bir gece önce uğradığı sokağımızda kaldırım taşları hala ıslak, çakılların rengi hala koyu. Eski, çift camlı pencerelerimin iki camı arasında nasıl oluştuklarını bilmediğim su damlacıkları var. Sokağın şu an buram buram yağmur koktuğuna eminim.

Bir defa kafasını kaldırsa beni görecek.

Sabahları onu izliyorum bazen. Bir defa da akşamüstü odasının perdesini açık unutmuştu. Tül çekiliydi gerçi, ama yine de ışık yandığı için gömleğini çıkarttığını görmüştüm. Beyaz bir atlet giymişti içine sadece. Sonra perdenin açık olduğunu fark etmiş, kapatmıştı.

Bu sene kırk yaşına girecekti Fanden. Yirmi sene olmuştu onu tanıyalı.

O hiç değişmemişti.

Kırk Yaz |gayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin