🌒Anlamak Zor- Diego, Mavi
Yoksun- Dolu Kadehi Ters TutHerkesten önce uyandığımı fark ettim. Uyuyakaldığım masanın üstü çizimlerle doluydu. Hepsi çok başarılıydı. Çizimleri inceledikten sonra hepsini çantama koydum.
Ilgın'da olan kıyafetlerimden günlük giyilebilecek koyu pembe bir takım ve altına koyu pembe topuklularımı geçirdim.
Makyaj masasına oturarak yüzümdeki karışıklığı biraz olsun yok etmeye çalıştım.
Bugün bir toplantı daha vardı. Hızla Ilgın'şarı uyandırmadan kapıdan çıktım. Yol boyunca yürümeye başladım.
Yürürken, Selim'le üniversite için buraya taşındığımız ilk zaman buluştuğumuz bankla karşılaştım.
Bilerek olmamıştı, yoluma çıkmıştı.
Biraz ilerleyerek banka doğru adımladım. Biri oturuyordu. Onu rahatsız etmeden uzaktan bankı seyrettim. Geçmiş anılarımıza gittim.
"Sende özledin değil mi?" Selim'in sesini duymamla banka oturanın Selim olduğunu anlamam bir oldu.
Buradaydı işte. O da buradaydı.
Hızla uzaklaşmak yerine banka oturdum. İlk günkü gibi. Ama farklı duygular içinde, mevsimler geçmişken.
Sağ kolumda on yıl önce ilk arkadaş olduğumuz dönem bileğime bağladığı siyah ip vardı.
"Bunu hatırlıyor musun?" dedim gözlerimle işaret ederek. Buruk bir gülümsemeyle "Unutmak ne mümkün?" diye cevap verdi.
"On yıl önce, daha ilk arkadaş olduğumuz zaman bileğime takmıştın ve ben tam on yıldır bunu korudum. Senin karamsar duygularını ifade ediyordu. On dört yaşında bir çocuğa göre oldukça karamsardın. Benimle tanıştıktan sonraysa kendine zarar vermeyi bırakmıştın. Tabii bana yalan söylemediysen..."
Bileğimdeki aşınmış, kötü durumda olan siyah ipi gözümü kırpmadan kopardım ve kocaman olan ellerine bıraktım.
"Peki ya bunu?" diye sordum. Sol kolumdaki kırmızı ipi işaret ettim. Gözleri dolmuştu ve başını aşağı yukarı salladı.
"On sekiz yaşımızdaydık. İstanbul'a yeni taşınmıştık ve bu banktayken vermiştin. Yıllardır kopmayan bağımız aynı şehiri kazanmamızla ve ev arkadaşı olmamızla daha çok güçlenmişti. Senin sonsuz aşkını temsil ediyordu."
Kırmızı ipide kopardım. Gözlerim dolaya başlamıştı.
"Karamsar duyguların içinde aynısını söylemiştin. Ama onlar aşka evrilmişti. O gün sana inanmamalıydım işte."
Çantamın cebine ruhun zamandır sakladığım beyaz ipi çıkararak Selim'in birliğine bağladım.
"Peki bu ne anlama geliyor biliyor musun?" dediğim şeyle başını olumsuzca salladı. Bilemezdi zaten.
"Benim sana karşı olan hislerim. Beyaz. Saf. Hiçbir şey yaşanmamış gibi. Artık sen ve ben buyuz. Hiçbir şey yaşamamışlar."
Banktan kalktım ve hızlıca toplantıya yetişmek için adımladım.
Kelebekler artık yoktu. Onları kaybetmiştim. Artık kelebeklerin sesini duyamıyordum. Sanırım artık kelebeklerin varlığını hissedemeyecektim.
Toplantı boyunca tabii ki yalnızca Yunus "Bey" konuşmuştu. "Bundan sonra hem her mevsim defilelere katılacağız hem de koleksiyonluk ürün üreteceğiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavera | Zehirli Kelebek
Teen Fiction"İlk önce zehirli kelebekler yutturacaklar ardından onlar uçuşmaya başladığında zehrini akıtarak kusturacaklar." Sevgilisi Selim'i yakın bir arkadaşıyla basan Gazal, arkadaşlarının gazıyla gittiği partide Deniz'le tanışır. Deniz'in onu görmezden gel...