Lisa'dan
Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi araladım. Dün gece koltukta uyumuştuk. Gece ayaz olduğu için başucumuzdaki pikeyi üstümüze örtmüştüm.
Kollarım arasına baktığımda hâlâ uyuyor olduğunu farkettim. Bırakıp gitmemişti ve ya beni evinden kovmamıştı.
Onu bırakıp gittiğim için 6 yıl boyunca her gün pişmanlık duydum. Bir nevi mecbur bırakılmıştım, babam denen herif yüzünden...
Gittiğim günden tam 3 yıl sonra üniversite birinci sınıfı bitirdiğimde Chaeyoung'ı görmüştüm bir mağazada. Yanına gitmekle gitmemek arasında kalmıştım.
Eğer gidersem bağırıp çağırır, belki de tam toparlanmışken tekrar dağıtırdım o yüzden gitmemiştim sadece uzaktan izlemekle kalmıştım.
Sonra ikimizde ajanlık bürosuna girdik lisedeki hayalimizi gerçekleştirdik ama birlikte değildik. Sonra şirketim Chaeyoung gibi başarılı olamadığı için kıskançlık duygusuna girmişti.
Beni onun evinin yanına yerleştirdi. Onun planlarını bozmak için gelmiştim aslında ama bunu ona yapamazdım. Hâlâ seviyordum onu çünkü.
O ilk geldiğim gece kriz geçirmişti gözlerim önünde. Lisede geçirdiği krizler gözlerimin önüne geldi dayanamadım. Eve gidince Jisoo'ya mesaj attım. Jisoo da biliyordu Chaeyoung ile olan geçmişimizi o yüzden bunu yapmamam gerektiğini bana kaç kez söylemişti.
Düşüncelerimden sıyrılıp Chaeng'imin saçlarını okşayıp uzun uzun öptüm. Ev çok sessiz, sadece nefes alış veriş seslerimiz duyuluyordu.
Uyandığında ne olacak bilmiyordum ama bu anın tadını çıkarmam gerektiğini biliyordum.
Uyurken çok masum göründüğünü söylemek isterdim fakat uyanıkken ki hâli ile uyuyorken ki hâli arasında bir fark gördüğüm söylenemezdi ama hâlâ çok tatlı gözümde.
Başını göğsüme gömmüş iki kolunu da belime sarmıştı. Olduğum yerden biraz daha aşağı kayıp onun başını boynuma yasladım.
Düzenli nefesleri boynumu yalayıp gidiyordu.
Yüzümde beliren hafif tebessüm ile olduğumuz ânı aklıma kazıyordum.Olabilecek her anı değerlendirmeye çalışıyordum. Belki bi' daha yüzüme bakmayacaktı, belki ikimizden biri ölecek veyahut bir daha şansımız olmayacaktı.
Burnumu boyun girintisine sokup kokusunu hafızama kazıdım.
Çok özledim...
Özlem ve pişmanlık duygusuyla gözlerim dolarken dudaklarımı birbirine bastırdım. Sesli ağlamamaya çalışıyordum. Gözyaşlarım boynuna akıp giderken düzensizleşen nefeslerim köprücük kemiklerine çarpıyordu.
"Canım yanıyor Chaeyoung"
diye fısıldadım gözyaşlarım arasında.Kollarımı daha da sıkılaştırdım bedeni etrafında. Galiba biraz fazla sıktığımdan dolayı uykusundan uyanmış ve beni uyku sersemliği ile kendinde uzaklaştırmaya çalışmıştı.
Ondan ayrıldığımda gözyaşlarımı silmeye bile vaktim olmamıştı. O ilk önce elini ıslanmış boynuna götürdü sonra bir bana bir de eline baktı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.
Çattığı kaşlarını düzeltti ve
-Gel buraya
diyip bileğimden tutup beni kendine çekti. Anında kollarımı ince bedenine doladım.Başımın arkasından beni kendine bastırdı. Bu şekilde bir tepki vereceğini düşünmemiştim , ya bağırır ya da eskisi gibi olur diye tahmin etmiştim. Tabii Park Chaeyoung beni yine şaşırtmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkside Agent ~ Chaelisa
FanfictionKore nin iki en büyük ajanlık bürosunun en iyi ajanı olan Rose ve en büyük diğer rakip büronun en iyi ajanı Lalisa... Fakat Rose nin Lisa hakkında bilmediği bir şey vardı...