Lisedeki hayatım güzel gidiyor
denebilirdi taa ki madison'la tanışana kadar madisonla konuşurken içim içimi yiyor ne yapacağımı bilemiyordum onunla konuştuğum her dakika her saniye benim için o kadar önemli ki tabii o bunları düşünüyor mu hiç bir fikrim yok.Yine her sabah gibi annemin beni zorla uyandırmasıyla kalktım ve okul için hazırlanmaya başladım. Dişlerimi fırçalamak için tuvalete gittiğimde aniden kalbim kasılmaya ve sıkışmaya başladı daha önce hiç böyle birşeyle karşılaşmamıştım hem endişe hemde korku duygusunu aynı anda yaşadım bir kaç dakika sonra hafifleyince doğruldum ve aynaya baktım kalbimin çevresi kanla kaplıydı o aşırı korktum ve içimden net bu gün benim son günüm demeye başladım.
Hemen tişörtü çıkardım ve kalbime baktım hayla ordaydı yani sıkıntı yok gibi görünüyordu hemen peçete ile kanı temizlemeye koyuldum kalbimin çevresindeki şeyin aslında kan olmadığını fark ettim ve yine aşırı derecede korktum ben onb silmeye çalıştıkça sanki bana inat gibi gelmeye devam ediyordu beyaz yapış yapış bir sıvıydı en sonunda duş almaya karar verdim.
Duştayken aklıma madison düştü aslında hiç çıkmıyordu ama birden onu düşünmek bile beni rahatlattı madison buz mavi gözleriyle limon gibi sarı saçlarıyla bana meditasyon gibi geliyordu her zaman onu düşünsem bana iyi gelirdi duştan çıkınca yapış yapış olan değişik sıvı gitmişti okula gitmek için çantamı aldın ve aşağıda beni bekleyen annemi gördüm başlamıştı yine sayıştırmaya annemi seviyorum ama bir dakkia bile birşeye geç kalırsam deliriyor.
Okulda scott'u gördüm hemen yanına gittim
Scott
-hiç uyumamış gibi görünüyorsun ne içtin sen?
-birşey falan içtiğim yok sana açıklamam gerek bazı şeyler var.
-evet dinliyorum yine ne halt yedin
- bu gün sabah kalbime bir ağrı girdi ve sonrasında kan sandığım beyaz yapış yapış bir sıvı akmaya başladı
-max sen şizofren misin böyle birşey olamaz gerçekten birşeyler içmişsin bence bu gün erken yat dedi.Aslında inanmamasına biraz kırılmıştım niye ona yalan söyleme gereği duyayım ki? Ama anlamadı benim sarhoş veya şizofren olduğumu düşünüyor bunu kanıtlamam gerek diye düşündüm ve zil çaldı. Güneş kadar parlak olan madison in yanına oturdum
-günaydın max!
-a- sanada günaydın
- max aslında uyanmış gibi görünmüyorsun iyi misin?
-iyim iyim teşekkürler diyebildim
Yine o lanet olası duygu vardı içimde onu napıcağımı bilmiyorum.