10=kar taneleri=son

8 1 10
                                    

Dünyayı oluşturan altı yapı taşı, yok eden gram akıllı insan başı.

Jiung, Jongseob'a çiçeklerinden taç yapıyor; Intak, Taeyang'ı yakalamak için koşturuyor ve Soul, Keeho'nun dizlerine uzanmış yatıyordu. Özetle huzurluydular.

Jiung, elindeki iris çiçeğini de taca eklerken küçük ot parçasını da ip gibi kullanarak çiçeği bağlamıştı. İris çiçeğinin hem sağına hem soluna sırayla gelen kırmızı, beyaz, yeşil ve sarı çiçeklerle taç tamamlanmıştı.

Jongseob da gördüğü beyaz çiçeği alıp Jiung'un kulağının üstüne yerleştirmişti. Jiung kendine gülümseyerek bakan çocuğa bakmış ve elindeki tacı, mavi saçların üzerine dikkatlice yerleştirmişti.

Jiung, karşısındaki çocuğun güzelliğine gülümserken Jongseob da Jiung'dan farksız değildi. Jongseob'un eli saçlarındaki taçta gezinirken mutlulukla sevdiği gözlere baktı. Sonra da hızlıca dudaklarına bir öpücük kondurup geri çekildi. Bununla Jiung kollarını sevdiğine dolarken ikisi de geriye doğru devrilmişti.

O ikisi gülerken güneş etrafı kısa süreliğine aydınlatmıştı. Tabii bulutlar, güneşi rahat bırakmıyordu.

Taeyang, "Intak, çekil güneşin önünden!" diye sinirle bağırdığında Intak gülmemek için kendini tutmuş, sonra da "Ama çok sıcak!" diye mızmızlanmıştı.

"Kavga etmeyin. Taraf da tutmuyorum ama sıcak olmasın lütfen güneşi sakla Intak."

Intak Keeho'nun sözlerine zaferle gülümserken Soul, havanın sıcağına karşın rüzgar estirmeye başlamıştı. Hepsinin saçları hafif rüzârla hareketlenirken Taeyang, pes ederek yerine oturmuş ve "Tamam, sıcak olmasın." diyerek kollarını göğsünde birleştirip arkasını dönmüştü.

Intak da hemen Taeyang'ın yanına gelmiş ve arkasından sarılırken bağdaş kurmuş bedenin boynuna kollarını dolarken ileri doğru ittirmişti kendini. Bu hareketiyle Taeyang da Intak da olduğu yerde sallanırken ikisi de gülmüştü. Taeyang çözdüğü kollarıyla gülmesine devam ederken elinin birini Intak'ın omzuna geçirmişti. Intak da gülmeye devam ederken tekrar sıkıca sarılmıştı Taeyang'a.

Keeho, Soul'un uzun saçlarıyla uğraşırken minik örgüler yapmaya başlamıştı. Soul ise huzurla gözlerini kapatmış, sevdiği adamın saçlarındaki elinin hissiyatıyla mayışmıştı. Bir sürenin ardından Soul, sağ tarafına dönmüş ve Keeho'nun beline kollarını sarmıştı. Keeho, Soul'un bu hareketiyle gülümserken Soul da ellerini sıklaştırmıştı.

Jiung, hâlâ düşüp kaldıkları yerde Jongseob'a sarılırken yüz yüze olduğu güzel yüzü inceliyordu. Jongseob da Jiung'un belinde duran ellerinden birini çekip Jiung'un saçlarına atıp karıştırmıştı.

Kar taneleri saçlarına düşmeye başladığındaysa Jiung, "Kar da nereden çıktı?" diye sormuştu şaşkınlıkla.

"Ben yaptım." dedi Jongseob yere düşen kar tanelerini izlerken. "Bizim gibi eşsiz su parçaları." diyerek devam etti.

"Bizim gibi eşsiz." diye tekrarladı Jiung da sessizce.

İnsanlık bitti, doğa tek başına huzurlu kaldı.

Doğanın içinden ise altı beden kaldı, yalnız yaşamlarının başlangıcı oldular.

bitti.

okuyan herkese teşekkürler, umarım beğenmişsinizdir

görüşürüz,

belki...

asteroit (JiSeob)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin