1

246 26 10
                                    

Bilgilendirme
AIDS hastalığı belirtileri;
Hastalığın ilerlemesi ile birlikte kişide istem dışı hızlı kilo kaybı, uzun süreli ishal, gece terlemesi, sık tekrarlayan ateş, ağız içinde derin beyaz yaralar, vücudun değişik bölgelerinde pembe, kırmızı veya mor lekeler, çeşitli solunum yolu hastalıkları ve unutkanlık gibi şikâyetler meydana gelir.
Hastalığa yakalananlar bir süre sonra ölür ve kurtuluşu yoktur. Hastalık cinsel yolla, öpüşerek ya da hasta kişinin kanı ile temas edince bulaşır.
#####

Yine ter içinde uyanmıştım, her gece olduğu gibi. Babam akşam, matematik notumu öğrendikten sonra yine dövmüştü beni. Artık bunlara alışmaya başlamıştım. Alışılacak şeyler değildi fakat insan, adaptasyon sağlıyordu galiba.

Yataktan kalkıp duşa girmiştim. Duştan çıktıktan sonra okul kıyafetlerimi giyip odamdan hızlıca çıkmıştım. Kimseye görünmeden, her gün yaptığım gibi kapıya 'okula gidiyorum' yazan post-iti yapıştırıp dışarı çıkmıştım.

Yağmurda fazla ıslanmamak için şapkamı kapatmıştım. Kulaklığını takıp yavaş adımlarla okulun yolunu tutmuştum. Yarım saatlik yürüyüşten sonra okula varmıştım.

Derin bir nefes alıp içeriye girdim. Katları çıkarken sadece önüme bakıyordum. Okulda üç buçuk yıldır vardım ve kimse beni doğru düzgün fark etmemişti. Sadece Jeongin'le arkadaştım. Onunla da olmak istememiştim çünkü hastalığımın sonu belliydi; ölüm. Üzülmesini istemezdim.

Sınıftakiler bilirdi fakat fazla umursamazlardı. İlk yıl çok fazla ısrar etmişlerdi aralarına katılmam için fakat istememiştim. Ne kadar az kişi severse, sonunda o kadar az kişi göz yaşı dökerdi. En doğrusu da buydu.

Sınıfa girip her zamanki yerime, en arka cam tarafı köşeye oturdum. Yanımda Jeongin oturuyordu fakat bu gün gelmeyecekti, hastaymış.

Bi' 10-15 dakikanın ardından ders başlamıştı. İlk ders İngilizceydi. İngilizcem güzeldi, sınavlardan hep 100 alırdım fakat ders içi etkinliğim 50'nin üstüne çıkmazdı.

Hoca tahtadan kitabın PDF ini açtıktan sonra bize dönmüştü.
"Evet çocuklar, sınıfınıza 12/C'den yeni bir çocuk geldi. Normalde zaten okula geleli bir hafta olmuştu fakat o sınıf çok kalabalık olduğu için buraya gönderdiler. Çoğunuz tanıyordur, Minho."

Hocanın son söylediğinden sonra herkes heeeee yapmıştı. Minho okulda geldiğinden beri popülerdi ve ders notları da gayet iyi diye konuşuluyordu. Ben bile oturduğum yerden yeterince bilgi sahibi olmuştum. O kadar popülerdi.

Bir iki dakikanın sonrasında kapıdan içeriye kafasını uzaltmıştı bir siyah saçlı çocuk, yüzünde büyük bir gülümseme vardı.
"Hocam, gelebilir miyim?"
Hoca aynı şekilde gülümsemişti.
"Gel Minho."
Demek Minho buydu. Gözleri koyu kahverengiye benziyordu ve saçlarının boya olduğu kesindi ama yakışmıştı.

Fazla umursamadan kitabın üstünü boyamaya geri dönmüştüm. Sonra yanıma bir bedenin oturduğunu fark etmiştim. Çok kısa bir süreliğine yanıma bakıyım derken onunda bana bakmasıyla göz teması kurmuştuk.

Aynı gülümsemesi suratındayken "selam" demişti.
Bende hafifçe gülümsemiştim ve aynı şekilde karşılık vermiştim.
Sandalyemi biraz daha ondan uzaklaştırmıştım. Hastalık öyle yakın durunca falan geçmiyordu fakat ne olur ne olmaz diye korkuyordum. O da fark etmiş olmalı ki bir süre bana bakıp daha sonrasında önüne dönmüştü.

Serendipity/2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin